Only if you want to tradutor Turco
485 parallel translation
OK, but only if you want to.
Tamam ama sen de istiyorsan.
We want to render you out of action, that's what, and we can only be absolutely sure of that if you're dead.
Seni zararsız hale getirmek istiyoruz, ama.. .. bundan sadece sen ölürsen emin olabiliriz.
If I lost you, I would only want to die.
Seni kaybedersem, ben de ölürüm.
- It'll only cost $ 10 if you want to go back.
— Geri dönmek istersen sadece 10 dolar tutar.
Sorry to drag you here, but it's the only way if you want to leave tomorrow.
Seni buraya sürüklediğim için üzgünüm ama yarın gitmek istiyorsan tek yolu bu.
If there's anything you want done, madam, you have only to tell me.
Yapılmasını istediğiniz bir şey varsa, hanımefendi, bana söylemeniz yeterli.
But only if you want me to, only if you do what I beg you to do.
Fakat sadece sen istersen.. Sizden yapmanızı istediğim şey de tam olarak buydu.
Not only are you rich, but you want to be loved as if you were poor.
Zengin olmakla kalmayıp sanki fakirmişsin gibi sevilmek istiyorsun.
If you want to wake up early, you'd better take only a half of it.
Erken uyanmak istiyorsan, yarım al.
- Well, there's only one thing to do if you want me in on this.
Bu işle ilgilenmemi istiyorsan yapman gereken tek bir şey var.
But if you want to believe him, there's only one way to handle this.
Ama ona inanmak istiyorsanız, bunu halletmenin bir tek yolu var.
If you want to love me, love only me.
Tabii beni seviyorsan, yalnız beni sev.
I want you to know, in this one moment, if only for this one moment, that for the first time in a long time, I feel alive.
Şu an seni tanımak istiyorum,... bir anlığına bile olsa uzun zaman sonra ilk kez yaşadığımı hissediyorum.
I want to be your wife again... even if it's for only the few hours you can spare me.
Yeniden karın olmak istiyorum. Birkaç saat için bile olsa.
If you refuse, it'll only be because you don't want to.
Eğer bizi geri çevirirseniz, tek sebebi bunu yapmak istemeniz olacaktır.
Only you don't have much choice if you want to live.
Zaten yaşamak istiyorsanız sizin başka çareniz yok.
Jason. I'll tell you what you want to know only if you'll meet my price.
Jason, istediğimi yaparsan öğrenmek istediklerini sana anlatırım.
If you want to keep your dirty little scheme from the fief, there's only one thing to do.
Eğer kirli işlerinin ortaya çıkmasını istemiyorsan..... yapabileceğin tek bir şey var.
You don't only if you don't want to.
Sen istersen beni bırakmazsın.
If I want to kill you and I can only do it by putting a bomb in a restaurant... then that's the way I'll kill you...
Eğer seni öldürmek istesem, bunu gittiğin restorana bomba koyarak yapabilirim... Bu şekilde biter.
We only want somewhere to rest and a little food, if you've got it.
Sadece dinlenecek bir yer ve biraz yiyecek istiyoruz, sizde varsa.
The point about wars is, if you want to call them that... - it's only other women's husbands who get killed.
Öyle adlandırmak istiyorsan savaşla ilgili durum şu öldürülen diğer kadının kocası.
I only want to if you want to.
- Canın istemiyorsa vazgeçelim. - İstiyor.
I mean, someone you belong to... someone who cares about you... someone you're crazy about and who you'd hate yourself if you hurt her... and all you want to do is be with her always, only... and... Here.
Senin de ait olacağın biri seni önemseyen biri delicesine sevdiğin ve asla incitmek istemeyeceğin birisi hep onunla olmak isteyeceğin, yalnız onunla işte.
I don't know why exactly, only if it's something horrid I don't want you to.
Tam olarak bilmiyorum ama kötü bir şeyse söylemenizi istemiyorum.
I only want you to tell me if, when I was away, he came here, and your mother sang with him.
Sadece bana söylemeni isterim, ben uzaktaydım, o buraya geldi, ve annen onunla şarkı söyledi.
If you don't want to see me, you've only got to say so.
Beni görmek istemiyorsan, sadece söylemen yeter tamam mı?
You only got about five minutes if you want to talk to the Wolfman.
