Own it tradutor Turco
18,954 parallel translation
Why not just own it?
Neden bunu kabullenmiyorsun?
It's for your own good.
Bu sizin iyiliğiniz için.
MAN IN HAZMAT SUIT : It's for your own safety, ma'am.
Bu güvenliğiniz için, efendim.
MAN : It's for your own protection, OK?
Kendi güvenliğiniz için, tamam mı?
Unfortunately, in this case, it was his own fault.
Ne yazık ki, bu olayda ölmesi onun hatasıydı.
Then 19 days ago he accidentally gets infected by his own virus, but now you can't shut it down.
19 gün önce yanlışlıkla kendi ürettiği virüs ona bulaştı, ama şimdi bunu durduramıyorsun.
But now it's my turn to go out into this new world on my own, no shield, and discover what this Earth can offer.
Artık bu yeni dünyaya kendi başıma, koruma olmadan çıkma ve bu dünyanın sunabileceği şeyleri görme sırası bana geldi.
Look, I know you had to say that stuff in there to cover your own ass, but it's not an ordeal, okay?
Bak, kendini konuşmak için içeride öyle konuştuğunu biliyorum ama ortada sıkıntılı bir durum falan yok.
Does it change things, risking your life when your life is no longer your own?
Hayatın artık sana ait olmadığında hayatını riske atmak bazı şeyleri değiştirir mi?
I decoded it and it said "I own the last Death Note."
"Son Defter'e ben sahibim" demenin akıllıca bir yolunu bulmuşsun.
- [Scoffs] - And it would still be my own.
- Ve hala bana ait olabilir.
And the last time I had my own place, it was with Savi's money and named after her.
En son bir yerim olduğunda, Savi'nin parasıylaydı ve onun adı verilmişti.
It makes the restaurant feel like it's part of the hotel, but its own thing, as well.
Restorantı otelin bir parçası olduğu kadar ondan ayrı da göstermiş.
Made it very clear nursing her own dying mother was beneath her.
Ölüm üzere olan annesiyle ilgilenmeyeceğini açıkça belirtti.
'Cause it's looking like Darryl was killed by someone in his own gang.
Çünkü Darryl kendi çetesinden biri tarafından öldürülmüşe benziyor.
- Make it your own.
- Kendi keyfine göre yaparsın.
Well, have it your own way.
Sen bilirsin.
Have it your own way, mate.
- Dilediğin gibi olsun.
I know it's difficult going after one of your own...
Senden olan birinin peşine düşmek zor biliyorum.
- I saw it with my own eyes.
Kendi gözlerimle gördüm.
And it bounces off his own elbow.
Kendi dirseğinden sekti.
Laid the foundations of my own blood, sweat, and tears, and you damn well know it.
Temellerini kan ter içinde attım. Siz de gayet iyi biliyorsunuz bunu.
It's like we got our own little superpowers, huh?
Süper güçlerimiz varmış gibi düşün, oldu mu?
It's my turn to go out on my own.
Kendi kendime bakmamın sırası geldi.
Well, this is for the introduction to your acceptance speech, but... shouldn't it be for her own acceptance?
Aslında bu sizin kabul konuşmanız ama aslında onun kendi kabul konuşması olması gerekmez mi?
I have to make it on my own.
Tek başıma karar vermek zorundayım.
Lowry's own people just gave it to you.
Lowry'nin adamları adaleti sana kendi elleriyle verdiler.
This land you betrayed me for, your own brother, I give it to you.
Kendi kardeşine ihanet ettiğin bu toprakları sana veriyorum.
It would be unfortunate if it comes out that you've accepted bin Rashid as a bargaining chip to negotiate the release of your own nationals.
Eğer Bin Rashid'i pazarlık payı olarak kullanıp tutsak vatandaşlarımızın serbest kalmasını istememiz açığa çıkmaz umarım.
Sharp says she's doing it on her own.
Sharp kendi başına çalıştığını söylüyor.
He did it on his own.
Kendisi yapmış.
And then... I sort of made it my own.
Ama sonra ben kendiminkini yazdım.
If it doesn't make you feel comfortable, I can do it on my own.
İçin rahat değilse, ben yalnız yaparım.
I set out to have it on my own terms, and if I cannot, the Khanate is not worth it.
Kendi sartlarimla ele gecirmek istedim ve eger bunu basaramazsan Hanlik buna degmez.
I think it's time you found your own place.
Kendi evine çıkmanın zamanı geldi bence.
They also work with local hospitals to ensure that you'll receive your own blood when you need it.
İhtiyacın olduğunda kendi kanını geri alabilmen için yerel hastanelerle birlikte çalışıyorlar.
Get your own telly, if you can afford it.
Paran yetiyorsa git kendi televizyonunu al.
'Cos it reminds you of your own shortcomings.
Çünkü bu sana kendini eksik hissettiriyor.
I'm doing it for their own safety.
Onların güvenliği için.
I'll do it my own way.
Kendi yöntemimle yapacağım.
If it's personal, you can do that on your own time, or you know, not at all,'cause we have a pretty busy day up here.
eğer özelse mesai dışında yap, yani bilirsin işte, yoğun bir gün geçiriyoruz burada.
She did it on her own.
- kendi başına yapmış.
Didn't think it was right for you to be on your own.
tek başına olmanın doğru olmayacağını düşündüm.
It was just awful knowing that what we sold would be used against our own troops, and knowing that the U.S. government would hold us accountable for arming an enemy, whether intentionally or not.
Sattığımız şeyin, kendi ülkemize karşı kullanıldığını, ve Amerikan Hükümetinin bizi bilerek... ya da bilmeyerek düşmanı silahlandırmaktan dolayı suçlu bulacağını bilmek kadar.., berbat birşey olamaz.
I helped build it with my own hands.
Kendi ellerimle yaptım.
It feels weird to be a character in my own film, but since Chloe doesn't talk, it seems pretty important that I am.
Kendi filmimde bir karakter olmak garip geliyor, Ancak Chloe konuşmadığı için, Olduğum kadar önemli görünüyor.
It's time I did as I liked in a country of my own.
Kendi isteğim gibi bir ülke yapmanın zamanı geldi.
But I must admit that seeing you with someone your own age, it does make me wonder what do you hope to gain from being my lover?
Ama kabul etmeliyim ki seni yaşıtlarından biriyle görünce merak ettim benim aşkım olmanın sana ne kazandırmasını umuyorsun?
It's almost like everyone's resigned to letting the fires burn out on their own. Yeah.
Sanki herkes yangınları kendi haline bırakıp kaderlerine razı olmuşlar gibi.
It's got a mind of its own.
Onunda kendine ait bir düşünce gücü var.
It just works better now in its own screwed up way.
Sadece farklı bir açıdan daha iyi çalışıyor o kadar.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72