Pop it tradutor Turco
1,949 parallel translation
When I need my Josh-fix, I'll just pop it in.
Bir doz Josh'a ihtiyacım olunca, açıp bakacağım.
Just lift up, and we'll pop it right back into place.
Sadece kaldır, Tamam geri yerine oturtuyoruz.
Let's pop it in the post, sit back and see what does our Mr. Trent.
Postaya at ve bekle. Bakalım bizim Bay Trent ne yapacak?
Pop it down.
Yut bakalım.
Why don't you pop it in the boot?
Niçin bagaja koymuyorsun?
Ooh, cool. I'm gonna pop it on.
Süper, hemen izleyelim.
I'll leave a knife right by my bed, just pop it in my back later, mate.
Yatağımın ucuna bir bıçak koyacağım. Gelince sırtımdan bıçaklarsın dostum.
- Mmm-hmm. - Right. Just going to pop it in there.
Hı hı, tamam, Hemen burada yazacak.
Just pop it in already.
Yerine yerleştiriver.
It crackled when I stepped on it, and then it sort of smooshed, and then there was this tiny pop.
Bir şeyin üstüne bastım. Bastığım zaman çatırdadı ve püre gibi ezildi.
- Actually, Pop, I was kind of thinking of sitting this one out, you know, if it's all right with you.
Aslında ben gitmesem diye düşünüyordum. Sana da uyuyorsa.
- Look, Pop, for what it's worth,
Baba bir anlamı varsa...
It's like Snap, Crackle and Pop dying, you know?
Tom ve Jerry'nin ölmesi gibi bir şey.
It's only because your Pop asked, that we are wasting 6 months of ours.
Baban istedi diye gelip bizim, 6 ayımızı berbat edeceksin!
It goes boom, pop, and seven and eight.
Şöyle olacak ; bum, pop yedi ve sekiz.
- Allow me to pop a jaunty little bonnet on your purview and ram it up the shitter with a lubricated horse cock.
İlgi alanına küçük sevimli bir başlık geçirip yağlayıp kıçına at sikiyle birlikte sokayım.
Oh, it's, I just can't wait for the little guy to pop out.
Ufaklığın fırlamasını dört gözle bekliyorum.
It could pop up anywhere.
Herhangi bir yerden ortaya çıkabilir.
It's a violation to pop your ass out.
Don indirmek kurallara aykırıdır.
How did it pop into your head, Dwight?
- Kafanda nasıl canlandı?
( Beer bottles pop ) Well, good that you mention it.
Bunu hatırlattığın iyi oldu.
- Now go home. - Hey, go home. - What is it, huh?
Pop star olma hikâyesi çok abartılıyor.
Hey, sailor, what say we go in this place right here... And wet our whistle before it pop out of the ground, huh?
Denizci, şuraya gidip canavar yerden fırlamadan kafayı bulmaya ne dersin?
- Shut it down? Yes, and a hundred others will pop up in its place.
Evet, sonra 100 tane daha açılsın.
See, now you can just... pop the cap on the bottle like this... and then refill it as you need to.
İzle, sen sadece şişenin ağzına tıpayı şu şekilde takıp ihtiyaç duyduğunda yeniden dolduracaksın.
I'll pop down later for a little chat à deux, as it were.
Sonra uğrarım sohbet ederiz. Özel, her zamanki gibi.
On the soundstage, they'd pretty much created this large sandbox with a hole in it, which Jason would pop up, grab me by the leg and keep pulling me down.
Plato üzerinde hemen hemen bu büyüklükte bir kum havuzu oluşturmuşlardı. İçinde bir delik vardı. Jason aniden oradan çıkıp beni bacağımdan tutacak ve aşağı çekecekti.
You leave any part of it underground, it'll pop back up when you least expect it.
En ufak parçasını bile yerin altında bıraksan en beklemediğin yerden çıkar.
I really love pop music but when I was a child... I loved classical music and wanted to study it.
Pop müzigi gerçekten seviyorum ama ben küçükken... klasik müzigi severdim ve bu müzigi okumak isterdim.
So for this reason, most people like pop programs and music. They like it.
Bu yüzden halkin çogunlu bu programlari ve müzigi seviyorlar.
That shit just pop up and it gets big like that.
Kapağı kaldır ve bunun gibi büyüğünü kap.
I had some microwave popcorn. a bunch of kernels didn't pop, and on the side of the bag, it said, "a division of Funk worldwide," so I e-mailed a complaint.
Mısır patlatıcı aldım, ama çekirdekleri bile patlatmadı,... paketinin kenarında "Funk Garantisindedir" yazıyordu ben de şikayet e-maili yazdım.
Whenever it rains, the next session gets a pop quiz.
Benim bugün, aa Bayan Winters bize bugün sürpriz bir sınav yapacak.
- That's the way Pop wanted it.
- Babam böyle olmasını istedi.
Hey, Pop, it's Lee.
Selam baba, ben Lee.
I'm sorry about the unexpected pop-in, but I find the more time one has to prepare a lie, the harder it is for me to spot.
Beklenmedik ziyaret için özür dilerim ama biri yalan söylemeye ne kadar çok çalışırsa benim de anlamam o kadar zor oluyor.
Pop the bubbly. Let it flow.
Şu şişeyi açalım.
It really helps my eyes pop.
Gözlerimi ortaya çıkarıyor.
Anyway, we're sorry to pop over unannounced, but we sent you an invite to our party and someone mailed it without a stamp.
Neyse. Habersiz geldiğimiz için özür diliyoruz ama size bir parti davetiyesi göndermiştik ve birileri onu pul yapıştırmadan postaya vermiş.
Sandy says it makes our eyes pop.
Sandy gözleri ortaya çıkardığını söylüyor.
- It looked like a grape tootsie pop.
Üzümlü lolipop gibi görünüyordu.
You know when you stare at a light... Then you close your eyes, and it's black and then green florescent spots pop up...
Önce bir ışığa sabitlenip sonra gözlerini kapatırsan siyah görürsün, sonra yeşilin tüm tonları görünür.
You just have to pop open the panel and find out which rule it is. So, where is it?
Tek yapmamız gereken içini açıp kuralın ne olduğunu öğrenmek, nerede o?
Your heart goes pop and it's over in a trice.
- Çok kötü. Kalbin duruyor ve bir anda her şey bitiyor.
It'll pop more when the cool kids deface it.
Popüler çocuklar yüzünü karaladığında daha çok öne çıkar.
I know that pop songs have sort of been our signature pieces. But I did a little research on past winners... and it turns out that the judges like songs that are more accessible.
Pop şarkılarının bizim tarzımız haline geldiğinin farkındayım ama geçmişte kazananlar üzerinde biraz araştırma yaptım... ve hakemlerin tanınan şarkıları sevdiğini öğrendim.
CO2 we call it and then pop them under the floorboards for safe keeping.
Biz ona CO2 diyoruz, gizlemek için de döşemenin altına gizliyoruz.
My Pop split, Momma got sick Cliche, ain't it?
Babam çatlak, annem hasta Ne klişe, değil mi?
I'm gonna put one right between your teeth, and it's gonna pop out the back your neck.
Tam dişlerinin arasına yerleştireceğim ve boynunun arkasından çıkacak.
It was a great evening, although I'm still angry about the flash pop.
Müthiş bir geceydi, gerçi o patlayan dumana olayına sinirlendim.
- That's it, pop. You're dead.
- Süre doldu, öldün.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72