Once there tradutor Turco
17,729 parallel translation
I understand. First, there's a little job we have to do.
- Anlıyorum da önce yapmamız gereken ufak bir iş var.
I figured it was just the sun, but then... I felt like there was a hole being drilled in the top of my head.
Önce güneşten sandım ama sonra kafamın üstünde bir delik açılıyormuş gibi hissettim.
Ever since we started investigating Danny Waldron - - first his shooting of Ronan Murphy, then Danny's murder - - there have been holes that the evidence hasn't completely filled, one of which is the murder of PC Rod Kennedy.
Danny Waldron'ı soruşturmaya başladığımızdan beri, onun önce Ronan Murphy'yi vurması, sonra da Danny cinayeti, delillerin tam olarak doldurmadığı boşluklar var. Bu boşluklardan biri de PM Rod Kennedy cinayeti.
Listen, sir, before you call the Crown Prosecutor, there's some things we need to discuss.
Dinleyin efendim, Kraliyet Savcısı'nı aramadan önce konuşmamız gereken şeyler var.
Injuries like Ms. Sinclair's are consistent with a fall, but there are other points of impact in the evidence which lead me to conclude that the body was struck prior to the fall.
Bayan Sinclair'in yaralanmaları yüksekten düşme vakalarıyla uyumlu ama düşmeden önce de vücudun yaralandığını gösteren başka noktalara da rastladım.
- Because I think what you just said, that you didn't see anything that night, is the only honest thing you've said up there today.
- Bence biraz önce hiçbir şey görmediğinizi söylemeniz bugün duyduğumuz tek doğru şey.
I'm going to give you a chance to stop right now before you piss me off enough to a point there's turning back.
Tamam, şimdi sana durdurma şansını vereceğim... Bir noktaya kadar beni sinirlendirmeden önce geri dönüyor.
They would have taken Emma there first.
Emma'yı önce oraya götürmüş olmalılar.
'Cause according to both sets of communications, somebody wanted Emma and Julie to arrive there no less than 48 hours ago.
Çünkü iki yazışmaya göre de biri Emma ve Julie'nin 48 saat önce gelmesini istemiş.
There were a half dozen sightings over the last 40 years, but nobody was ever hurt.
40 yıl içerisinde yarım düzine kadar görgü tanığı var ama, daha önce incinen olmamıştı.
Before playing this audio, we want to warn viewers that there are sections that are very disturbing.
Ses kaydını yayınlamadan önce izleyicileri uyarmak istiyoruz. Çok rahatsız edici bir bölüm var.
The only question is will you work with us before we get there?
Tek soru biz size ulaşmadan önce işbirliğini kabul edip etmeyeceğiniz.
- You went up there? - Ten minutes ago.
- On dakika önce.
But if speaking to your family once a month will get us there, I'll put that on the table.
Ama ayda bir ailenle konuşman işimize yarayacaksa, o zaman bunu masaya koyarım.
There were over a million padlocks here a year ago.
Bir yıl önce burda bir milyondan fazla asma kilit vardı.
Let's start there.
önce burdan başlayalım.
My team was there two days ago.
Ekibim iki gün önce oradaydı.
When we were here before, there were more bodies.
Daha önce geldiğimizde daha çok ceset vardı.
Once they've ripped the bathroom out and there's nowhere to go and do the necessary, they shit on the plants.
Banyoyu söküp attıkları için insanların işini göreceği bir yer olmuyor. Onlar da bitkilere sıçıyorlar.
I was down Stoneyroyd Lane a couple of days ago, warning the girls to be extra vigilant with this bastard out there doing what he's doing, when this van came creeping along.
Birkaç gün önce Stoneyroyd Yolu'nun oradaki kızları bu namussuzlarla ilgili uyarırken minibüsüyle yavaşça bir adam yaklaştı.
Well, I've just had my arse kicked by the Super for not explaining to you beforehand... if you were so much as thinking of turning up there today, it would be considered grossly inappropriate.
Tamam. Sana daha önce söylemediğim için az önce Emniyet Amiri'nden fırça yedim. Bugün oraya giderek inanılmaz yersiz bir harekette bulundun.
But before you go, I thought I should show you a place where there are no borders yet.
Ama dönmeden önce bir yer göstermem gerekiyor... sınırların olmadığı bir yer.
Once you get there, it is not an easy place to get out of.
Oraya bir kere girdin mi çıkman hiç de kolay olmaz.
Because, Belle, I'm the only who's been there.
