Overbearing tradutor Turco
198 parallel translation
Yet she's firmly persuaded that I'm a bossy, arbitrary, overbearing kind of person.
Yine de benim otoriter, gaddar, küstah biri olduğuma dair çok büyük bir inancı var.
You don't need to be a doctor in psychology to understand the overbearing influence that Maggi had on his friend, the little innocent Giuseppe.
Maggi'nin küçük masum dostu üzerindeki güçlü etkiyi anlamak için psikolog olmanıza gerek yok.
Yes, but do I strike you... as overbearing?
Evet, ama sana sanki biraz... buyurgan geliyor muyum?
And overbearing.
Ve buyurgan.
Intolerably stupid, dull, overbearing...
Katlanılmayacak kadar aptal, sıkıcı, küstah...
It is a completely typical drunken monologue, with its incomprehensible allusions... and tiresome delivery. With its vain phrases... that do not await response... and its overbearing explanations.
Tamamiyle tipik bir sarhoş monoloğudur, anlaşılmaz kinayeleriyle... ve bıktırıcı üslubuyla, karşılık beklemeyen... muğlak ifadeleriyle... ve buyurgan açıklamalarıyla.
A double value... superior magical knowledge... and through my death by lightning... freedom from overbearing women.
Çok daha değerli bir şey- - Üstün büyü bilgisi ve yıldırımla ölmem vesilesiyle de bunaltıcı bir eşten kurtuldum.
Kirk may be a swaggering, overbearing, tin-plated dictator with delusions of godhood but he's not soft.
Kirk belki kasıntı, buyurucu, kendini tanrı sanan teneke kaplı bir diktatördür. Ama yumuşak değil.
Well, captain, Klingons called you a tin-plated, overbearing, swaggering dictator
Peki, Kaptan. Klingonlar senin hakkında teneke kaplı, kendini tanrı sanan aşırı bir diktatör.
You're hairy, vain and overbearing.
Erkekler! Kıllı, kibirli ve buyurgansınız.
She was overbearing. She was, you know, terrible!
Korkunç bir biçimde saldırgandı.
You are looking for the Wen family He is cruel and overbearing
Wen Ailesi... zorba ve kalleştir...
Your father was overbearing, your mother ignored you.
Baban üstüne çok gitti, annen ihmal etti seni.
The poor woman had a low threshold for overbearing bores.
Zavallı kadının can sıkıcı baş belalarına karşı bir sınırı var.
You ungrateful, overbearing, self-centred son of a bitch!
Seni nankör, kendini beğenmiş, bencil, aşağılık serseri!
One thing Kosinski's not hiding is bad disposition! Also, he's arrogant, overbearing, self-important, and very sure of himself and his ability. Agreed.
Kosinski'nin saklamadığı tek şey, kötü mizacı!
I think he'll find it completely overbearing.
Bence bunu küstahça bulacak.
I'm not overcritical or overbearing.
Ben başkasının işine karışan ya da baskıcı biri değilim.
Sometimes they become overbearing... reach out a helping hand to the blind woman.
Bazen ezici oluyorlar kör bir kadına uzanan yardım eli gibi.
Well, James, you can be a little overbearing.
Aslında bazen biraz zorba oluyorsun.
-, overbearing...
-... gaddar...
Are we being overbearing already?
Biz baskıcı mı davranıyormuşuz yani? Yapma, tatlım.
Look, lady - And my mom... even though she's kind of passive-aggressive... she was totally overbearing, so I have a lot of invasion issues to work out.
Bakın hanımefendi... Annemde pasif agresif kişiliğine rağmen aşırı baskıcı biridir. Çözmem gereken bir çok baskı sorunum var.
It's not easy having an overbearing parent.
Küstah bir ebeveyne sahip olmak kolay değildir.
Teleport to us 5 overbearing and overemotional humans.
Ne yapacağız? 5 tane aşırı duygusal ve otoriter insanı buraya ışınla.
He's an ill-tempered, overbearing crosspatch.
O hırçın, zorba, huysuz birisi.
Sometimes Tony can be a little overbearing.
Tony bazen biraz küstahlaşabiliyor.
And I call you an insecure, overbearing, psychopathic, dictatorial, egomaniacal, frigid lunatic asshole!
