Overexposed tradutor Turco
32 parallel translation
- I don't know. Dad says if you get overexposed, you die.
Babamın dediğine göre, buna fazla maruz kalan ölürmüş.
Hopelessly overexposed.
Fazla ışık vurmuş.
- There are nine very overexposed.
- 9 tanesine aşırı ışık vurmuş.
Do you think I'm overexposed?
Yüzümün fazla yıprandığını mı düşünüyorsun?
Overexposed? No, not at all.
Fazla yıpranmak mı?
Look, Lorena has been, like, totally overexposed.
Bak, Lorena gereğinden fazla teşhirci.
No one can accuse you of being overexposed, Simone.
Kimse seni fazla abartıldığın için suçlayamaz Simone.
'Cause they came out kind of... overexposed.
Sanki biraz... fazla pozlanmışlardı.
I overexposed my dong!
Penisimi fazla pozladım!
SHE'S OVEREXPOSED.
Kameralara baya aşina.
- Yeah, they're over there, too. They're overexposed, even on walls.
Tanrım, duvarlarda bile fazla ortadalar.
- Ashton Kutcher's up first. - God, he's so overexposed.
- Tanrım, o herifin ne mal olduğu ortada.
It's all out of focus and overexposed, like...
Resimde netlik yok ve aşırı ışık var. Tıpkı...
You already got one, right? Yeah, just'cause I overexposed a bit in the second one, so I want to pull it a bit.
İkincide çok gösterdim, biraz çekmek istiyorum.
And... it was interesting because it was about a guy who would go out in the middle of no where and just try not to die, try not to get eaten by an animal, or... be overexposed.
Survivorman isimli bir şov programını seyrediyorduk... ve ilginçti çünkü hiç bilmediği bir yerde bırakılıyor ve sadece hayatta kalmaya, bir hayvan tarafından yenmemeye ya da kameraya... fazla bakmamaya çalışıyordu.
Okay, don't take this as a criticism, but you kind of have that overexposed-to-gamma-rays thing going on.
Bunu bir eleştiri olarak görme ama sende gama ışınlarına maruz kalmışsın gibi bir durum var.
The image appears overexposed.
Fotoğrafta aşırı ışık var.
You know, Jason, I've read a hundred papers on serial killers and quite frankly, I think the topic's overexposed and trite.
Biliyorsun, Jason, seri katiller hakkında bir sürü şey okudum ve samimi olarak söylüyorum, bence bu konu çok abartıImış ve basmakalıp.
Your trip to the sun overexposed your cells to solar radiation more than even your body can metabolize.
Güneş'e yaptığın seyahatte, hücrelerin fazla güneş radyasyonuna maruz kalmış. Senin vücudunun bile hazmedemeyeceği kadar fazla.
He was heavily overexposed in the housing market.
Adam emlak pazarında çok agresif davranmıştı.
Bob, I think, had overexposed himself on the political side, and that was bound to draw the anger of some others... because he had friends on both sides.
Bob'un adı siyasete çok karışmıştı. Ki bu da mantıken gerginliğe yol açıyordu. İki tarafta da dostu vardı.
He said that Fawn was already overexposed to outsiders.
Fawn'a dışardakilerin burayı yeteri kadar kirlettiğini söyledi.
I hope we're all waxed, because you're coming with me to my interview tonight for Barbara Walters 10 most overexposed people.
Umarım hepiniz ağdanızı yaptırmışsınızdır,... çünkü bu akşam benimle Barbara Walters'ın'En Çok Maruz Kalınan 10 Kişi'programına geliyorsunuz.
I know how that sounds, but trust me, totally fresh and not at all overexposed.
Kulağa nasıl geliyor biliyorum ama inanın bana tamamen yeni ve çok fazla bilinmiyorlar.
Well, tell Swifty Lazar he should not have overexposed his client on television.
Swifty Lazar'a, müşterilerini televizyonda fazla teşhir etmemesini söyle.
Has Scotland noticed that its king has rather overexposed breasts?
İskoçya, krallarının normalden büyük Göğüsleri olduğunu fark etmedi mi?
It's personal. -... I'm feeling a little overexposed.
-... biraz fazla korunmasız hissediyorum.
She is the overexposed image that's been sold to you.
O sana satılan pozlanmış bir resim.
She is the overexposed image that's been sold to you.
Sana yutturulmuş abartılı bir fikir sadece.
You're overexposed.
Fazla açıldın.
"overexposed and under-appreciated."
Cidden mi, Jenna?
Hm... your cells have been overexposed to gamma radiation.
Hücrelerin aşırı derecede gamma radyasyonuna maruz kalmış.