Onboard tradutor Turco
1,268 parallel translation
He's onboard. Geiger's still onboard.
Kontrol hâlâ Geiger'de.
This rope will make sure they can't take you onboard again.
Bu ip, senin tekrar tekneye alınmana engel olur.
But at least we've got the resistance onboard.
Ama en azından oradaki Direniş'i kendi tarafımıza çektik.
If we're all getting hit at once, they must have slipped something onboard.
Hepimiz aynı anda etkilendiğimize göre gemilere bir şey yerleştirmiş olmalılar.
I mean, getting them all onboard is gonna be a hard sell.
Hepsini ikna etmek zor olacak.
Our regards to those onboard Earth Alliance Starships who risk... being arrested and court-martialed for watching these telecasts.
Dünya Birliği Yıldız Gemileri'nde tutuklanma veya divan-ı harbe verilme riskine rağmen bizi izleyen sayın seyircilerimize selam gönderiyoruz.
If we can have some of the First Ones onboard, we have a chance.
İlkler'den bazılarını yanımıza çekebilirsek bir şansımız olabilir.
I'm hoping that a few people will understand and come onboard.
Birkaç kişinin anlayıp bana katılmasını umuyorum.
Two units O-neg onboard.
İki birim 0-negatif verdik.
- Keep the lidocaine onboard.
- Lidoken hazır olsun.
Ross, look, I'm onboard about the total-honesty thing.
Ross bak, dürüst olma olayına katılıyorum. Gerçekten.
What time did our alien visitor come onboard?
Uzaylı ziyaretçimiz, gemiye saat kaçta geldi?
And I believe he was followed onto this plane... by someone who wanted whatever it is Max had carried onboard with him.
Ve Max'i takip eden bu kişinin Max'in uçağa taşıdığı şeyi istediğini düşünüyorum.
The missing nine minutes aboardFlight549, nine minutes that would have been erased from the memories... of the 134passengers onboard, would prove to be the final minutes of their lives.
549'da kayıp olan, ve uçaktaki 134 yolcunun da hafızasından silinen dokuz dakika, hayatlarının son dakikalarının kanıtıydı.
With the exception of you, there hasn't been a woman onboard this ship for 200 years.
Seni saymazsak, bu gemide kadın olmadı... 200 yıldır.
I'll take you to an onboard dive tank.
Brifingden sonra gemiye bağlı dalma aletine gidiyoruz.
That's why I bought the place and why you two are still onboard.
Ben de bu yüzden burayı aldım ve ikiniz bu yüzden hala buradasınız.
I'm gonna get these bags onboard.
Ben çantaları götüreyim.
Look, if you don't have a pass, I can't allow you onboard.
Parolayı bilmeyen gemiye çıkamaz
This damn behemoth is demanding to be allowed onboard.
Bu herifler gemiye girmelerine izin vermemizi istiyorlar
Take whatever you want, but please, we've got children onboard!
İstediğinizi alın. Lütfen, gemide çocuklar da var.
We've got children onboard!
Gemide çocuklar da var!
We have had teeps onboard other deep-range missions before.
Daha önce de uzun menzilli görevlerde telepat kullandık.
Take whatever you want, but please, children are onboard.
İstediğinizi alın. Gemide çocuklar var.
We've got children onboard!
Gemide çocuklar var.
The ships were destroyed with the cargo still onboard?
Gemiler yükleriyle birlikte mi yok edilmiş?
You put two or three of these onboard a starship and you don't even need a crew.
Birkaç tanesini gemiye takınca mürettebat gerekmiyor.
We may be able to get the Pak'ma'ra onboard to help but they are going to need something in exchange.
Pak'ma'raları yardım etmeye ikna edebiliriz ama karşılığında bir şey isteyeceklerdir.
We have hundreds of our people onboard those ships.
O gemilerde halkımdan yüzlerce kişi var.
Magnesium's onboard.
Magnezyum verildi.
- Ten of epi onboard.
- 1 0 birim epi.
- Meds onboard.
- İlaç geldi.
- They're onboard.
- Katılıyorlar.
We have two intruders onboard and six Hirogen vessels on the way.
Gemide iki tane davetsiz misafir var ve altı tane Hirogen gemisi bize doğru geliyor.
And you better get onboard!
Bir medya savaşı ve katılsanız iyi olur.
Welcome onboard Virgin Atlantic Airways nonstop service to London...
Atlantik Havayollarının Londra'ya kesintisiz ve oradan da Atina'ya...
From the sophistication of the equipment onboard... I'd say the vessel is a command and communications module.
Üzerinde taşıdığı ekipmanların karmaşıklığına bakarsak... geminin bir komuta-iletişim modülü olduğunu söyleyebilirim.
In his mind, I started selling out the Tiger Claw... the moment I stepped onboard!
Onun fikrine göre, Tiger Claw'ı kendi çıkarım için satmaya başladım... fakat şuan onun üzerinde duruyorum!
All right, move us away as soon as he's onboard.
Gemiye biner binmez gidelim.
I kind of like the idea that every time I come onboard I weigh 5 pounds less.
Gemiye her gelişimde iki kilo zayıf olma fikrini seviyorum.
Search and rescue operations- -about an hour ago, with a reported 1 03 passengers onboard...
Kurtarma çalışmaları bir saat önce içinde 103 yolcusuyla...
Two guys stay onboard, two guys jump.
İki adam teknede, ikisi atlamış.
Sonny and the other guy stayed onboard, bought it.
Sonny'le teknede kalan adam ölmüş.
We have an undercover officer onboard.
Araçta sivil bir memur var.
We have a friendly onboard.
Araçta bizden biri var.
You see, of all the relationships onboard Moya none is more intense, complex or as frustrating as John and Aeryn.
Bütün bunların amacı ne? Neden bu insanlar en başta bu şeyi yetiştirdiler? Burada getirilmişti, diğerleri buraya diktiler.
You can either get onboard or get the hell out of the way.
Ya bizimle ol ya da defol git.
- One milligram onboard.
- Bir miligram verildi.
- Epi and atropine onboard.
- Epi ve Atropine verildi.
You carrying drugs onboard?
Şu anda var mı?
Somebody come onboard?
Tekneye binen mi var?