Orak tradutor Turco
140 parallel translation
Next year a hammer, maybe, and a sickle.
Gelecek yıl, orak-çekiç de olabilir.
No sword does he forge, but scythe and sickle,
# Demirhanesine kılıç dövmez hiç Ama tırpan ve orak döver
Iga's chain and sickle master was Baiken
Iga'nın zincir ve orak ustası Baiken'dir.
I'd like to give it to him with a hammer and sickle.
Kendim de yapabilirim. Orak ve çekiçle tabii ki.
That's him cutting mistletoe with his golden sickle.
Ökse otunu altın orak ile kesiyormuş.
By my golden sickle, you are the one who insisted that I give him some.
Altın orak adına, Ona biraz ver diye ısrar eden sendin!
Not the hammer and sickle, not the stars and stripes... not lysergic acid, not the sun... not gold, not yin and yang.
Orak ve çekiç değil, Amerikan bayrağı değil LSD değil, Güneş değil altın değil, Yin-Yang değil.
I don't mean the hammer and sickle.
Hayır, çekiç değil. Kastettiğim çekiç ve orak değil.
Sickle...?
Orak mı...?
She was not necessary to walk for the street and to see "Pour qui, pourquoi" in the walls, or the scythe and the hammer, to know that nobody went to move a finger.
Kimsenin parmağını dahi oynatmayacağını anlamak için sloganlar ve orak çekiç figürleriyle dolu sokaklara çıkmanız gerekmiyordu.
Come on, run to the house and get a rope and a sickle.
Hadi, eve doğru koş, bir ip ve orak al.
With a rope and a sickle, it won't be an easy thing to do.
Bir ip ve orak ile hiç kolay olmayacak.
Tesshin Kamiesu Chained Sickle, Okinawan Kobudo
Tesshin Kamiesu Zincirli Orak, Okinawan Kobudo
If we don't want to see our streets If we don't want another Red December... We must all rally around the Marshal.
Eğer sokaklarımızı bir daha orak çekiçle pisletilmiş olarak görmek istemiyorsak, eğer bir başka Kızıl Aralık görmek istemiyorsak, hepimiz Mareşalin etrafında toplanmalıyız.
If we don't want to see our streets smeared once again with the hammer and sickle.
Eğer sokaklarımızı bir daha orak çekiçle pisletilmiş olarak görmek istemiyorsak,
# Orak getirin biçek, ölürem kızlar naz eyleme.
# Orak getirin biçek, ölürem kızlar naz eyleme.
Mother used a sickle well.
Annem çok iyi orak kullanırdı.
I never would've thought of sickle cell.
Orak hücresi olduğunu hiç düşünmedim.
Yeah, I passed the Klingon restaurant where you and I and Orak were eating dinner...
Evet. Orak'la beraber üçümüzün yemek yediği Klingon restoranının önünden geçiyordum ve...
How is Orak? I haven't talked to him in a while.
Bir süredir onunla konuşmadım.
Some folks called it a sling blade.
Bazıları orak da der.
That made me madder than what Jesse'd made me... so I took the Kaiser blade- - some folks called it a sling blade, I called it a Kaiser blade- -
Buna Jesse'ye sinirlendiğimden daha çok sinirlendim Kayser bıçağını elime aldım. Ben Kayser bıçağı derdim ve annemin tepesine vurdum. Bazıları orak da der.
The hook is really a phallic symbol.
Orak erkekliğin sembolüdür.
I'm having a sickle cell crisis.
Orak hücre krizi geçiriyorum.
Sickle cell guy's had 100 of Demerol.
Orak hücre hastası 100 Demerol aldı.
The sickle cell guy Weaver turfed is back.
Weaver'ın yolladığı orak hücre hastası döndü.
That's a sickle cell patient in pain.
- O acı içinde bir orak hücre hastası.
Demonstrators tore down the symbol of Soviet domination, the hammer and sickle.
Göstericiler, Sovyet hakimiyetinin sembolü olan orak ve çekiç figürünü parçalamıştı.
You won't make yourself a bit realer by crying.
Eğer ağlayarak kendinize biraz orak yapmaz.
The skin is cut with an Orak knife and molten gold is poured into the wound.
Orak bıçağıyla deri kesilir sonra da yaraya erimiş altın dökülür.
She's had a sickle crisis before? The same as last month.
- Orak hücre krizi geçirdi mi hiç?
- Is that the sickle-cell girl?
- Orak hücreli kız mı?
You know the only good thing about sickle cell gene?
Orak hücrenin tek iyi yanı nedir biliyor musun?
The sickle-cell gene.
Orak hücre geni.
Mark, Beta HCG on the sickler.
Mark, orak hücrelinin Beta HCG'si.
Well, of course, there are all manner... of lesser imps and demons, Pete... but the great Satan hisself... is red and scaly with a bifurcated tail... and he carries a hay fork.
Şeytanların tüm davranış özelliklerine sahip. Ancak şeytan kırmızı renkli ve çatallı bir kuyruğu var. Ayrıca bir orak taşıyor.
"As far as I go I see the moon" Bent like a sickle "
"Bildiğim kadarıyla gördüğüm ay" Bükülmüş bir orak gibi "
Well, I saw Megumi's throat slit. With a sickle or something.
Evet, Megumi'nin kesik boğazını gördüm bir orak ya da benzeri ile kesilmişti
Well, there wasn't a sickle, but there was a hammer.
Bir orak yoktu, ama çekiç vardı.
Like a sickle maybe?
Orak gibi mesela?
Do you want Mr. Baker, 20-year-old sickler in crisis?
Bay Baker'ı ister misin? 20 yaşında. Orak hücreli anemi.
I was looking for a signature, to get away from the cloak and sickle thing.
Orak olayını aşmak ve kendime has bir imzamın olması için.
I saw a sickle.
- Bir orak gördüm. - Ne?
There was blood everywhere.
Her yerde de kan vardı. Orak mı?
The sickle I saw wasn't in the past.
Benim gördüğüm orak geçmişe ait değildi.
The sickle I saw... someone was attacking us with it.
Evet, benim gördüğüm orak biri bize onunla saldırıyordu.
It's not a question mark, it's a sickle.
Bir orak. Kim yapmış?
I saw a sickle in his hands.
Elinde bir orak gördüm.
- Prosecutor Orak.
- Savcı Orak.
Yeah.
Orak nasıl?
I need a weed whacker just to find his dick.
Adamın şeyini bulmak için neredeyse orak kullanacaktım.