Outings tradutor Turco
98 parallel translation
If you come to three outings, you get a free meal.
Üç kez gelirse yemek ısmarlayacağım.
Yes, but Sunday outings aren't very fashionable anymore.
Evet, ama pazar gezmeleri pek moda değil artık.
Thanks for all the lovely outings, and God bless.
Hoş gezintilerimiz için teşekkürler. Ve Tanrı seni korusun.
- Outings leave me cold.
- Piknik beni sarmıyor.
An old woman with rheumatism and nothing else to do but look out her window, noticed the strange outings of a man who seemed to be getting older before her very eyes.
Penceresinden dışarıyı seyretmekten başka bir şey yapmayan. ... romatizmalı yaşlı bir kadın o dönemde gözlerinin önünde giderek ihtiyarlayan bir adamın etrafta acayip bir şekilde dolaştığını fark etti.
Take us on outings Give us treats
Bizi gezmeye götürmeli Hediyeler vermelisin
Having tea parties on the ceiling and highly questionable outings of every other kind!
Tavanda yapılan çay partileri ve dışarı her çıkışınızda yaşanan tuhaf şeyler.
If they must go on outings These outings ought to be
Eğer dışarı çıkacaklarsa Bu çıkışların
Mr. Florian has given us permission for more outings.
Bay Florian başka geziler için izin verdi.
And by the way, I ´ ve canceled all outings for your class.
Bu arada, sınıfınızın bütün gezi izinlerini iptal ettim.
Victor has been deprived of his outings for I am bedridden with rheumatism.
Birkaç gündür, romatizma nedeniyle yattığım için Victor gezintilerinden mahrum kalmış durumda.
You're up to something with all those outings of yours
Gezilerinden anladığım kadarıyla bir şeyler planlıyorsun.
It's as if, beneath the surface of your calm and reassuring history, the good little boy, as if, running beneath the obvious, too obvious, signs of growth and maturity - scribbled graffiti on bathroom doors, certificates, long trousers, the first cigarette, sting of the first shave, alcohol, the key left under the mat for your Saturday night outings, losing your virginity, the baptism of air, the baptism of fire - as if another thread had always been running, ever present but always held at bay, and which is now weaving the familiar fabric of your rediscovered existence, the bare backdrop of your abandoned life, veiled images of this revealed truth,
Sanki o sakin ve güven verici, uslu bir çocuk olduğun geçmişinde o bariz büyüme ve olgunlaşma belirtilerinde, yani tuvalet kapılarına çizdiğin resimlerde diplomalarda, uzun pantolonlarda, ilk sigarada usturayla ilk temasta, alkolde Cumartesi geceleri için paspasın altına bırakılan anahtarda bekaretini kaybedişinde, ilk uçuşunda, ilk savaşında sanki orada olan ama sıkı sıkı tutulan şimdi de baştan keşfettiğin hayatının halısını dokuyan, terkedilmiş hayatının temellerini kuran bir iplik tutuluyordu hep :
a street in a sleepy provincial town, closed shutters, dull shadows, the buzzing of flies in an army post, a lounge blanketed in grey dustsheets, dust particles suspended in a ray of sunlight, bare countryside, cemeteries on a Sunday, outings in a car.
Bir taşra kasabasındaki sessiz sokak, örtülü kepenkler donuk gölgeler, bir kışlada vızıldayan sinekler gri toz kılıfları örtülü koltuklar gün ışığında beliren toz parçacıkları ağaçsız kırlar Pazar günleri mezarlık ziyaretleri arabayla yapılan seyahatler.
Outings to police headquarters won't do you any good.
Polis merkezine gezilerin sana bir faydası olmaz!
Aupom became the goal of my outings.
Gezintilerimin amacı Aupom olmuştu.
I returned to my lonely outings.
Yalnız gezintilerime geri dönmüştüm.
No more bicycle outings.
Artık bisiklet gezintisi yok.
For drunken outings and inviting the artists, you're first in line
İçkili geziler ve artist davetlerinde hep en önde görülürsün.
Twenty-three outings, 23 homecomings.
23 çıkış, 23 dönüş.
Let's make these outings a regular thing, okay?
Bu gezileri sürekli hale getirelim. Olur mu?
So, a surprise move by Brown here, bringing in the Wild Thing, who's been shelled in two outings against the Yankees.
Brown'dan bir süpriz geliyor ve oyunun ortasında "Vahşi şey", i oyuna alıyor.
He's banned for life from all company outings.