Wolfman'la konuşmak istiyorsanız sadece beş dakikanız var.
The only grudge, if you want to call it that, is the one Willis might have for me.
Tek kin, ki bunu bu şekilde söylemek ne kadar doğru, Willis'in bana olan kinidir.
I don't want to be a nuisance, but if it were at all possible, and if I might offer you some small compensation for your trouble, which is only reasonable.
Rahatsızlık vermek istemem ama, eğer mümkünse çok sevinirim, tabi şunu da verdiğim rahatsızlığın küçük bir telafisi olarak bıraksam, yersiz olmaz görüşündeyim.
If you want to get rid of a whole lot of evil bats, there's only one way.
Eğer bir sürü uğursuz yarasadan kurtulmak istiyorsanız, bunun tek yolu ;
I only want to know if you can still love me.
Tek bilmek istediğim şey beni hâlâ sevip sevmediğin.
If you want to meet the old train you'd better come now because Five-Mile Crossing is only half a mile down the t...
Treni karşılamak istiyorsan şimdi gitmen gerek, çünkü Sekiz Kilometre Geçidi sadece bir kilometre...
You see, we we want to help you in your job, if only...
- Bak, sadece yardım etmek istiyoruz. Senin görevinse, eğer...
I only want to say that if you strike, the American workers will not feel betrayed.
Greve giderseniz Amerikalı işçiler kendilerini yalnız hissetmeyecek.
The only reason we're letting you go is... I want you to keep him out of trouble, if you can.
Seni göndermemizin tek nedeni... elinden geldiği kadar onu beladan uzak tutmak.
If you'd only let me sing... maybe you'd want me to go to Nashville with you.
Şarkı söylememe izin verseydiniz... sizinle birlikte Nashville'e gelmemi de isterdiniz.
Now, if you want me to come, you have only to pull on this rope.
Gelmemi istersen... şu ipi çekmen yeterli.
If you really... want to be the best men I agree but only on condition that he becomes your best man.
Eğer gerçekten sen... kabul edeceğim en iyi erkek olmak istersen sadece bir koşulda bunu kanıtlaman gerekiyor.
Only if you want me to know what you're talking about.
Eğer ne dediğini anlamamı istiyorsan.
Look, if you do what they want you to do, but only as much as you want to do, it might just be the way for you to get out of here.
Bak, yapmanı istedikleri şeyi sadece,... istediğin kadar yaparsan, buradan kurtulmanın yolu bu olabilir.
You don't want to, because you know you won't recognize me I only exist if you can see me.
Seni istemiyorum, çünkü beni tanıyamıyorsun eğer beni görebileceksen varım.
If you want to tighten up the thigh muscles, the only piece of equipment you want is a chair with legs.
Üst bacak kaslarınızı sıkılaştırmak istiyorsanız... ihtiyacınız olan tek alet ayaklı bir sandalyedir. SAVAŞ KİTABI - CİLT 1
Uh, it seems only fair to warn you that these folks don't want you guys back here, so if you just want to turn around and go back to wherever you came from, uh, these folks won't hold a grudge.
Sanırım sizi uyarmak gerekiyor, buradakiler sizi artık istemiyorlar. Bu yüzden, eğer arkanızı dönüp geldiğiniz yere dönerseniz, buradakiler size karşı kin gütmeyecek.
Anyway, if I want you to trust me, it's only fair that I should trust you.
Bana güvenmeni istiyorsam sana güvenmem hakkaniyetli olur.
That's the only attitude, if you want to do anything big.
Büyük işler yapmak istiyorsan, tek yolu bu.
If you want only one thing too much, it's likely to turn out disappointing.
Eğer fazlasını bekliyorsan hayal kırıklığına uğrayacaksın.
Look, if you want to stay at home... nobody's throwing you out, it can only make me happy.
Roma'da yaşamak istemiyorum.... evde kalmak istersen kimse seni dışarı atmaz. Bu beni sadece mutlu eder.
When I order you to go, you go - even if I only want to say Hello to their commander.
Sana gitmen için emir verdiğimde gideceksin. Komutana selam gönderme amacını gütsem dahi gideceksin.
I'll only do it if you really want to, Terry.
Eğer bunu gerçekten çok istiyorsan yaparım Terry.
Only one pair of earring, take it back if you want to
Sadece bir çift küpe. İstersen geri al onları.