Optimism tradutor Turco
545 parallel translation
With cheerful optimism our little Columbus descended, then stopped, stepped, slipped and slid.
Bizim neşeli, iyimser Colombus, haritada gözükmeyen bu sonsuzda durdu, yürüdü, kaydı ve kaydı.
She has a wonderful vitality, a natural optimism... and that's the best medicine anyone can have.
Güzel bir yaşama gücü ve doğal iyimserliği var, buysa en iyi ilaç.
Only a person with undaunted optimism would embark on such a venture.
Böyle bir maceraya ancak cüretkar ve iyimser olanlar atılabilirler.
Your lack of optimism is fascinating.
İyimserlikten bu kadar uzak olman da çok dokunaklı gerçekten.
I bestow my blessings on your courage and optimism.
- Tam aksine. Senin akılcılığına ve cesaretine çok güveniyorum.
For a moment, let's dispense with the rosy glasses of childish optimism and look at this calmly :
Bir an için, bu çocuksal iyimserlik kaynaklı pembe gözlükleri çıkaralım ve sakince bakalım :
I appreciate your optimism, Doctor, but that's the way it reads.
İyimserliğinizi takdir ediyorum doktor, ama ölçümler aksini söylüyor.
It is full of optimism and joy of life.
Mektubu iyimserlik ve hayat dolu.
Let's hope your optimism is justifed.
Umalım iyimserliğinde haklısındır.
I wonder where he finds so much optimism, so much faith.
Nasıl bu kadar iyimser ve inançlı kaldığını bilmek isterdim.
In this fatal optimism, you are Haganah.
İşte Haganah'ların ölümcül iyimserlikleri.
I never fail to be impressed by your optimism!
İyimserliğin hakkında hiç yanılmadım.
The optimism reigning today in Africa is not inspired by natural forces benefiting Africans.
Günümüzde Afrika'daki iyimserlik doğanın kudretinden doğan ve Afrikalılar'a faydası dokunan bir iyimserlik değildir.
The optimism is the direct result of revolutionary action, political and or military, by the African masses.
Afrika'daki iyimserlik devrimci, politik / askeri hareketin doğrudan sonucudur. Genelde her ikisi aynı anda. Afrikalı kitleler.
I must say, you don't exactly exude a spirit of optimism.
İyimserliğini belli etmediğini söylemeliyim.
Now I know about the power of optimism.
"Artık iyimserliğin gücünü biliyorum."
Optimism is the opium of mankind.
"İyimserlik, insanoğlunun afyonudur."
What do you think of optimism?
İyimserlik hakkında ne düşünüyorsun?
So optimism is the opium of mankind.
Yani iyimserlik, insanoğlunun afyonudur.
Optimism?
İyimserlik mi?
" Optimism is the opium of mankind.
"İyimserlik, insanoğlunun afyonudur."
Inspector Stavros, who is responsible for the investigation, who is responsible for the investigation, hasn't shown much optimism.
Komiser Stavros yani soruşturmanın sorumlusu fazla iyimserlik göstermedi.
It's America, with all its joy of life and optimism.
Bu Amerika, tüm yaşama şevki ve iyimserliğiyle.
optimism.
İyimserlik.
It was an act of pure optimism To have posed the question in the first place. Tell me something
Bu soruyu sormak bile saf bir iyimserlikti.
The nomination of Weygand it had excited one certain optimism in the Frenchmen, but fast it esmoreceu, when the counterattack failed e if knew in Paris, in 28 of May, that Belgium had defined by the criminal code.
Weygand'ın göreve gelmesi Fransızlar için bir umut ışığı olmuştu. Lakin 28 Mayıs'taki başarısız karşı taarruz ve akabinde Belçika'nın teslimiyle o ışıkta söndü.
( narrator ) Monty's optimism was infectious, but Britain, like America, was already working at full pressure with or without music.
