Pone tradutor Turco
34 parallel translation
Chicken okra, corn pone, shortening bread... pickled watermelon, and a stomach pump.
Tavuklu bamya, mısır ekmeği, kurabiye... karpuz turşusu ve karın ağrısı.
I reckon you'll want some salt on your pone.
Ekmeğine tuz istersin sanırım.
That ain't sweet tater pone, is it?
Bu tatlı patatesli mısır ekmeği olamaz, değil mi?
- It's sweet tater pone!
- Tatlı patatesli mısır ekmeği!
Sit down afore the pone steams off.
Ekmekler soğuyana kadar oturun.
Probably figured it was gonna be all corn pone and chitlins and... and the chance to wear his uniform to the Saturday fox hunt.
Tek yapacağı, üniformalarını giyip davetiyelere gitmek olacak sanmıştır. Cumartesileri kızlara hava atacağını düşünmüş olmalı.
Did you see the face on that corn pone?
O köylünün yüzündeki ifadeyi görmedin mi?
The grits on the griddle, the corn's on the pone.
Azim un ufak, mısır ekmek oldu.
That corn pone malarkey's gotta be an act.
O köylü saçmalığında gerçek payı olmalı.
What do you mean "corn pone"?
Köylü saçmalığı da ne demek?
Everybody running around ragged, backwards, illiterate, eating sow-belly and corn pone three times a day.
İnsanların fakir olması ve yasa dışı işler yapmaları. Günde üç kez mısır ve yulaf ezmesi yemeleri.
What are you doing here, anyway, corn pone?
Hem sen burada ne yapıyorsun, mısır ekmeği?
She would not be pleased to post - pone it further.
Kendisinin bakımın daha fazla ertelenmesini hoş karşılayacağını sanmıyorum.
Eliot Ness captures someone named Al Cay-pone.
Eliot Ness, Al Cay - pone denilen birisini yakalar.
And besides... this town is full of corn pone, country pussy.
Ayrıca bu şehir... senin gibi bir sürü köy piliciyle dolu.
Washington is full of corn pone, country pussy.
"Washington dolgun köy piliçleriyle dolu."
Looks like we're out of corn pone... fatback, hardtack, fat pone, "corntack."
Mısırlı ekmeğimiz ve domuz etimiz bitmiş. - Tackback kalmış mı?
- He put the lard pone on top of the egg pone.
Domuz yağlı mısırlı ekmeği yumurtalı mısırlı ekmeğin üstüne koydu.
I have some beans and corn pone, All I got,
Sadece biraz fasulyem ve mısırım var.
Hey, I just said'Get their pone'
Hey, sadece "telefonlarını al" demiştim.
Next time floyd brings some corn pone tranny back to his apartment, all he's gonna be thinking about is me, standing there in the snow, looking like the one who got away.
Bir dahaki sefere evine travestinin tekini getirdiğinde Floyd'un düşüneceği tek şey ben olacağım ; karda bekleyip neyi kaybettiğini hatırlatırken.
Pone, Pone, Pone. Take it easy, man.
Pone, Pone, Pone.Yavaşla adamım.
So I'm saying. What you saying, Pone?
Şimdi söylüyorum. sen ne diyorsun, Pone?
Let Pone get a verse, you know.
Pone bir fikir söylesin, sen biliyorsun.
Yo, Pone.
Pone.
You got something you want to say to me, Pone?
Bana söylemek istediğiklerin mi var Pone?
You a dead man walking, Pone.
Sen yürüyen ölü adamsın, Pone.
That was the world premiere of True Thing Boy Pone and his single, "Dane County Streets."
Gerçek Şey Çocuk Pone'un dünya tanıtımıydı ve onun parçası "Dane County Streets."
Yes, Pone was supposed to attack him, but not shoot him.
Evet, Pone ona gününü göstermeyi düşündü, ama vurmak aklından geçmedi.
They set Pone up to hate me, dawg.
Pone'u da bana karşı doldurdular.
Pre-pone your ticket.
Biletini erkene al.
Man, you know all I heard were the key words "dry rub" and "pone."
Dostum, duyduğum tek şey, anahtar kelimeler et ve mısır ekmeği.
- Turn of your damn pone!
- Lanet olası telefonunu kapat!
Christus me pone.
İsa arkamda.