Şirket partilerinden menedilmesini istiyorum.
It doesn't take a genius... to realize Houston's failed to cover their last ten outings... the week after scoring three touchdowns... in a game.
Houston`un son 10 maçını kaybettiğini... bildikten ve maç 3-0 olduktan sonra kaybedeceğini bilmek için dahi olmaya gerek yok.
I look forward to my outings to London.
Londra'ya gelmeyi dört gözle bekliyordum.
These family outings are all so stressful.
Bu aile gezintileri çok stresli.
Well, I know you're not predisposed to evening outings but I think that when our orbits cross...
Akşam çıkmalarına hazır olmadığını biliyorum ama bir gün yollarımız kesiştiğinde gideriz.
Maybe improve communication, possibly, family outings, truth syrum.
Aranızdaki iletişimi geliştirebilirsiniz, aile seyahatleri, doğruluk serumu...
I'd make you another one, but it'd probably just go to waste... considering, on our last two outings... you didn't really make it to dessert.
Sana başka bir tane yaparım, Ama muhtemelen heba olacak... Son iki randevuyu hesaba katarsak... Tatlıyı haketmiyorsun.
On weekends Royal took him on outings around the city.
Hafta sonlarında Royal onu şehre götürürdü.
Weekends are for chores and selected pre-approved outings... i. e.
Hafta sonraları ev işerini yapacaksın ve sadece onayladığım yerlere gideceksin.
I took you on church outings.
Seni kilise gezintisine götürmüştüm.
Dinner parties, weekends, group outings, parties.
Yemekli toplantılar, partiler, arkadaş toplantıları.
I don't suppose you'd find it up to the standards of your outings.
Senin gezinti standartlarını karşılayacağını zannetmiyorum.
You're deprived of dessert, outings, TV...
Tatlılar, gezmeler ve televizyon artık yasak.
So, Mom, if you're going to be here for awhile, I can plan some things for you to do, some outings you might enjoy.
Anne, eğer burada uzun süre kalacaksanız hoşunuza gidecek bazı şeyler plânlayabilirim.
Her mother used to take her on outings.
Annesi onu gezmeye götürürdü.
I had a few bad outings in a row, and if I don't get my face out my ass and get out this inning, I know the team is going to give me the shoe.
Üst üste bir kaç kötü atış yapar ve bu sayıyı önleyemezsem beni göndereceklerini biliyorum.
My short life was like our family outings to the circus.
Kısa hayatım ailemizin sirk gezisi gibiydi.
Stackhouse reported he lost track of you on a couple of these outings...
Stackhouse senin bu gezilerde birkaç kez ortadan kaybolduğunu söyledi...
You never said anything about those little outings.
Bu küçük kaçamaklardan, asla kimseye bahsetme.
You have so many outings to plan.
Oh çok üzgünüm. Sanırım çok fazla planlaman gereken şey var.
The softball games, and the fishing trips, and the golf outings. Your stupid fuckin'band.
Maçları planlamalısın, balık gezileri, golf maçları lanet olası aptal grubun.
The home. It's one of our outings.
Eve gidiyorum, yolumun üzerindeydi.
Back in july, this guy who calls himself "mizz P." Went off about "the outing of all outings in Neptune", and then he vanished.
Temmuz'da kendine "Mizz P" diyen çocuk "Neptune'de ortaya çıkmalıyız" demiş ve sonra ortadan yok olmuş.
You know, at Walter Reed, they took us on these outings to help us, you know, kind of, get used to it.
Walter Reed'de alışmamız için dışarı çıkarıyorlardı.
Peter was gearing up for what he called the "outing of all outings".
Peter eşcinselliğini açıklamayı planlıyordu.
And I hate to disappoint you, but even if he were gay, I don't think it would qualify as the "outing of all outings".
Ve seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama eşcinsel olsaydı bile bunu ulu orta yaşamazdı.
There are plenty in my trinket box that get insufficient outings.
Boncuk kutumda bir sürüsü var, gezi için yeterli olur.
if school is ever canceled, the following nonstructured outings are permissible... the Met, the Morgan Library, the French Culinary Institute, the New York Stock Exchange.
Eğer okul herhangi bir nedenle iptal olursa aşağıda belirtilen gezmelere gitmeye izin vardır : ... Metropolitan Sanat Merkezi, Morgan Kütüphanesi, Fransız Aşçılık Enstitüsü, New York Borsası.
'There was always a moment on our outings, when I felt she wanted to leave.
Çekip gitmek istediği bir an gelirdi.