Ve ben de sana, güvenilmez, zorba, psikopat, diktatör, ego manyak, soğuk nevale ve aşağılık herifin tekisin diyorum!
A little overbearing and rigid, but by the grace of God, they can come out relatively unharmed, and if not, there is always therapy
Biraz fazla korumacı ve sert olacaksın ama Tanrı'nın da yardımıyla çocuk hasarsız atlatır. Yoksa da her zaman terapiye gidebilir.
That's your overbearing father?
Zorba baban bu mu?
I don't hate you. I wish I could. But you're still kind of cute for a overbearing, cradle-robbing Spandex-sucking criminal.
Brenda, " "bütün dünyaya açılacağız" "demekle" "eski kocalarımızın acı çekmeleri yeterli değil" " demek istemişti.
Mmm. I'm just concerned that blue might be a bit overbearing on a couch of that size.
Ama mavi, o büyüklükte bir koltukta ezici olabilir.
I'm sure you don't even realize... "when you're being overbearing, critical, and intrusive."
"Eminim ne zaman bir otoriter... eleştirmen ya da davetsiz misafir olduğunun farkında bile değilsindir"
You think, among other things, that I'm intrusive, criticaI- - Overbearing.
Diğerlerinin dışında benim davetsiz misafir, eleştirmen- - otoriter.
You're not God you overbearing asshole!
Sen Tanrı değilsin seni aşağılık herif!
I know the general may be... a little gruff and somewhat overbearing at times, but I know that he cares about you.
Evet canım, biliyorum, General biraz hırçın ve bazen de buyurgan ama seni önemsiyor.
- You're overbearing.
Sen toydan da beter bir şeysin. Çok küstahsın.
Sorry if I was overbearing.
Fazla üstüne düşmüşsem, kusura bakma.
I suppose she can be a bit overbearing, but, as she often points out, she is paying for the wedding, and I am her only daughter, and giving birth to me was so painful she did bite through a kitchen spoon.
Sanırım biraz dominant bir karakteri var. Her seferinde, düğünü ödediğini tek kızı olduğumu, çok sancılı bir doğumum olduğunu ve acısından mutfaktaki tahta kaşığı ısırdığını başıma kakıp duruyor.
Well, my daddy was stern and overbearing.
Babam çok ciddi ve sıkıcıydı.
It takes the edge off my overbearing masculinity.
Erkeksi tarafımı biraz törpülüyor.
Uh... overbearing, self-righteous, vain, vicious, brutal, way too serious, and a little big, yeah.
Uh... buyurucu, kendine dürüst, yararsız, huysuz, hayvansı, çok ciddi, ve biraz iri, evet.
Probably about the same time you became so overbearing.
Muhtemelen sen bu kadar zorba olmaya başladığındadır.
WELL, IT'S ALSO PART OF MY GERMANIC PREDISPOSITION TO BE OVERBEARING AND CONTROLLING.
O da benim Alman dış görünüm ve kontrol geleneğimin parçası.
She's been very overbearing and I felt suffocated.
Çok otoriter olmaya başlamıştı, ben de bunaldım.
. Your job will be to assist the Chief Medical Officer and learn to tolerate his overbearing behavior and obnoxious bedside manner.
Göreviniz Tıbbi Subaya yardımcı olmak, onun küstah davranışlarına, ve hastalara iğrenç yaklaşımına tahammül etmek.
SORRY I'M LATE, BUT MY OVERBEARING,
Kusura bakmayın geciktim.
Raised by an overbearing mother, you're passionate, driven, maybe to a fault, and just a little bit moody.
Bir otoriter anne yükseldi, sen aşırı tutkulu, süren, belki hatalı, ve sadece biraz değişken.
The overbearing patriarchal structure of modern organized sports represents a socially palatable sublimation of what Jung refers to as the "shadows of the unconscious."
Saygıdeğer yapı baskınlığı olan modern organize sporların topluma sunduğu hoş sümblimleşme, Jung'un dediğine göre "Bilinçsizliğin gölgeleri".
- So, what do you say to an overbearing younger sister who's treating her pregnant older sister like a porcelain doll?
- Hamile ablasına porselen bebek gibi davranan baskıcı küçük kız kardeşine ne diyorsun?
Because you are so controlling... so overbearing... so angry that he was it! He went there because of you.
Ona senin yüzünden gitti.