Çünkü daha önce oraya gitmiş olan tek kişi benim, Belle.
First, there are no choices. Now there are no good choices.
Önce çaresi yoktu, şimdi iyi bir tercih yok.
When I followed up with the Boulanger family and what's become of the le Lion de l'eau company, there was a dispute over inheritance that was filed 20 years ago by Killian Mossier.
Boulanger ailesini ve Le Lion de L'eau şirketini araştırırken 20 yıl önce Killian Mossier'ın açtığı miras davasını görmüştüm.
Went there couple years back.
Birkaç yıl önce oraya gitmiştim.
Well, we, uh, we go to this house party and there's this guy that I've seen before even had some classes with and...
Bir gün bir partiye gitmiştik. Daha önce gördüğüm, birkaç ortak dersimiz olan bir çocuk vardı.
It should stay there a few hours before detonating.
Patlamadan önce birkaç saat orada kalması lazım.
Once we open this, there's no going back.
Bunu açarsak, geri dönüşü olmayacak.
I can take you there... but you'll have to get me out of here first.
Sizi oraya götürebilirim ama önce beni buradan çıkarmalısınız.
I gotta get him to move Karakurt before the Director's goons get there.
Yöneticinin idam mangası almadan önce Karakurt'u oradan almaya gitmeliyim.
That's right, darling, I told you before, there's absolutely no such thing as...
Aynen öyle hayatım, daha önce söylemiştim. Şey diye öyle bir şey kesinlikle yok...
Yes, there was a girl several years ago.
- Evet birkaç yıl önce bir kız vardı.
The kids got there first, Jane and Martin, and then Rupert got injured.
Önce çocuklar geldi Jane ve Martin sonra Rupert yaralandı.
They were there before we were born.
Biz doğmadan önce bile buradaydılar.
Gonna need to get to know a girl a little better before she lets you go running around up there.
Önce bir kızı iyice bir tanımalısın ki kız buraya girmene izin versin.
There was another gentleman once.
Bir kere bir beyefendi gelmişti.
There's a sight I never thought I'd set eyes on - - Bill Sikes blushing!
Utangaç Bill Sikes'ı bu gözler daha önce görmedi.
And then there's Mittens, who once belonged to Queen Victoria herself.
Bir de Mittens var bir zamanlar Kraliçe Victoria'ya aitti.
The restaurant closed a month ago and there was no forwarding address.
Restoran bir ay önce kapanmış ve yeni adresi de yok.
I didn't want it out there that Damian left the restaurant first in the pursuit of some... Professionals.
Damian'ın profesyonel peşinde koşmak için önce çıkmasının duyulmasını istemedim.
Ross, before you take this forward, there are certain things I should tell you.
Ross, bu işi daha ileri götürmeden önce, sana söylemem gereken bazı şeyler var.
I've been texting back and forth with the owners, and as it turns out, there are two locksmiths who have lived in the cities where Mr. Pralines and Cream has hugged women and now live in New York...
İşletme sahipleriyle mesajlaşıyordum ve meğer Bay Cevizli Şekerleme ve Kaymaklı'nın daha önce kadınlara sarıldığı şehirlerde yaşamış ve şu anda da New York'ta ikamet eden iki çilingir varmış.
No, there is one more thing before we file charges, Adrian, and you know how important it is.
Hayır, suçlamaları yapmadan önce son bir şey daha var Adrian ve sen bunun ne kadar önemli olduğunu biliyorsun.
I mean, people think that money's basically trash, which means people wouldn't think to look there first, but we did.
Yani, insanlar bu paranın çöp olduğunu düşünürler, bu da insanların önce oraya bakmayacağı anlamına geliyor, ama biz bakacağız.
Your mistake was assuming that you got there before us.
Hatan, oraya bizden önce vardığını düşünmendi.
We don't know how many Jacoby's got in there with him, and we don't know where they are, so carve up slices and fan out wide, once we're in.
Kaç adamı olduğunu bilmiyoruz, nerede olduklarını bilmiyoruz o yüzden bölümlere ayrılıp iyice yayılın girince.
You know what, there's one more place I'd rather go first.
Önce başka bir yere gitmek istiyorum.
There was once a rumor... About a mysterious young man.
Bir zamanlar esrarengiz genç bir adam hakkında bir söylenti vardı.
Before we built our house, there was a family that lived on that land in some nasty little shack that had no right being there.
Evimizi inşa etmeden önce o arazide bulunan küçük pis bir kulubede hiçbir hakları bulunmayan bir aile yaşıyordu.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48