Precede tradutor Turco
74 parallel translation
But that doesn't mean you should work with less precision... than performing seals, which precede you.
... ama bu, sizden önce gösteri yapan fok balıkları kadar uyumlu bir gösteri yapamayacağınız anlamına gelmemeli.
Did it not even precede your first meeting?
Bu ilgi tanışmanızdan bile önce, öyle mi?
- You managed to precede me, Captain.
- Bizden önce gelmişsiniz, Yüzbaşı.
It's the weirdest thing, the way they sometimes precede their idea with a phrase.
En garip olan, düşüncelerini bazen bir deyimle öne sürmeleri.
Therefore, I will precede him on his journey.
Bu sebeple, seyahatinde onun önüne geçeceğim.
" Accede, concede, intercede, precede, recede, secede.
"Accede", "concede", "intercede", "precede", "recede", "secede".
Except after "c" as in exceed, proceed, succeed, accede, concede, intercede, precede, recede, secede.
"C"'den sonra gelirse, "exceed", "proceed", "succeed", "accede",... "concede", "intercede", "precede", "recede", "secede"'de olduğu gibi.
I precede the trips by certain preparations he may notice.
Orada süt içmeye alıştı. Yola çıkmadan önce, fark etmesi için belli bazı hazırlıklar yapıyorum.
He whose footfalls precede him will die within a year.
Ayak sesleri önden giden adam bir yıl içinde ölecek.
And in some quite palpable way... they precede us.
Ve oldukça aşikar bir biçimde... bizden üstünler.
To facilitate the broadcast media, we will precede each announcement with a 5 secs. tone, followed by a 1 sec. pause.
Haber yayınımızı kolaylaştırmak adına, her duyurumuz öncesinde 5 saniyelik bir uyarı tonu ardından 1 saniyelik es vereceğiz.
It always seems to precede me.
Her yere benden önce gidiyor sanki.
Squadrons of deck fighters will precede the mother ship.
Süvari Savaşçılarının filoları ana gemiden önce gelecektir. Filo mu?
And henceforth, a dessert course shall precede and follow every meal, including breakfast.
Bundan böyle, her öğünden önce ve sonra tatlı servisi olacak, buna kahvaltı da dahil.
For example, Mintakan women precede their mates.
Örneğin, Mintakan kadınları erkeklerinin önünden yürüyor.
He feels that no one should precede me.
Kimsenin benden önde olmaması gerektiğini düşünüyor.
One of the more difficult concepts to grasp in temporal mechanics is that sometimes effect can precede cause.
Kavramanın zor olan konseptinden biride zamansla makineler bazen olan olayları oncesine neden olur.
- Listen, Benjamin Hood... I have obligations that precede your... from before you showed up.
Dinle, Benjamin Hood, sen ortaya çıkmadan önce yapmak zorunda olduğum şeyler vardı.
Forces that dwarf and precede all human history.
Bu cüceler ve üstün olanlar tüm insanlık tarihine hükmettiler.
"... the culmination cannot precede the prelude. "
Sevgi zor değildir. Kalplerden asla çıkmaz.
Why did only lame witches precede us?
Neden bizden önceki cadılar hep vasatmış?
It's a quaint dish sometimes used to precede large quantities of pizza.
Büyük pizzalarla iyi gidebilen, sebzelerden yapılmış bir yiyecek.
Now I shall precede you there and prepare the red carpet.
Orada sizi kırmızı halıyla karşılaşamalarını sağlayacağım.
I realize that people's reputations precede them, but contrary to popular opinion, I am not The Source of All Evil anymore.
İnsanların beni önceden sandığı şey değilim, popüler düşüncenin tersine bütün kötülüğün kaynağı değilim artık.
Our reputations precede us.
Ünümüz, bizden önce ulaşıyor demek.
No, I think his issues precede that, don't you, Paige?
Hayır, ben onun sorunları, Paige, değil mi ki önüne mi?
Doesn't your reputation precede you by this point?
Bu noktada şöhretin senden önce gelmez mi?
"The waiting that must precede."
"Beklemek sana olan aşkımdan."
A parent should never have a child precede them in death.
Hiç bir ana-baba evladını gömmemeli.
- based on cardholder disputes, we show nine hits in this locus that precede fraudulent activity.
- Kart sahiplerinin ihbarlarına göre burada daha önce doksan tane usulsüz harcama yapılmış.
Mr. Newman and so many of his cohorts as he deems appropriate will precede us.
Bay Newman ve uygun gördüğü adamları önümüzde ilerleyecekler.
I've got a list of violations in this County that precede the 1980 murders.
1980 cinayetlerinden önce bu ilçedeki şiddet olaylarının bir listesini çıkardım.
we`ll precede them here.
burada bekleyecegiz.
( Stilted ) " Behaviours that precede an addict's relapse follow the standard patterns of isolating oneself.
" Bağımlının kötüleşmesinden önce olan davranışlar, kişinin kendisini diğerlerinden ayırırkenki standart kalıpları izler.
Gentlemen, your reputations precede you.
Beyler, ününüz arkanızdan geliyor.
- I apologize for this, but your reputation does precede you, and I have yet to meet an intelligent being that doesn't respond to the proper stimulation.
Bunun için özür dilerim. Ama ünün gerçektende senden önce geliyor ve bende şimdiye dek uygun uyarıya karşılık vermeyen hiçbir zeki bir varlıkla karşılaşmadım.
I tried in my youth to enter the Forces as an officer cadet, which would have allowed me possibly to get into the arsenal and precede Lortie in a raid.
Gençliğimde, polis akademisi öğrencisi olarak birliğe girmeye çalıştım. Bu bana muhtemelen cephaneliğe girmeme ve bir baskında önde olmama izin verecekti.
My reputation might precede me.
Ünüm beni izleyebilir.
But your reputation does precede you.
Fakat namınız sizden önde gidiyor.
Your reputation does precede you.
Namın senden önde gidiyor.
- precede the drug use.
-.. önce olduğunu söylüyor.
Gods that precede any religion.
Tanrılar her dinde önce gelirler.
Bros precede hos.
Kardeşler karılardan önce gelir.
You'll never precede me, you'll always follow me.
Varlığınızı bana hissettirmeyeceksiniz.
Five times the energy release of the events that precede it.
Ondan önce olan olaylardan beş kat daha fazla enerji açığa çıkacak.
Food and supplies precede an army.
önce tam donanımlı bir ordu..
As does your reputation precede you.
Peki senin itibarın doğru mu?
Her reputation... does precede her.
Ünü kendisinden önce geldi.
An I.E.D. Explosion can often precede a Taliban ambush.
Mayın patlamalarının ardından çoğu zaman Taliban pususu gelir. Civardakilerin kaçmasında şaşılacak bir şey yok.
Apparently his last wish is for you to precede him to the promised land.
Anlaşılan vaadedilmiş topraklara kendisinden önce seni yollamak amacında.
The wife of a vassal may not precede the Queen of Burgundy!
Dur Kriemhild, bir derebeyinin karısı, Burgundy Kraliçesi'nin önüne geçemez!