Pops tradutor Turco
3,188 parallel translation
- Just say the first thing that pops into you head.
- Aklına gelen ilk yeri söyle işte.
- Yeah. - Look, I, I feel sorry - for you, Pops.
Senin adına üzüldüm baba.
Hey, me and the flappers used to get geezed on wobbly pops.
Hey, ben ve dağınık saçlı eskiden, titrek moruklardan daha çok sarhoş olurduk.
You can get it and then not have any symptoms and it randomly just pops up.
Hastalığı kapıp da hiçbir belirti göstermeyebilirsin, sonra da bir anda ortaya çıkabilir.
The white really pops against the red of the rock.
Beyaz renk kayaların kızıllığında ortaya çıkıyor.
- And two pops.
- Ve iki içecek.
What if one of us pops a boner? Oh!
Ya birimiz burada olduğumuzu belli ederse?
When one door closes, another one opens. [Cork pops]
Bir kapı kapanırsa, başka bir tane açılır.
You take one evil out, and another one pops up to replace it.
Bir kötülüğü indirirsin, .. yerine yenisi gelir.
- Well, the calendar sync issue pops up when you switch time zones.
Peki, takvim saat dilimleri geçiş yaptığınızda senkronizasyon sorunu açılır.
We need to light a cracker under his pops chair!
Babalığının sandalyesinin altındaki fişeği tutuşturmamız lazım!
Bye, Pops.
- Görüşürüz baba.
- Snap pops!
- Snap pops!
- Nope, no snap pops.
- Nope, no snap pops.
- Snap pops.
- Snap pops.
Snap pops.
Hadi gel.
( Balloon pops ) Oh!
Ölü Paul bana devam etmememi söylüyordu.
- No. Pops, come hang out.
- Babalık, gel takılalım.
Listen, as soon as he pops up, we're all gonna paddle.
Dinleyin, çıkar çıkmaz hepimiz kürek çekeceğiz.
After zip-t, I couldn't crunch coco pops.
Zip-t'den sonra, ceviz bile kıramıyordum.
Sugary pops of delight.
Güzelim şekerler.
Every day we make a bubble and see if we can beat our record for how long it lasts before it pops.
Her gün balon yapıyoruz ve patlamadan önce dayanma rekoru kırmaya çalışıyoruz.
- Pops.
- Baba.
She's obviously got a thing for Pops.
Babamdan hoşlandığı kesin.
Uh, I just want to take a moment to say thank you, Mama, Pops.
Bir dakikanızı alıp teşekkürler anne, baba demek istiyorum.
I was thinking maybe you could talk to your pops, see if you can find out more about him.
Düşünüyordum da belki sizinkilerle konuşup onunla ilgili daha çok şey öğrenebilir miyiz diye sorarsın.
Apparently we had this fundraiser and I brought cupcakes, she brought cake pops.
Geçen Salı yardım kermesimiz vardı. Ben küçük keklerden getirmiştim, o da lolipop kek getirmiş.
We are grown women and we're fighting about cake pops.
Koca kadınlar oturduk lolipop kek üzerine tartışmaya girdik.
( Disk pops ) But that was another secret I was keeping.
Bu da sakladığım başka bir sır.
Well, one day last week, I sneak in a few pops on the job get a little loaded, and fall asleep behind some crates.
Geçen hafta bir gün iş sırasında içeri girdim, biraz yük aldım ve kasaların arkasında uyuyakaldım.
I'm not calling my pops.
Babamı aramam.
Look, for now, just monitor the wife and see if something pops.
Bak şimdi kadını izle, dikkatini çeken bir şey olursa diye.
♪ Your pops caught you smoking, man, he said, "No way" ♪
♪ Sigara içerken pat diye yakalandın ve o dedi ki, "Olamaz!" ♪
♪ Call on me Let me hear those childless pelvic pops.
Kalçalardaki kemik çıtırtılarını duyayım.
You pushed miss wu out of the ice cream truck and threw us all bomb pops.
Bayan Wu'yu dondurma kamyonunda ittin ve hepimize bomba attın.
BOTTLE TOP POPS Done, mate.
Bu iş bu kadar.
You push down one addiction, and another one pops up.
Bir bağımlılığı içeri itersin ve bir başkası yerinden fırlar.
She takes out a new insurance policy, but before her husband can sue for divorce, she pops him.
Kadın kendisine yeni sigorta poliçesi yaptırıyor ama kocası boşanma davasını açmaya fırsat bulamadan adamı hallediyor.
Listen, we don't have the resources to chase down every suspicious video that pops up on the internet.
İnternette yayınlanan her kuşkulu videoyu takip edecek bütçemiz yok.
What's that, pops?
O nedir baba?
Some asshat pops out of my closet asking about my dad, smashes up my ride.
Bir serseri dolabımdan fırlıyor, arabamın camını kırıp babam hakkında sorular soruyor.
Why don't you tell us, tootsie pops?
- Neden sen söylemiyorsun lolipop?
( Pops )
Hayatım o gün çalındı.
Ah. What ailment you giving pops?
Hastalanması için ne verdin babana?
See what pops.
Bakalım ne çıkacak.
A man in a suit comes by, gives her the heimlich, and out pops the penny. Well, the... the woman says...
Derken, takım elbiseli bir adam gelmiş ve Heimlich manevrası yapıp kadının boğazındaki parayı çıkarmış.
Maybe the next time something pops up, I'll be ready to get out there with you.
Belki bir dahaki sefere seninle birlikte orada olmaya hazır olurum.
I'll say a word, and then you say the first thing that pops into your mind.
Ben bir kelime söyleyeceğim, ve sonra sen aklına gelen ilk şeyi söyleyeceksin.
Now every time an ad pops up online, I get 30 seconds of ab-blasting.
Her internet reklamı çıktığında, 30 saniyelik karın kası zamanı geliyor.
And Doc Strange just pops in... to borrow sugar?
Ve Doktor Strange şeker almaya mı geliyor?
( Pops ) Aah!
Pekâlâ.