Penniless tradutor Turco
407 parallel translation
You see me as a penniless girl who's trying to seduce a rich man, don't you?
Zengin bir adamın parasını isteyen koca avcısı gibi görünüyorum değil mi?
I'm just a penniless woman.
Beş parasız fakir bir kızım.
By some undetectable attraction, I was seduced by a penniless woman... whom I don't even find to be desirable.
Yurtta yaşayan ve hiçbir çekiciliği olmayan bir kadının altıncı hissiyle büyülendim.
I'm penniless, and my uncle won't give me anything more!
! Tek kuruşum yok ve amcam da artık zırnık koklatmıyor!
He's penniless.
Meteliksiz.
All the more reason not to get involved with a penniless clerk like him.
Onun gibi meteliksiz bir tezgâhtara bulaşman için iyi bir sebep daha.
But remember, you can always do better than a penniless lawyer.
Ama unutma, züğürt bir avukattan daha iyisini bulabilirsin.
How can you be so resigned to your daughters growing up to be penniless old maids?
Kızlarının geleceğini nasıl da böyle oluruna bırakabilirsin! Yaşlı ve fakir mi olsunlar istiyorsun?
But, my dear Miss Elizabeth, I think you ought to take into consideration that in spite of your loveliness and amiable qualifications, you are practically penniless.
Ama, sevgili Bayan Elizabeth, ne kadar güzel ve sevimli olursanız olun... teorik olarak meteliksiz... olduğunuzu unutmayın.
You don't think an intelligent girl Would throw herself away on a penniless young nobody?
Zeki bir kızın, genç bir meteliksizle uzaklara gideceğini düşünmüyorsun ya?
I am for the moment absolutely penniless.
Şimdilik kesinlikle meteliksizim.
If you only knew what it was like to be penniless and homeless.
Keşke meteliksiz ve evsiz olmanın nasıl bir şey olduğunu bilseydin.
You can pay him and pay him and pay him until you're penniless.
Ya meteliksiz kalıncaya kadar ona para öder durursun.
Oh, your penniless brunette.
Senin züğürt esmer..
Penniless brunette laid on according to plan.
Züğürt esmer, plana göre anlamlandı.
We're unemployed and penniless.
- İşsiz ve meteliksiz kaldık.
Even if she were not, you are still penniless.
Öyle olsa bile, yine de siz beş parasızsınız.
Of the penniless boy from Clapham being miraculously transplanted to his birthright.
Claphamlı çulsuz çocuk,... mucizevi bir şekilde doğumdan gelen haklarına kavuşuyordu.
What do you get out of a penniless vet?
- Senin için o nedir?
I've been a penniless misfit since the end of the war!
Savaşın sonundan beri beş parasız bir tipim!
Penniless, questionable background.
Beş kuruşsuzdun. Geçmişin şüpheliydi.
- Savage? I'm a penniless, uneducated tramp!
Beş parasız, eğitimsiz bir avareyim ben.
With a woman as penniless as yourself.
Kendin gibi meteliksiz bir kadınla.
Last month penniless this month the Turkish Foreign Office supplies her guest of honour.
Geçen ay beş parasızken bu ay, onur konuğu Türk Dış İşleri'nden.
Are you penniless?
Paran mı yok?
Those who came before are gone am left behind, a penniless beggar
Önce gelenler gitmiş olanlardır. Arkamda meteliksiz bir dilenci bıraktım.
They also said he was penniless.
Ayrıca beş parasız olduğunu da söylediler.
On the contrary, I owe you an apology for bringing you to England, penniless.
Aksine, sizi İngiltere'ye beş parasız getirdiğim için ben size bir özür borçluyum.
You think I'm a tramp, I'll be penniless all my life?
Fukara olduğumu mu sanıyorsun, hep fakir mi kalacağım sence?
And since you're penniless yourself and know you can't have Carol without money...
Beş parasızsın ve para olmadan Carol'ı elde edemeyeceğini bildiğin için...
Why should a chorus girl go out with a penniless boy especially if he were being cruel to her?
Neden şarkıcı bir kız, beş parasız bir çocukla çıksın ki hele de bu çocuk ona kötü davranıyorsa?
I'm penniless, jobless, and got nowhere to turn!
Meteliksizim, işsizim ve gidecek bir yerim yok!
If you leave Abu Gaber, you'll be penniless.
Abu Gaber'den ayrılırsan, beş parasız kalırsın.
We were penniless at that time. But he would bring back gifts for you everytime.
O sıralar her şeyden çok az bulunurdu, ama o her seferinde sana bir hediye getirirdi.
There I was, better than a millionaire in the morning... and a penniless refugee by nightfall... with nothing but these rags and my poor flesh to call my own.
Sabah kalktığımda milyonerden zengindim... gece olduğunda ise bu çaputlardan ve zavallı bedeninden... başka bir şeyi olmayan meteliksiz bir sığıntı haline geldim.
Overnight I was a penniless widow.
Bir gecede meteliksiz bir dul oldum.
A penniless common soldier.
Beş parasız sıradan bir asker.
But... People think one way when they're penniless and another way when the money comes.
Ama insanlar meteliğe kurşun atarken başka şey düşünürler para yağarken başka şey.
They all ended up penniless.
Hepsi sonunda beş kuruşsuz kaldı.
I'll turn her penniless out-of-doors if she doesn't!
Eğer evlenmezse onu kapı dışarı edeceğim!
" Why do you leave me penniless?
Neden bana hiç para göndermedin?
Penniless and on the brink of suicide.
Meteliksiz ve intihara teşebbüs.
A lot of good that'll do you. He's penniless.
Yakışıklılığın bini bin para ama beş parasız.
You'd leave me out here without a horse? Penniless?
Beni burada atsız ve meteliksiz mi bırakacaksın?
Your elder brother comes bursting in, hungry and penniless after being gone for three days.
Ağabeyin birden içeri giriyor. Üç gün ortadan kaybolduktan sonra aç ve meteliksiz hâlde.
Well, look at us, a pair of penniless pretenders.
Bize bakın. Bir çift beş parasız özenti.
I wish you'll marry a penniless buck private!
Meteliksiz erin tekiyle evleneceksin işte, oh canıma değsin!
I used to go but come back penniless.
Eskiden giderdik, çıplak dönerdik. Ama şimdi zengin döneceğiz, avrat.
Ah, I'm not a penniless student.
Ben beşparasız bir öğrenci değilim.
- A penniless brunette, eh?
Ne romantik!
I'll never leave him penniless.
Sen üzülme.