Monty'nin iyimserliği bulaşıcıydı. Ne var ki Britanya da Amerika gibi hâlihazırda müzik olsun ya da olmasın sıkı bir şekilde çalışıyordu.
( narrator ) Early raids into France bore out American optimism.
Fransa üzerindeki ilk akınlar, Amerikan iyimserliğini doğruluyordu.
- I do not share your optimism.
- İyimserliğinizi paylaşamıyorum.
With the war behind them, and thanks to this humanitarian help, thousands of young corean orphans will learn how to face with optimism a future of peace.
Gerilerinde kalan savaşla, bu insani yardımlar sayesinde binlerce Koreli yetim çocuk barış dolu bir geleceğe iyimserlikle bakmayı öğrenecekler.
The Organisation does not share your optimism, Herr Doktor.
Organizasyon senin kadar umutlu değil Doktor.
'l must ask you all to be patient and cautious in your optimism.
Hepinizden sabırlı olmanızı ve iyimserliğinizi korumanızı istiyorum.
My dear young friends, there is a new air of optimism.
Benim sevgili genç dostlarım, havada artık iyimserlik var.
The New York Times spoke of your "peculiar brand of optimism."
New York Times "olagandisi ¡ y ¡ mserl ¡ g ¡ n ¡ z" den bahsed ¡ yor.
"Optimism" ( poem of Kostas Karyotakis )
"İyimserlik" ( Kostas Karyotakis'in şiiri )
I certainly have tremendous optimism for the future, and I wanna see Thorn play a major part in achieving it.
Gelecek için çok iyimserim... ve Thorn'un bu konuda üstün bir rol oynamasını istiyorum.
A toothpaste company in England! I mean, talk about optimism.
İşini bırakmış İngliltere'de bir diş macunu şirketinde çalışmaya başlamış.
Come on. Let's keep a little optimism here.
Hadi ama, biraz iyimser olmaya çalışalım.
But I possessed neither the courage nor the optimism perhaps the depth of feeling that you two have.
Ama bende ne cesaret ne de iyimserlik vardı sizin ikinizin sahip olduğu duygu derinliği de yoktu.
Expressed optimism that speaking would result in light shedding About this unresolved problem.
Müzakerelerin çözülmediğini ve bunun sonucunun kötü olacağını dile getirdi.
Blind optimism.
Kör iyimserlik.
Cain, your optimism is touching, but a waste of time.
Cain, iyimserliğin çok dokunaklı, ancak zaman kaybı.
No, but your optimism more than makes up for it.
Hayır ama iyimserliğiniz bundan fazlasını yapıyor.
Do you have faith and optimism in the future?
Gelecek konusunda iyimser misiniz peki?
I'm full of optimism, knowing that there's other people around... who... I can get on, agree with.
Biliyorum ki, geçinebileceğim... anlaşabileceğim... insanlar olacak.
YOU KNOW YOU HAVE A TENDENCY TOWARD BLIND OPTIMISM.
Kör iyimserlik eğlimine kapılma.
I'm not sure your particular brand of mindless optimism is going to contribute much to the proceedings.
Bu senin sersemce iyimserliğinin davaya zerre kadar faydası olacağını sanmıyorum.
That's a shame, sir, because I was planning on playing the mindless optimism card very strongly during your trial.
Çok yazık efendim, zira mahkemeniz süresince'sersemce iyimserlik'kartını oynamayı planlıyordum.
- What does that mean? - Your optimism.
- Bu optimist tavrın.
Your optimism is most refreshing, mr. Chambers, but i suggest you continue your process of deciphering until you can tell us precisely - and i mean precisely - what that book says.
Ama şimdilik size tavsiyem bize net bir şeyler söyleyene dek kitabı deşifre etmeye devam etmeniz.
Well, I wish I could share your optimism, Margaret... but right now, I have a hundred Boy Scouts tying knots in my colon.
"Çünkü sen benimlesin."