English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Pretzel

Pretzel tradutor Turco

466 parallel translation
- The one with the pretzel legs.
- Çıtır bacaklı olan.
- Not even a pretzel?
- Kraker bile atıştırmak yok mu?
Where did he pick up his English, in a pretzel factory?
İngilizceyi nerede öğrendi acaba, bisküvi fabrikasında mı?
If you're funny, James, I'm a pretzel.
Sen de gerçekten çok komiksin James.
Now I know the way a pretzel feels
Artık biliyorum bir simidin neler hissettiğini
My dear friends when I came to this country 54 years ago, I had nothing but the heritage of six generations of pretzel benders.
Sevgili dostlarım 54 yıl önce bu ülkeye geldiğimde, altı nesillik kraker ustalarının mirasından başka bir şeyim yoktu.
I knew that I had to do more than just make another pretzel.
Tabi bunun için krakerden daha fazlasını yapmam gerektiğini biliyordum.
Twice as much pretzel in one pretzel.
Tek bir krakerde iki katı kraker.
Your old man's been blasted out of his wheels. And your king-sized brother's been twisted like a pretzel.
İhtiyar baban sandalyesinden havaya uçtu büyük boy kardeşinse kraker gibi un ufak oldu.
This guy is so full of angles, he starts to describe a donut, it comes out a pretzel.
Bu adam süslü konuşmalara bayılır. Bir çöreği anlatmaya başlayıp sözü krakeri anlatarak bitirir.
Then the starets Gregory Rasputin is his name gave him a deep look touched him prayed a bit and up the pretzel popped and skipped about the room.
Diğer azizler Gregory Rasputin adındaki bu adama derin bir bakış fırlattılar ona dokundular biraz dua ettiler ve simit bacaklı, odanın içinde atlayıp zıplamaya başladı.
Introducing the''Pretzel Woman''!
İşte "Lastik Kadın"!
A piece of toast? A pretzel stick? Popcorn?
Bir parça tost, çubuk kraker ve patlamış mısır mı?
Positions like that you don't see in a Pretzel factory.
Böyle Pozisyonları kurabiye fabrikasında göremezsin.
You know, uh, pretzels and breadsticks and bagels.
Bilirsiniz, pretzel, çubuk ekmek ve bageller yapanlardan.
... this pretzel baking.
... mercimek fırında....
Oh, Ernie, have another pretzel, for Christ's sake.
Ay, Ernie, Allah aşkına bir kurabiye daha al.
Are you sure you won't have another pretzel?
Başka kurabiye istemediğinden emin misin?
Want a pretzel?
Kraker ister misin?
I'd like to have a pretzel.
yemeğe lanet olsun.
See, I'm paying him, and I got a pretzel, too.
Bak ödüyorum, bir de simit aldım.
One pretzel with salt.
Tuzlu bir pretzel. Teşekkürler.
Last time you asked me if I saw my mother and let me get another pretzel, we got divorced.
En son bana annemi gördüğümü sorduğunda ve bir tane daha pretzel almama izin verdiğinde boşanıyorduk.
We thought you were okay after you talked to the pretzel vendor on Redondo Pier.
Redondo İskelesi'ndeki simitçiyle konuşmandan sonra güvenilir olduğunu düşündük.
You and the pretzel man must have had a long talk.
Simitçiyle bayağı konuşmuş olmalısınız.
No offense, but one more day behind this wheel without a rest, I'm gonna end up looking like a pretzel.
Gücenme ama bir günümü daha bu arabada geçirirsem sonunda gevrek simitlere benzeyeceğim.
I had the chance to get in on the ground floor... with the hot pretzel thing.
Tabii ki sıcak çubuk kraker işine... baştan giriş şansım vardı.
Want a pretzel?
Tuzlu kraker ister misin?
How about a pretzel to wash it down?
Çubuk kraker de ister misin yanına iyi gider?
Want a little pretzel with your beer?
Biranla beraber biraz kıtır ister misin?
Do you know anything about this pretzel guy?
Bu kraker adam ile ilgili ne biliyorsunuz ki?
A pretzel?
Bir kraker mi?
Not a pretzel, not a Tootsie Roll, nothing, you understand?
Ne bir simit ne de bir gofret, hiçbir şey, anladınız mı?
She could tell if there was salt missing from a pretzel.
Simidin tuzu az olsa anlar.
- The ones in the pretzel jar.
- Simit kavanozundakileri.
Me and Artie were watching the movie and I got some pretzel salt in my eye.
Artie ile Duke'lerde oturup film izliyorduk ve gözüme çubuk krakerin tuzu kaçmıştı.
Want a pretzel?
Çubuk kraker istemediğnden emin misin?
This woman is bending my mind into a pretzel.
Bu kadın beynimle oynuyor.
Here, have a pretzel.
Al sana kraker.
I got so excited I almost choked on a pretzel.
O kadar heyecanlanmıştım ki az kalsın krakerle boğuluyordum
Chocolate-covered pretzel?
Çikolata kaplı çubuk kraker?
Say, would you like a chocolate-covered pretzel?
Söylesene, çikolata kaplı kraker sever misin?
If I remember correctly, you're a big pretzel fan.
Eğer doğru hatırlıyorsam, büyük bir kraker hayranısınız.
I got you. The pretzel!
Yedim seni.
Could I have a pretzel?
Bir tane verir misiniz?
I almost feel bad for whipping that kid's pretzel at them.
Bir çocuğun çöreğini onlara attığım için kendimi kötü hissedeceğim neredeyse.
I just bought a pretzel from one of the kids from "Fame".
Sadece çocuklardan biri için "Şöhretli" fretzel ( Kaplanmış hamurdan yapılmış kuru pasta ) aldım.
It'll bend like a pretzel.
Sonra pretzel gibi kıvrılır.
- No. Can I get another pretzel?
Bir tane daha pretzel alabilir miyim?
Hey, come on. - I call it the possum pretzel.
Buna Sıçan Krakeri adını verdim.
- Pretzel?
- Çörek?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]