Plastic tradutor Turco
5,609 parallel translation
You received Bom's message, with the cell found in the black plastic bag?
Bom'un mesajını siyah poşette bulduğunuz bir cep telofonundan mı aldınız?
There was a clicking sound, like a switch, or hitting a plastic of some kind.
Elektrik düğmesi açıp kapar gibi ya da plastik bir şeye vurur gibi bir ses vardı.
I need plastic surgery.
Estetik ameliyat olmam lazım.
Yeah, jewellery and cash, official papers, car documents, all nice and neat in their own little plastic folders.
Evet, mücevher, nakit para, resmi evraklar, araba evrakları hepsi güzelce plastik torbalara konulmuş.
Gilmer used field's identity to go to Brazil... the plastic-surgery capital of the world.
Gilmer, Field'ın kimliğini kullanarak Brezilya'ya gitmiş. Dünyanın plastik cerrahi başkenti.
Those are plastic!
Bunlar plastik!
The plastic smell makes me wanna puke.
Bu plastik kokusu beni kusturacak.
Any surgery that doesn't have the word "plastic" before it is pointless.
İçinde "estetik" kelimesi geçmeyen her türlü ameliyat çok saçmadır.
The moment I saw negatives, I knew you took those pictures, even if they hadn't been in the plastic sleeves you love, you have to special-order from back east.
Negatifleri gördüğüm anda, fotoğrafları senin çektiğini anladım. O çok sevdiğin plastik kap onlarda yoksa bile ta doğudan özel siparişle getirtirdin.
Oopsie. We like cereals in the big plastic bags. Remember?
Mısır gevreğini büyük plastik torbaların içinde sevdiğimizi unuttun mu?
- Maura, w-we should use plastic.
- Maura plastikleri kullanabiliriz.
So, Herman, I recognise these little plastic tubes.
Herman, bu plastik tüpleri hatırladım.
This is a little plastic block where the brain is embedded.
Bu, beynin yerleştirildiği küçük, plastik parça.
Okay, all medications should be sealed inside the plastic bags, and the patients carry it in their hands.
Pekâlâ. Tüm ilaçlar plastik poşetlere koyulmalı ve her hasta kendi ilacını taşımalı.
They're plastic. So, this guy leaves the casino with over a million dollars.
Bu adam kumarhaneden 1.000.000 dolardan fazla çaldı.
You at least have a plastic bag.
Sende en azından poşet var.
Give me that plastic bag.
- Poşeti bana versene.
what if we wrap his motorcycle in plastic wrap and melt it with a hair dryer?
Motosikletini streç filme sarıp onu da saç kurutucusuyla eritsek nasıl olur?
Don't ever let anybody stick a plastic tube down your throat.
Asla kimsenin boğazından aşağı bir plastik tüp sokmasına izin verme.
It looks like... plastic?
Plastiğe mi benziyor?
Uh, did you sell him the plastic?
- Evet. - Ona plastiği sattınız mı?
And also, this, um, plastic blob that was melted on the apartment manager's shirt, it is not a credit card.
- Ve ayrıca apartman yöneticisinin gömleğindeki erimiş plastik damlası bir kredi kartı değil.
Our drug dealer's prints are all over the plastic bags of Molly we took from the back of his car, but they are not on the bags the Pushkin brothers had? The chief is right.
Şef haklı.
That you took one of the plastic bags that she uses to store her art supplies, replaced it with drugs that you laced with poison, and then exchanged it for one just like it in Konstantin's locker,
Sanat malzemelerini koymak için kullandığı plastik torbalardan birini aldığını içine zehir karıştırdığın uyuşturucuları koyduğunu ve Konstantin'in dolabındaki torbayla değiştirdiğini söyleyecek.
And who else could manage to plant a plastic bag with her fingerprints on it somewhere?
Ve kimin üzerinde kadının parmak izleri olan bir torbaya ulaşma imkânı vardı?
Why are your teeth in a plastic bottle?
Neden dişlerin plastik bir şişede?
You'd be surprised how easy it is to reseal a plastic lid.
Plastik bir kapakçığı kırmanın ne kadar kolay olduğunu bilseniz şaşarsınız.
- Plastic?
- Plastik mi? - Evet.
Yeah, I'm gonna eat a brownie from a plastic bag from a stranger at a concert.
Evet, Browni yerim, konserdeki bir yabancının poşetinden...
Guy's acting crazy, girl's covered in wounds and wrapped in plastic.
Adam çılgınca davranıyordu, kızın her tarafı yarayla doluydu ve plastiğe sarılmıştı.
- I'M A PLASTIC SURGEON.
- Plastik cerrahi.
- MY DATE IS A PLASTIC SURGEON.
Flörtüm bir plastik cerrah.
- PLASTIC SURGEON.
Plastik cerrah.
- I'M A PLASTIC SURGEON.
- Plastik cerrahım.
A PLASTIC SURGEON IS HER NUMBER ONE DREAM DATE.
Bir plastik cerrah onun 1 numaralı hayal randevusu.
[chuckles] - PLASTIC SURGEON?
- Plastik cerrah?
But thanks to my cousin, esteemed plastic surgeon Dr. Ronnie Berkowitz of Boca Raton
Ama kuzenim sağolsun, ki kendisi Boca Raton'da estetik cerrah Dr. Ronnie Berkowitz'dir
I would help you, but I fear I cannot be seen with a bunch of douchey vamp kids and their poser-ass plastic fangs.
Size yardım ederdim, ama korkarımki sizin gibi bir grup dallama vampir çocuk ve onların plastik vampir dişleri ile görünmek istemiyorum.
Oh, it's a plastic bag.
Naylon torbaymış.
You can wrap it in plastic and put it in a dumpster so it never bothers you again.
Plastiğe sarıp çöpe atabilirsin. Böylece seni bir daha rahatsız etmez.
It has a range of 300 yards, and it's a plastic polymer, which means it won't show up if it gets wanded.
275 metrelik menzilde çalışıyor ve plastik polimerdendir. Yani eğer arama yaparlarsa görünmeyecektir.
We think he may be used tarps or plastic sheeting.
Adamın muşamba veya plastik çarşaf kullandığını düşünüyoruz.
They're just not made of plastic.
Plastik değiller ya, ondan beğenmedin.
You might want to consider plastic surgery for that double chin.
Gerdanın için estetik ameliyat olmayı düşünmek isteyebilirsin.
After I ran away, I got plastic surgery.
Kaçtıktan sonra estetik ameliyatlar geçirdim.
Why don't you use a backpack instead of a plastic bag?
Plastik torba yerine neden sırt çantası kullanmıyorsun?
Ooh, we can float in giant plastic bags of amniotic fluid.
Devasa plastik torbalarla amniyotik sıvının içinde durabiliriz.
It's called plastic.
Plastik denir ona.
The plastic barriers keeps the contaminated air contained.
Plastik bariyerler kirli havayı içeride zaptediyor.
Obviously not plastic.
Tabii ki plastik olmayacak.
And a plastic lei?
- Plastik çiçek kolyesi de ister misin?