Proctor tradutor Turco
587 parallel translation
Albee, Coster, Beall and Proctor...
Albee, Coster, Beall ve Proctor...
Sorry to bother you, Madam, I'm Mr. Proctor
Sakın şüpheli davranma.
That's about time they got to around cleaning these places up
- Rahatsızlık için kusuruma bakmayın hanımefendi. Ben Bay Proctor.
Captain Proctor, could you explain to us the results of the ballistic investigations.
Yüzbaşı Proctor, bize barıştık incelemelerinin sonuçlarını söyler misiniz.
Unfortunately, Captain Proctor has passed away.
Maalesef, Yüzbaşı Proctor artık aramızda değil.
Take Proctor vs. Proctor, for example.
Örneğin "Proctor, Proctor'a karşı" davası...
That's East Proctor, and all about'ere are t'moors. I go this way.
İşte Doğu Proctor ve buralar da kırları, ben bu yöne gidiyorum.
Sergeant McManus,..... are you suggesting that David and Jack were attacked by some animal,..... and that the officialdom of East Proctor has conspired to keep it a secret?
Çavuş McManus David ve Jack'in bir hayvan tarafından saldırıya uğramış olduğunu mu söylüyorsunuz ve Doğu Proctor'daki yetkililerin gerçekleri gizlediğini mi?
Did you talk to the police in East Proctor?
Doğu Proctor'daki polislerle görüştünüz mü?
I was in East Proctor today.
Bugün Doğu Proctor'daydım.
So, I went to the pub in East Proctor today,..... where I was convinced of two things :
Bu yüzden ben de bugün Doğu Proctor'daki bara gittim orada iki şeyden emin oldum :
I myself witnessed some form of mass neurosis in East Proctor.
Ben Doğu Proctor'da bir çeşit nevroza tanık oldum.
You think Greg Stillson is going to unseat Senator Proctor?
Sence Greg Stillson Senatör Proctor'ı koltuğundan edebilecek mi?
- Proctor!
- Proctor!
Proctor!
Proctor!
The switching station at Proctor puts the call somewhere in Westwood.
Proctor'da ki dağıtım istasyonu arama Westwood civarından bir yerden.
- Proctor.
- Proctor.
Come on, Proctor.
Gel Proctor.
Proctor, what is this?
Proctor, bu ne?
Proctor, you're an idiot.
Proctor, sen bir aptalsın.
Move it, Proctor.
Çabuk ol Proctor.
Proctor, ride with me.
Proctor, benimle gel.
- Now, Proctor, move it!
- Hadi Proctor, çabuk ol!
Get your hands off my ass, Proctor.
Elini kıçımdan çek Proctor.
Get away, Proctor.
Çekil Proctor.
- Thank you, Proctor.
- Sağol Proctor.
After all, Harris has Proctor.
Harris'in de Proctor'ı var.
Proctor, this is an alley.
Proctor, bu bir ara sokak.
Ladies and gentlemen, it's Lt. Proctor, a ghetto favorite!
Bayanlar baylar, karşınızda Teğmen Proctor, kenar mahallenin sevgilisi!
I'm Proctor.
Ben Proctor'um.
- You know what to look for, right? PROCTOR :
- Ne arayacağını biliyorsun, değil mi?
- Maybe we should have called first. - Proctor.
Önceden bir arayıp haber mi verseydik?
PROCTOR :
- Evet.
- Yes, sir?
- Proctor.
- Commissioner shouldn't have said that. - He's right, Proctor.
- Komiser böyle dememeliydi.
Proctor you and I are going to Miami Beach.
Sen ve ben Miami'ye gideceğiz.
PROCTOR [OVER PHONE] : Municipal airport?
Alo, havaalanı mı?
This is Lieutenant Proctor of the Metropolitan Police Academy.
Ben Polis Akademisi'nden...
Captain Harris will be attending the National Police Chiefs Convention in Miami Beach and will require two first-class tickets aboard your most prestigious flight.
Teğmen Proctor. Yüzbaşı Harris Miami'de yapılacak... Ulusal Emniyet Amirleri Toplantısına katılacak.
I got Proctor on the telephone trying to book two first-class tickets to Miami for him and Harris. And he thinks I'm the airport.
Proctor telefonda, kendisi ve Harris için Miami'ye iki adet birinci sınıf bilet... ayırtmaya çalışıyor.
Lieutenant Proctor has booked us on a very special flight. - VIP.
Teğmen Proctor bize özel bir uçakta yer ayırtmış.
Get away from me, Proctor.
Durun, çıkarayım. Gelme üstüme Proctor.
And you and Mr. Proctor are the only listed passengers.
Siz ve Bay Proctor'dan başka yolcusu da yok.
Come, Proctor.
Hadi gel Proctor.
Proctor, why do I put up with you?
Neden sana tahammül ediyorum ki?
PROCTOR : Is this how your feet fit in these things?
Bunlar böyle mi takılıyor?
- Oh, my God! PROCTOR :
- Aman Allahım!
- Upsy-daisy. PROCTOR :
Hadi ayağa bakalım.
- And I can assure you, this academy... PROCTOR : Whoa!
Sizi temin ederim, bu akademi... benim idaremdeyken size bir sıkıntı kaynağı olmaktan çıkacak.
- Shut up, Proctor!
- Bu durumda biz akraba...
[CHICKENS CLUCKING]
- Kapa çeneni Proctor!