English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Portraits

Portraits tradutor Turco

405 parallel translation
"Botched portraits"?
"Yıpranmış resimleriniz mi var?"
BOTCHED PORTRAITS REDONE IMMEDIATELY
YIPRANMIŞ RESİMLERİNİZİ BİREBİR YENİDEN DÜZELTİYORUZ.
Clara doesn't do portraits.
Clara portre yapmaz ki.
You're meeting high society... and we've reached a good many collectors... so believe me, its high time you did some portraits.
Yüksek sosyeteden insanlarla tanışıyorsun ve bir çok iyi koleksiyoncuya ulaşmış durumdayız bu yüzden inan bana portre yapmaya başlamanın tam vakti.
I don't want to do portraits.
Portre yapmak istemiyorum.
- A commission for two portraits.
- İki portre için komisyon.
I have quite a collection of royal portraits.
Hatırı sayılır bir kraliyet portreleri koleksiyonum oldu.
You undertook to paint the portraits of 16... of my officers at 200 florins a head.
Bak Rembrandt, kişi başı 200 Florin'e... -... 16 subayımın portresini yapacaktın. - Evet.
Surely, you can't expect the remaining... 10 to pay for portraits that don't exist.
Resimde belli olmayan on kişinin para ödemesini beklemiyorsundur herhalde.
I've new portraits and commissions.
Bir sürü yeni portre ve resim işleri.
I merely thought that you might fiind a costume... among the family portraits that would suit you.
Ben sadece, aile portrelerinin arasından size uyabilecek bir kostüm bulabileceğinizi düşünüyordum.
Have detectives who buy portraits of murder victims a claim to privacy?
Cinayet kurbanlarının portrelerini satın alan dedektiflerin özel yaşam kaygıları var mıdır peki?
Sometimes I paint portraits myself.
Bazen kendi portrelerimi resmederim.
You can see it all the great portraits of the past.
Tüm eski portrelerde görebilirsin bunu.
And the party told me how to paint portraits.
- Yağlıboya portre de istediler.
I didn't recognize you, though my wife's room is full of portraits of you.
Karımın odası resimlerinizle dolu olmasına rağmen sizi tanıyamadım.
As he held those family portraits in his arms, I realized that he was furious with me.
Elinde aile fotoğraflarını gördüğümde anladım ki bana öfkelenmiş.
There are no authentic portraits available... so sculptors and painters have to work from models.
Otantik portreler yoktu... heykeltraşlar ve ressamlar da modellerden çalışmak zorundaydılar bu yüzden.
Those walls hung with family portraits. Generations of them.
Nesiller boyu aile portrelerinin asıldığı duvarlar.
In ancient Greece you would be the model for portraits of goddesses.
Eski Yunan'da Tanrıça portresi için model olurdunuz.
We cannot have come this far to leave nothing behind but some undistinguished, unidentifiable portraits to be hung on the back walls of curiosity shops to gather the dust of the future
- Yüzyıllar boyu yaşayıp geriye hiçbir şey bırakmamak mümkünmü? Ama ve tanınmış biri bunu başarabilir. Antikacı dükkanlarının bir köşesine atılıp, geleceği bekleyecekler.
For a time, Sebastião tried photographing sports, made portraits, weddings and even naked, before finding his calling.
Biraz zaman boyunca, iş bulmadan önce Sebastiao fotoğrafçılık sporları denedi, düğün ve hatta çıplak portreler yaptı.
And these are portraits of Exeter and Brack.
- Bunlar da Exeter ve Brack'in portreleri.
And now, as is customary, we conclude the tour... with the Pendleton family portraits.
Turumuzu Pendleton aile portreleriyle tamamlayacağız.
Jervis Pendleton II sat, or stood, as you can see... forJohn Singer Sargent, whose portraits are hung... in every important museum in the world.
Jervis Pendleton II gördüğünüz gibi John Singer Sargent'a poz verdi. Dünyanın tüm önemli müzelerinde, Sargent'ın portreleri vardır.
- with the Pendleton family portraits.
... aile portreleriyle tamamlayacağız.
Jervis Pendleton II sat, or - stood, as you can see, forJohn Singer Sargent... whose portraits are hung in every important museum in the world.
Jervis Pendleton II, gördüğünüz gibi John Singer Sargent'a poz verdi. Sargent'ın portreleri, dünyanın tüm önemli müzelerinde vardır.
It's like the Dr. Falk's portraits.
Doktor Falk'ın gösterdiği resimlerdeki gibi.
I have to say that the photographs of your young wife are the most excellent portraits ever taken by this studio.
Genç eşinizin fotoğraflarının, bu stüdyoda çekilen en güzel fotoğraflar olduğunu söylemek zorundayım.
Besides portraits, I've been doing some landscapes.
Portreler dışında bazı peyzajlarda yapıyorum.
You're also allowed portraits!
Portreler de kalabilir!
$ 1 for these lively, spicy portraits.
Bu neşeli, seksi portreler için 1 dolar.
Self-portraits.
Kendi portrelerim.
I'd love to see those portraits.
O portreleri görmeyi çok isterdim.
They all come to his studio to sit for their portraits. Nobody has more influence with the judges than Titorelli.
Yargıçlar ona resim yaptırır, çok nüfuzlu birisidir...
These are all portraits of you, señor?
Bunların hepsi senin resimlerin mi, bayım?
Well, all the portraits of your men have numbers on them.
Peki, senin adamların hepsinin resimleri üzerlerinde rakamları vardır.
Someone who looks for portraits to sell frames?
Baktığın resimleri birilerine satmak mı istiyorsun?
And then, when I was at the sheriff's, I had a look at the famous family portraits.
Sonra, şerif'in yanında iken ünlü aile resimlerine bir göz attım.
They're not worth much, but the numbers on the portraits are good.
Fazla kıymetli değiller, ama resimleri üzerinde ki rakamlar güzel.
I want to make myself 100 portraits with the shreds of your skin.
Seni parçalarken kendimin 100 portresini yapmak istiyorum.
Here are the portraits of the most famous cadets of West Point.
Burada West Point mezunu meşhurlarımızın portreleri bulunuyor...
Haven't had much success with my portraits, so I thought a few cold, stark shots of the Berlin Wall might do the trick.
Portrelerimde çok başarılı olamadım o yüzden Berlin Duvarı'nın soğuk ve çıplak fotoğraflarının vurucu olabileceğini düşündüm.
Weren't my first miserable attempts at portraits better?
İlk portrelerim konusunda, doğru yolda olmadığım açık değil mi?
Gainsborough's blue boy's brought out the 18th-century english portraits The flemish school's solid, and the german woodcuts are at a meeting now. Right. well, I'll get the renaissance school out.
Gainsborough'nun Blue Boy'u 18. yy İngiliz portrelerini, Flaman ekolünü ve Alman kalıplarını getirdi.
Only portraits and figures.
Sadece portreler ve figürler.
The portraits, Marka, the cat, this damn castle.
Portreler, Marka, kedi, bu lanet şato.
We'll need some portraits later.
Sonra bazı portrelere ihtiyacımız olacak.
And 22-22 - large portraits of Miss Oja Kodar... were born under that virile brush.
Ve Bayan Oja Kodar'ın 55x55'lik geniş portreleri... işte bu güçlü fırçadan çıktı.
None of those portraits were ever to be sold.
Bu resimlerin hiçbirinin satılmaması gerektiğiydi.
The family portraits...
Aile fotoğrafları... Onları kaldırdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]