Orphans tradutor Turco
1,250 parallel translation
Those of us in the field are orphans... bastards, at best.
Bu alanda çalışanlar da öksüz ve yetim olarak nitelendirilebilir.
Henderson... Those orphans are not your responsibility.
Henderson... bu yetimler senin sorumluluğun değil.
Survivors and orphans of the Shogi-Tai.
Shogi-Tai'nin sağ kalanlarını.
So I'm donating all of these old shoes to poor Filipino orphans.
Eski ayakkabıların tamamını Filipinli yetimlere vereceğim.
A little greasing of the wheel. A little something for the widows and orphans fund.
Tekeri yağlamaktan dul ve yetimlere yapılan yardımdan bahsedelim mesela.
A long time ago... I was rescuing orphans from a tidal wave while trying to keep my mother from sinking under water.
- Uzun zaman önce... annemin suyun altına batmamasını sağlamaya çalışırken, öksüzleri bir gelgit dalgasından kurtarıyordum.
He came to us as a custodian and spent the rest of his life caring for little orphans like you.
Yetimhaneye hademe olarak geldi... ve hayatının geri kalanını senin gibi küçük yetimlerle ilgilenerek geçirdi.
They both became orphans on the same night.
Aynı gece ikisi de öksüz kalmış.
He despised the hypocrisy of the "peace and love" generation... and felt his music spoke far more to its orphans and its outcasts.
Barış ve sevgi kuşağının ikiyüzlülüğünü aşağıladı ve müziğini, öksüzler ve toplumdan dışlanmışlar için yaptı.
A warrior who leaves no widows or orphans and feels no grief or fear.
Geride dul ve yetimler bırakmayan ve... acı ve korku hissetmeyen bir savaşçı.
Even orphans go to school.
Yetimler bile okula gidiyor.
- Orphans by 25. 125 the bet.
- Orphans yayına 25. Bahis 125.
- Orphans by five.
- Orphans yayına 5.
Danglars millions will go to poor people, orphans widows and hospitals
Danglars'ın milyonları fakirlere, yetimlere, dullara ve hastanelere dağıtılacak.
People will go, "There goes Chuck Fishman, friend of orphans and little old ladies."
İnsanlar bakıp "İşte Chuck Fishman, öksüzlerin ve yaşlıların dostu" diyecekler.
We grow our own vegetables and process them right here... and we give half the profits to war orphans.
Kendi meyvelerimizi kendimiz yetiştirip onları burada işliyoruz ve kârımızın yarısını savaş yetimlerine veriyoruz.
We're collecting goods for our orphans. Things we can sell in our shop in town.
Kimsesizlerimiz için eşyalar topluyoruz... kasabadaki dükkanımızda satabileceğimiz şeyler.
This will provide for our orphans for years!
Bu yıllarca kimsesizlerimize yardım edecek.
The orphans of Gaea.
Gaea'nın yetimleri için.
You take orphans that far away?
Uzaktaki öksüzlere yardım mı ediyorsun?
Are they all orphans?
Hepsi yetim mi?
I'd, you know, pretend our house was the orphanage, and, um, my sisters and my little brother, they were orphans from other families
Evimizin bir yetimhane olduğunu ve ablamın ve küçük erkek kardeşimin başka ailelere ait olduğunu düşünürdüm.
Even there they support orphans or children with unfit parents.
Orada bile ya yetimleri yada ailesiyle problemli olanları bakıyorlar.
They never invite orphans to a wedding.
Normalde yetimleri dügünlere davet etmezler.
For police orphans.
Kimsesizler polisi için.
Look, kid, my clientele ain't exactly nuns and orphans, but I...
Bak çocuk, müşterilerim rahibeler ve yetimlerden oluşmuyor ama...
Orphans?
Yetimler?
Orphans?
Yetimler için mi?
I fought a warlord, saved a village and rescued a burning wagon full of orphans.
Ben... ben bir savaş lorduyla dövüştüm.... bir köyü kurtardım ve kimsesizlerle dolu yanan bir vagonu kurtardım.
- We're orphans out there.
Dışarıda öksüzüz.
Target the Planet of Widows and Orphans!
Hedef Yetimlerin olduğu gezegen!
So as we drove further and further from home, it felt like we were orphans together and the first southerners ever lost in Wyoming.
Evden uzaklara doğru giderken..... ilk kez Wyoming'de kaybolmuş olan güneyliler ve..... yetimlermişiz gibi hissettik.
We were orphans, huh?
Biz öksüzüz, değil mi?
I can never forget the love and affection you have... bestowed on orphans like me and my sister Rupa. Villagers!
Köylüler!
Small orphans left behind her.
# Küçük yetimlerini geride bırakarak. #
They will not know the fates of these orphans with whom they shared their humanity for a moment.
İnsanlıklarını paylaştıkları yetimlerin kaderini bilemeyecekler.
She made her fortune after the war, selling orphans to Arabian mafias.
Rivayete göre savaştan sonra yetim çocukları Araplara satıp zengin olmuş.
And not just orphans. lt seems she began with her own daughter.
Sadece yetimleri de değil. Galiba bu işe kendi kızıyla başlamış.
We're like the forgotten orphans of society.
Biz de halkın unuttuğu yetimler gibiyiz.
I don't take pity on orphans, much less that butcher.
Yetimlere o kasaba gösterdiğimden daha az merhamet göstermem.
Haute cuisine and a chorus of starving orphans.
Mutfak sanatı ve aç yetimler korosu.
I'm giving it to some giant orphans.
Onu öksüzlere vereceğim.
Oh, you tutor orphans. That is so sweet.
Yetimleri mi eğitiyorsun?
RICHIE : He doesn't tutor orphans!
- Yetimhanede öğretmen değil!
The orphans on Narva...
Narva'daki öksüzler...
Orphans?
Öksüzler?
She was the one trying to help all those poor orphans.
Kendini tamamen yoksul öksüzlere yardım etmek için adamıştı.
Each spring, we make a pilgrimage to Narva in his honor, to help the orphans.
Her ilkbahar, onun onuruna Navra'ya hacca gideriz. Öksüzlere yardım etmek için.
Orphans.
Kimsesiz çocuklar.
But now you don't hesitate to help starving orphans.
Ama açlık çeken öksüzlere yardım etmek için hiç tereddüt etmezsin.
- Orphans.
- Orphans.