Please don't make me tradutor Turco
823 parallel translation
Please don't make me wait that long for Muriel.
Lütfen, Muriel'den bu kadar uzun süre ayrı tutmayın beni.
- Please, dear, don't make it harder for me.
- Lütfen, hayatım, bunu benim için daha da zorlaştırma.
Please don't make me feel guilty about it.
Bu yüzden kendimi suçlu hissetmek istemiyorum.
Please don't make me go.
Lütfen beni göndermeyin.
Please, don't make it more difficult for me.
Lütfen durumu benim için daha zor hale getirmeyin.
Please don't make me.
Lütfen beni zorlama.
Please don't make me go!
Lütfen! Beni gönderme!
Please don't make me tell you, Jason.
Neden? - Lütfen bana bunu sorma, Jason.
Please don't make me read it, Mama. Read it.
- Lütfen okutturma, anne.
It's hard enough for me to keep my mind on science as it is... please don't make it anymore difficult for me.
Aklımı bilime vermekte zaten zorlanıyorum lütfen sen de daha fazla zorlaştırma.
Nick, please don't make me worry too much.
Nick, lütfen beni çok fazla kaygılandırma.
Please don't make me say something dull.
Lütfen boş boş konuşturma beni.
Please, Mr. Ferguson, don't make me take the stand.
Lütfen Bay Ferguson, beni o kürsüye çıkartmayın.
Please don't make me.
Lütfen, bana bunu yapmayın.
- Please, don't make me lose my job.
- Lütfen bana işimi kaybettirmeyin.
Please don't make me move him.
Lütfen benden onu uyandırmamı istemeyin.
Please don't make me wake up.
Lütfen beni uyandırmayın.
Please, don't make me come.
Lütfen, beni gelmeme zorlama.
I don't wanna go to the... Please don't make me go...
Ben şeye gitmek...
- Look, please don't make fun of me.
- Lütfen benimle dalga geçme.
- Please, don't make me blush.
- Lütfen, kızarmamı sağlayacaksın.
- Oh, please, don't make me!
Lütfen beni zorlamayın!
Please, Mama, don't make me!
Lütfen... anne, bunu yaptırma bana.
Mama, please don't make me!
Anne, lütfen yaptırma!
Please don't make me, Mama!
Lütfen yaptırma anne! Anne, lütfen!
Please don't make me. I don't want to.
Lütfen yaptırma bunu bana.
Only please don't make fun of me.
Yalnız lütfen benimle dalga geçme.
Please, Pop, don't make me go.
Lütfen baba, beni gönderme.
Please, Pop, don't make me go, please.
Lütfen baba, beni gönderme.
So please don't make me suffer still more!
Bu yüzden bana daha fazla acı çektirmeyin.
Please, don't make me tell you.
Lütfen söylemeye zorlamayın. Ben- -
Oh, Michelle, please don't make fun of me.
Oh, Michelle, lütfen benimle alay etme.
Please, Miss Fellowes, don't make me feel that any human being..... would put personal compensation before the ugly bare fact..... of a man who's at the end of his rope, but who still has to try to go on.
Lütfen Bayan Fellowes, hiç bir insanoğlunun kişisel tazminini çaresiz durumda ama hala devam etmeye çalışan bir adamın çirkin çıplak gerçeğinin önüne koymak isteyeceğini hissettirmeyin bana.
Please don't make me say he doesn't talk to me. Please.
Lütfen onun benimle konuşmadığını söyletme bana, lütfen.
Don't make me choose between you and him. Please!
Beni onunla senin aranda seçim yapmaya zorlama.
Now. please don't make me try to explain it. because I can't.
Lütfen beni anlatmaya zorlamayın, zaten yapamam.
Please don't make it hard for me now.
Lütfen isimi zorlastirma.
Please don't make me do that.
Lütfen beni zorlama.
- Please don't make me go!
- Beni gitmeye zorlama!
Please, don't ask me to make that choice.
Lütfen böyle bir seçim yapmamı istemeyin.
Please, don't make me enter.
Lütfen beni içeri girmeye zorlama.
And please don't hesitate to make use of my name and, uh, please call me if ever you need me.
İhtiyacın olduğunda adımı ve telefon numaramı biliyorsun. Aramak için çekinme. Ara beni.
Please don't make me regret that I have recommended that you replace me as prison commandant.
Lütfen yerime hapishane kumandanı olarak senin adını önermiş olmama beni pişman ettirme.
Please don't make me prove this.
Lütfen bana bunu ispatlatmayın. Önemli bir konu.
Please don't make me kill you.
Lütfen beni seni öldümeye zorlama.
Please don't make fun of me.
Lütfen benimle dalga geçmeyin..
Please don't talk like that, you'll make me die even faster.
Lütfen öyle konuşma yoksa daha çabuk öleceğim.
Please, don't make the mistake of not taking me seriously, Roschmann.
Lütfen beni ciddiye almamak gibi bir hata yapma Roschmann.
Please, Mark, please, don't make me lie anymore.
Lütfen, Mark, lütfen, bana artık yalan söyletme.
Please, don't make me waste time!
Lütfen, zamanımı boşa harcama!
PLEASE DON'T MAKE ME GO UP THERE.
Lütfen beni oraya götürme.
please don't make me do this 45
please don't kill me 179
please don't touch me 30
please don't leave 64
please don't hurt me 189
please don't worry 50
please don't be mad at me 43
please don't hate me 28
please don't cry 105
please don't leave me alone 16
please don't kill me 179
please don't touch me 30
please don't leave 64
please don't hurt me 189
please don't worry 50
please don't be mad at me 43
please don't hate me 28
please don't cry 105
please don't leave me alone 16