Order tradutor Turco
47,060 parallel translation
I am unable to comply with any order... that would result in catastrophic system failure.
Yıkıcı sistem arızasına sebep olacak hiçbir emri yerine getiremem.
Someone order a boat with a side of adventure?
Birisi maceranın yanında bir tekne sipariş ediyor mu?
You gear up, that's an order.
Hazirlan. Bu bir emirdir.
I order you to help him any and every way you're able.
Elinden gelebilecek ne varsa yapıp, ona yardım etmeni emrediyorum.
I've watched this TV show called Law and Order, and they solve crimes much quicker than you do.
Bak ben televizyonda bir dizi izlemiştim. Adı Law Order. Onlar suçluları sizden hızlı buluyordu.
All the papers are in the proper order.
Tüm evraklar tamam.
Is it too late to order?
Sipariş etmek için çok geç mi?
In order to save her, we need to buy some of your gear.
Onu kurtarmak için, ihtiyacımız var. Dişli çarklarından bazılarını almaya.
This isn't a game, where rules exist to ensure integrity between participants in order to determine a winner and loser.
Katılımcılar arasındaki bütünlüğü sağlamak için kurallar bulunduğu durumda Kazanan ve kaybedenleri belirlemek için.
Order of movement, three vehicles, two mil, one tanker.
Hareket düzenimiz, iki askeri araç, bir tanker.
In order to help you, I need you to turn yourself in.
Sana yardım edebilmemiz için, aklını başına toplaman gerekiyor..
Show me what to do with this order.
İş emrini ne yapacağımı bir daha göstersene.
- All in order.
- Tamam.
Natural order is restored.
Doğal denge sağlandı.
Is his personal life in order?
Kişisel yaşantısı düzende mi?
They believe they can just order it- -
Sadece sipariş verebileceklerine inanıyorlar...
What I'm not tracking, in order to get these short sales...
Bu kısa satışları elde etmek için takip etmediğim şey...
In order for my plan to work,
Planımın çalışması için,
- End of this world, I order food. - Last meal will be prepared.
Dünyanın sonun da bir yemek yani son bir yemek iyi olurdiye düşündüm.
All you gotta do is put in your order, and it does the rest.
Tek yapman gereken sıranızı koymanız ve geri kalanını da yapmanızdır.
It's an order, Majmudar.
- Bu bir emirdir, Majmudar.
Let me also place the order for 10,000 bags right away
Ve aynı zamanda size 10.00 sipariş veriyorum.
All you have to do is call and order
Tek yapmanız gereken aramak ve sipariş vermek.
Type a transfer order
- Bir transfer emri yaz.
Order hundred, sir.
- Yüz sipariş, efendim.
But after the restraining order was up, you tried to resume contact.
Ama uzaklaştırma emri bittikten sonra onunla görüşmeye çalışmışsınız.
Restraining order against Michael Vargas expired.
Michael Vargas'a karşı çıkarılan uzaklaştırma erinin süresi doldu.
The order was done anonymously.
- Sipariş isimsiz olarak verilmiş.
Well, maybe it's because the restraining order is up and I can't renew it.
Belki uzaklaştırma emrinin süresi dolduğu ve yenileyemediğim içindir.
Everything went fine. The ten simulators are in order.
Her şey yolunda. 10 simülatör çalışır durumda.
Katherine gave the order!
Emri Katherine verdi!
will follow in short order...
Kısa zamanda hepsi gidecek...
Lady Smallwood gave the order.
Leydi Smallwood emri verdi.
You'll need a court order.
Mahkeme kararı olması gerekiyor.
Court order to get to.
Mahkeme kararı gerekiyor.
Just gotta get the court order and see what happens.
Mahkeme onayını alacağız ve ne olacağını göreceğiz.
You're in direct violation of my order.
- Emirlerime itaatsizlik ediyorsun.
But the order has to be followed. God's chosen order will be.
Ama emre uymalıyız, Tanrı'nın emri yerine gelmeli.
We agreed to eat them in order.
Sırayla yeme konusunda anlaşmıştık.
Just eat the food in order.
Yemekleri sırayla ye.
- Here's the thing, adah, there's no such thing as the natural order of life.
- İşte şey, Adah, Hayatın doğal düzeni diye bir şey yoktur.
They're counting on people to react that way in order to sell what they wanna sell.
Bu şekilde tepki göstermek için insanlar üzerinde güveniyorlar. Satmak istediklerini satmak için.
They dropped the restraining order, so you can see her, and if Amelia convinces you that it is she, you drop the suit?
Kısıtlayıcı emri attılar, Bu yüzden onu görebilirsin ve Amelia sizi ikna ederse O olduğunu sen, takım elbiseni düşürdün mü?
It is heresy of the highest order.
En üst derecede sapkınlık.
I have a lot to endure in order to come here.
Buraya gelmek için gerçekten çok uğraştım.
He electrocuted an elephant in order to demonstrate that.
İşin doğrusu file elektrik çarpmıştı.
Would you like to make the paper firmly in order?
Evrak işlemlerini başlatabilir misin?
In order to expose Mirando, we need video from inside the lab.
Mirando'yu ifşa edebilmek için laboratuvarda video çekmeliyiz.
And, sometimes, in order to right a wrong, you have to do a wrong-right.
Ve bazen bir yanlışı düzeltmek için yanlış bir doğru yapman gerekir.
But in order to do that, I need to break my friends out of a giant, scary prison.
Ama bunu yapabilmek için arkadaşlarımı ürkütücü, dev bir hapishaneden çıkarmam lazım.
But I've finally seen a man, in order to make the world a better place, take a look at himself and make a change.
Ama nihayet dünyayı daha iyi bir yere dönüştürmek için değişime önce kendinden başlayan bir adam gördüm.
orders 163
ordered 48
orderly 54
order in the court 34
orders are orders 26
order up 62
order bride 19
order arms 19
ordered 48
orderly 54
order in the court 34
orders are orders 26
order up 62
order bride 19
order arms 19