Pk tradutor Turco
28,633 parallel translation
Like your people, you are proud, but weak.
Tıpkı insanların gibi sen de gururlu ama zayıfsın.
And like your people, you will be erased from the face of this earth.
Ve tıpkı insanların gibi bu dünyadan silineceksin.
I'm pulling up duct tape myself, like a caveman!
Bantları bile kendim topluyorum. Tıpkı bir mağara adamı gibi!
Subterranean. That's just like
Tıpkı Walt'ın Proton Arnold skorunun Tim'in yeni rekoruyla yerin dibe gömülmesi gibi.
People often reject what they can't understand.
Tıpkı benim Süper Eğlenceli Adam operam gibi.
You were a predator, like me, and we take from the weak and from the helpless because we're stronger.
Eskiden bir avcıydın, tıpkı benim gibi... Zayıf ve acizlerden alırdık. Çünkü daha güçlüydük.
God, Carol, you're just like my parents.
Tanrım, Carol. Tıpkı anne babam gibisin.
Just like that baby you've got coming.
Tıpkı doğacak bebeğin gibi.
Just like I told him to.
Tıpkı ona söylediğim gibi yapmış.
And like I said, we are right here with you.
Ve tıpkı az önce dediğim gibi biz de tam burada yanı başındayız.
Like in 1928, when you guys had that massive earthquake, and then America sent a bunch of aid to help rebuild the region.
Tıpkı 1928'de yaşadığınız devasa depremde oluğu gibi sonrasında Amerika bölgenin yeniden inşası için bir miktar yardım göndermişti.
They're showing buyers the full extent of what they'll do if anyone tries to screw with'em like we just did.
Alıcılara biri onların işine çomak sokarsa yapabileceklerinin sınırını gösteriyorlar... -... tıpkı demin bizim yaptığımız gibi.
She has a bejoonie, just like her mama.
Tıpkı anneciği gibi bir pıtışı var.
She's beautiful, just like her mama.
Tıpkı anneciği gibi çok güzel.
Like how I seamlessly fuse new-school and old-school flows.
Tıpkı benim yeni tarz müzikle, eski tarz müziği pürüzsüzce harmanlamam gibi.
It's like high school all over again.
Tıpkı lise yıllarımda olduğu gibi.
It's like looking into a mirror.
Tıpkı aynaya bakmak gibi.
He wanted to help people then just like you want to help people now.
Tıpkı senin gibi insanlara yardım etmek istiyordu.
It's just like in the Vibe.
- Tıpkı gördüğüm gibi.
Roy was making a bad choice just like John is making a bad choice.
Roy kötü bir karar verecekti tıpkı John'un şu anda verdiği gibi.
Just like you're a reminder of what I did, and I...
Tıpkı senin bana yaptığım şeyi hatırlattığın gibi...
I was conversing with this son of a bitch just like you and I have been conversing for the past, what, 20 hours or so.
Bu orospu çocuğuyla konuşuyordum. Tıpkı seninle yaklaşık 20 saattir konuştuğum gibi.
She would be concerned, ok, just like I am.
Endişelendirdi tamam mı? Tıpkı benim gibi.
You could be granted the eternal sleep like our victim, whose name is?
Sana sonsuz uyku da bahşedilebilirdi Tıpkı buradaki kurbanımız gibi ki adı?
Like a Japanese ronin samurai?
Tıpkı bir Japon kaçak samuray gibi?
Just like I taught you!
Tıpkı sana öğrettiğim gibi.
I like talking in dead languages to remind humanity that we are as ephemeral as the words that leave our lips.
İnsanlığa tıpkı dudaklarımızdan dökülen kelimeler gibi kısa ömürlü olduğumuzu hatırlatmak için yok olmuş dillerde konuşmayı seviyorum.
Like I'm doing right now.
Tıpkı şu anda yaptığım gibi.
It's-it's like a guitar.
- Tıpkı bir gitar gibi.
♪ Like a pair of needle-nose pliers ♪
# Bir kargaburun pense tıpkı #
Like the old Tropicana in Vegas.
- Tıpkı Vegas'taki eski Tropicana gibi.
Like every time you open your mouth.
Tıpkı her ağzını açtığında olduğu gibi.
Like you did when she was dying!
Tıpkı o ölürken yaptığın gibi!
Just like when you were on my payroll.
Tıpkı yanımda çalışırken söylediğin gibi.
Just like everyone else here, just the same.
Tıpkı buradaki herkes gibi, aynı.
You are whole, and you are broken, just like the rest of us.
Bütünsün, ve parçalar halindesin tıpkı geri kalanımız gibi.
Just like Galahd Canyon back home.
Tıpkı Galahd Kanyon'u gibi.
I am so burning hot right now!
Sinirden kıpkırmızı oldum şu anda!
Just like you forget everything past when you are reborn.
- Tıpkı bütün geçmişini, tekrar doğduğun anda unuttuğun gibi.
Like he was dead inside.
- Tıpkı bir ölünün gözleri gibi.
And, Teacher Seo Yun Jeong looked exactly like...
- Ve, Seo Yun Jeong Hoca, - tıpkı Jeong So Eun'a....
I hear... I can make sure that we do our drugs and beat each other up indoors, just like the rest of you folks.
Uyuşturucumuzu evde almamızı birbirimizi evin içinde dövmemizi sağlayabilirim tıpkı sizin yaptığınız gibi.
I was already suspicious about your new positive attitude towards Florida, a state you once described as "America's stinky butt."
Florida'yla ilgili olumlu davranışlarından zaten şüphelenmiştim tıpkı bir kez yaptığın "Amerikalı kokuşmuş bir kıç." tanım gibi.
He drained that girl on the side of the road like a cow to slaughter while your Nick watched.
O kızı yolun kenarında tıpkı kasaplık bir inek gibi deşiverdi Nick'inin gözleri önünde.
Bah! She connived, just like her father.
Suç ortağıydı, tıpkı babası gibi.
Daddy said he had bad dreams like mine when he was in the children's home.
Babam çocuk yurdundayken tıpkı benim gibi kâbuslar gördüğünü söylemişti.
So, you believe that you're being targeted just like before?
Yani, tıpkı önceki gibi hedef alındığına inanıyorsun.
I'd have to see the pseudo Vermeer to be sure, but I strongly suspect that she gave that painting to Vikner, as well as the keys to her kingdom.
Emin olmak için bu sahte Vermeer'i görmem gerekiyordu. Ama tıpkı krallığının anahtarlarını verdiği gibi, bu tabloyu da Vikner'e verdiğinden şüpheleniyorum.
When the individual is brought to justice, you can read about it in the paper, just like everyone else.
Kişi, adalete teslim edilince tıpkı diğer herkes gibi sen de gazetelerden okuyabileceksin.
A fire of creation emanates from their center, just as it does with the triad of stars in Orion.
Ortalarından da yaratılış ateşi çıkıyor. Tıpkı Orion'daki 3 yıldız gibi.
You sound like two years ago.
Tıpkı iki yıl önceki gibisin.