Pompous tradutor Turco
493 parallel translation
On the top of the roofs of the town, pompous preparations have been made.
Şehrin çatılarındaki cafcaflı hazırlıklar tamamlanmıştır.
This upright position gives it a slightly pompous air.
Bu dik duruş pozisyonu ona görkemli bir hava verir.
- Now, Father darling, don't be pompous.
- Sevgili babacığım, ağdalı konuşma.
Then there's his cousin, the arapapa... pride of Paraguay, whose perfect appearance... permits his pompous pride in his pompadour.
Kuzeni "Arapapa" da var. Paraguay'ın gururu. Mükemmel görünüşü Pampadour'daki akrabalarının gurur duymasını sağlıyor.
Equally important were pompous Vice Admiral Witthoeft-Emden... and his suave assistant, Helmut Raeuber - experts in obtaining information about ships and cargoes.
Gemiler ve kargolarla ilgili bilgi alma konusunda uzman Koramiral Witthoeft-Emden ve tatlì dilli yardìmcìsì Helmut Raeuber de aynì derecede önemliydiler.
- Not to say pompous.
- Hem de çalım yapıyorsun.
Take a look at that, you pompous windbag.
Şuna bir bak, seni çenesi düşük şey.
You're just a fat, pompous, bad-tempered old ty... tyrant.
Sen sadece şişman, kendini beğenmiş, kötü huylu, zalimin birisin.
Well, she simply said that you're a fat, pompous, bad-tempered old tyrant.
Sizin şişman, kendini beğenmiş, kötü huylu zalimin biri olduğunuzu söylüyordu.
And you're a pompous and ungrateful old ass. Oh!
Sen de gösterişçi, nankör, adi bir ihtiyarsın.
Don't be pompous, Moyzisch.
Cafcaflı konuşmayı bırak, Moyzisch.
I feel in my heart that you're a pompous ass, but that doesn't make it so.
Ben de yüreğimde ukala olduğunu hissediyorum. Ama öyle biri değilsin.
- He's pompous.
- Çok kibirli.
- It says stop acting like a pompous idiot.
- Aptal gibi davranmayı kes diyordur.
Shut up, you pompous ass!
Kapa çeneni, ukala herif!
No, my pompous one, it was to let you know what you will not have.
Hayır kibirlim. Neleri elde edemeyeceğini görmen içindi.
Why didn't you tell the police that I pushed his arm and saved your pompous hide?
Polise neden, onun kolunu ittiğimi ve senin postunu kurtardığımı söylemedin.
Grown-up, pompous and knowing everything.
Yetişkin, gururlu ve çok bilmiş.
I believe I see a very rich and pompous land owner approaching with another one minute proclamation.
Galiba çok zengin, kendini beğenmiş bir toprak ağasının bir dakikalık duyuru için yaklaştığını görüyorum.
Uh- - - pompous, blustering, old windbag!
-... cafcaflı, havalı, çenesi düşük adam!
Unreasonable, pompous- - On guard, sir!
Mantıksız, cafcaflı- - Kendini koru, bayım!
It's a pompous shack, just like him.
Cafcaflı gecekondu, tıpkı onun gibi.
Why, you pompous windbag.
Seni kendini beğenmiş hergele.
- Pompous old windbag.
- İhtiyar zevzek, kendini bir şey sanıyor.
Pompous, self-opinionated, holler than thou and dull.
Gösteriş meraklısı, kendini beğenmiş, kibirli ve sıkıcı.
Isn't that a bit pompous?
Bunu biraz şişirilmiş bulmuyor musun sevgilim?
Kill one pompous fool and...
Kendini beğenmiş bir aptalı öldürüp...
Apparently, she thought I was behaving like a pompous idiot.
Görünüşe göre, gururlu bir aptal gibi davrandığımı düşündü.
don't be so pompous.
bu kadar gururlu olmayın.
Oh, don't be so pompous.
Oh, o kadar havalara girme.
That pompous waddIing master of foul play maestro of a million criminal umbrellas.
Cafcaflı, paytak hainlik dehası.
You pompous puffed-up penguin!
Seni kibirli, kabarık penguen!
You pompous, foul-smelling tyrant.
Seni kendini beğenmiş, pis kokulu despot.
Now just a minute, you pompous old windbag.
Şimdi dur bir dakika, seni gösterişçi lafebesi.
- You pompous...
- Seni debdebeli...
I'm the pompous puke of all times.
- Evet. - Ben dünyanın en ukala adamıyım.
He's a pompous ass.
Kendini beğenmişin teki.
You ´ re still as pompous as ever...
Her zamanki gibi fiyakalısın...
When his head blows off he's going to scream, "Un-American." Benson, I'm not being pompous, just stating a fact... when I say that we are presently engaged... with the chief enemy of the Western world.
Kafası patlayınca, "Amerikalılara yakışmadı" diye çığlık atacaktır. Benson, abartmadan bir gerçeği söylüyorum Şu anda Batı dünyasının başlıca düşmanıyla karşı karşıyayız.
It was ridiculous and pompous.
Bu kulağa çok komik geliyor.
Pompous ponce.
Arıza pezevenk.
- It is true, you pompous ass!
- Doğru, seni kendini beğenmiş!
At least I won't have to play the pompous ass any longer.
En azından şimdi gösterişli adamı oynamam gerekmeyecek.
I don't want to miss tea with him for pompous old George Maxwell.
İhtiyar George Maxwell yüzünden onunla içeceğim çayı kaçırmak istemiyorum.
To fool, once in a while, somebody very, very pompous...
Arada bir, çok kendini beğenmiş ya da çok...
I'm afraid the pompous word for that is "art."
Korkarım ki bunun cafcaflı adı da : "Sanat"
They look stodgy and comical on the ground and pompous in the air.
Yerdeyken alık ve komik, havadayken gösterişlidirler.
He's disgusting, pompous!
İğrenç biri. Kendini beğenmiş.
Cicero's speeches were pompous and he thought far too much of himself.
Cicero'nun konuşmaları kendini beğenmiş tarzda, kendisinden çok fazla söz ediyor.
Okay, not too many pompous sentences.
Tamam, çok fazla şatafatlı cümleye gerek yok.
Because this humbug who attributes you a star or takes a star away who judges and condemns this pompous little pretender to the throne of our French cooking this man is a humbug. And I say that on good authority.
Çünkü o size bir yıldız veren veya sizden bir yıldız alan bir düzenbaz sizi yargılayan ve mahkûm eden Fransız mutfağının tahtında oturur gibi yapan bu gösterişli küçük adam bir düzenbaz Bunu size bir bilirkişi olarak söylüyorum.