Overlooked tradutor Turco
595 parallel translation
All this twiddling because somebody overlooked a damn door!
Onca tantana kahrolasıca bir kapı için ha!
- See if she's overlooked anything.
Bakalım gözden kaçırdığı bir şey var mı?
It was something I overlooked.
Göz ardı ettiğim bir şeydi.
I could have overlooked those others.
Diğerlerini göz ardı edebilirdim.
There's a physiological and psychological angle... in my father's relationship with Julia that the police overlooked.
Babamın Julia'yla ilişkisindeki... fizyolojik ve psikolojik açıları polis gözden kaçırıyor.
Nothing must be overlooked.
Hiçbir şeyi atlamamak lazım.
There's one thing you both seemed to have overlooked.
İkinizin de göz ardı ettiği bir şey var.
Perhaps my faults might have been overlooked had I concealed my struggles and flattered you that no doubt of my course had ever entered my mind.
Eğer sadece sizi unutamadığımı söyleyerek... gururunuzu okşasam ve geri kalan düşüncelerimi... gizleseydim yaptığım hatalar görmezden gelinebilirdi.
Of course, I'm not entirely overlooked now, mind you. Not at all.
Elbette bunların hiçbiri gözümden kaçmadı.
I think we're on the right track, but we overlooked something.
Bence dogru yoldayïz ama, bir seyi atladïk.
- Have we overlooked anything?
- Bir seyi atladïk mï? - Hayïr.
- They must have overlooked you.
Sizi unutmuş olmalılar.
There was not a point he overlooked.
Hiçbir şeyi gözden kaçırmadı.
We've overlooked something.
Bir şeyi atladık.
That was all there was to it. Nothing had slipped, nothing had been overlooked.
Herşey dört dörtlüktü.Gözden kaçan, unutulan hiçbir ayrıntı yoktu.
To have overlooked me would have been a pointed insult.
Beni görmezlikten gelmek şahsıma yöneltilmiş kasıtlı bir hakaret olurdu.
I overlooked one thing. That judge is an old thief.
O yargıç yaşlı bir hırsız.
" Yet lesser blooms are overlooked, and weeds unnoticed.
Henüz minik çiçekler çıkmamış ve yaban otları bitmemişti...
There must be some clue and it's probably so obvious that we've all overlooked it.
Bir ipucu olmalı, bu ipucu muhtemelen o kadar göz önünde ki, hepimizin gözünden kaçtı.
Your father seems to have overlooked a few.
Babanız birkaçını kendine ayırmış galiba.
If you mean his personal story, I'd agree, but haven't you overlooked the necessity of finding him?
Kişisel öyküsü ise mutabık olurum. Ama önce onu bulmamız gerektiğini unuttun mu?
They overlooked the fact that most of them were in fireproof vaults.
Unuttukları şey, belgelerin çoğunun ateşe dayanıklı kasalarda bulunduğuydu.
- Evidently, you overlooked that.
- Açık ki, sen bunu gözardı etmişsin.
You've overlooked several other important details.
Bir kaç diğer önemli başka detayı da atladın.
Older even than the animal arrogance that has overlooked it.
Hayvan kibirinin onu görmezden gelmesinden bile eski.
Look here, you've overlooked one thing.
Bir şeyi gözden kaçırdınız.
I overlooked that point completely
# Bu tamamen gözümden kaçmış...
I must have overlooked it.
Onu ahmal etmiş olmalıyım.
I just keep trying. That's why I'm here, Mrs. Slocum. I'm gonna ask you to try to remember if there are any details that you overlooked.
- Burda olma nedenim gözden kaçırmış olduğunuz herhangi bir detayın var olup olmadığını hatırlamanız Mrs. Slocum.
He hasn't overlooked a thing.
Hiçbir şeyi atlamamış.
Perhaps you've been overlooked.
Belki gözden kaçmış olabilirsin.
You're wrong, you know, you're wrong, but there's something wrong here there's something that's been overlooked.
Yanılıyorsun, biliyorsun, yanılıyorsun, ama burada yanlış bir şey var gözden kaçan birşey olmalı.
Somewhere there must be something that everybody's overlooked.
Biryerde herkesin gözünden kaçan bir şey olmalı.
I just finished painting an apartment that overlooked an el line.
Daha yeni tramvay hattına bakan bir evi boyamayı bitirdim.
You may have overlooked the fact that the use of officers for labour is expressly forbidden by the Geneva Convention.
Cenevre Anlaşması gereği, subayların, işçi olarak çalıştırılmasının kesinlikle yasak olduğu gözünüzden kaçmış olabilir.
Commander Crewson... -... I warn you, I overlooked the nylons -
Kumandan Crewson sizi uyarıyorum, külotlu çor- -
Knowing this day would come, I overlooked his conspiracy with Fujimaki.
Bugünün geleceğini bildiğimden Fujimaki ile düzenlediği komploya baktım.
I thought I hadn't overlooked anything.
Hiçbir şeyi gözardı etmediğimi sanmıştım.
You're so right, "I have overlooked."
Çok haklısın, unutmuşum.
Our objective that morning was a ridge that overlooked a valley held by the Germans.
O sabahki hedefimiz Almanların elinde bulunan vadiyi gören... tepeye ulaşmaktı.
- You overlooked one thing.
- Bir şeyi gözden kaçırdınız.
Seems the doctor lived in a fine grand house on the point that overlooked the joining of the waters.
Görünüşe göre, bu doktor güzel büyük bir evde oturuyordu, iki nehrin birbirine karıştığı noktada.
No, up to now I overlooked it, knowing the position.
Durumunuzu göz önüne alarak bunları görmezden gelmeye çalıştım.
I have overlooked your hatred because of your value to Israel.
Geçmişte nefretini görmezden geliyordum, çünki İsrail için faydalıydın
One thing I overlooked.
Atladığın bir şey oldu.
So natural that I overlooked it.
Böylece doğal olarak o gözümden kaçtı.
The windows overlooked the ambassador's garden with lots of birds.
Pencereleri bir sürü kuşla... büyükelçiliğin gözünden kaçmış.
Get rid of me and try anything in pants that you may have overlooked?
Benden kurtulup New York'ta yatmadığın kaldıysa onların peşinden koşacaksın.
Now, what can I do for you? You're not here to tell me I've overlooked another crime, by any chance?
Yoksa gene gözümden kaçan bir suçu mu bildirmeye geldiniz?
Why was this box of cartridges overlooked?
Bu mermi dolu kutu niye atlandı?
Mr. Lund, can you explain how this box of cartridges came to be overlooked when you searched Miss Decker's cabin.
Bay Lund, Bayan Decker'in kamarası aranırken bu mermi kutusunun niye atlandığını açıklar mısınız?