Quacking tradutor Turco
81 parallel translation
All right, we'd better try quacking like the ducks.
Pekala, ördek gibi vaklamayı deneyelim iyisi mi.
And your quacking is just great.
Vaklaman da çok başarılı.
To our humble webfooted friends with their excited quacking.
Alçak gönüllü perde ayaklı dostlarımıza ve onların heyecanlı vıraklamalarına.
And you can hear their descendants quacking right outside the window.
Ve dışarıda onların soyundan gelenlerin seslerini duyabilirsiniz.
[birds chirping ] [ ducks quacking]
Yardım etmesi için Nehemiah'yı da getirdik mi? Evet, o da bizimle.
[Man Quacking]
[Adam vaklıyor]
[Quacking]
[Vaklama]
[Whimpering ] [ Quacking Continues]
[Whimpering ] [ vaklama devam ediyor]
[Quacking Continues]
[Vaklama devam ediyor]
[Quacking]
[vaklama]
- [Quacking ] - [ Screaming]
- [Vaklama ] - [ Çığlıklar]
- [Quacking ] - [ Screaming Continues]
- [Vaklama ] - [ Çığlık devam ediyor]
[Quacking] Lieutenant Williams?
[Vaklama] Teğmen Williams?
- [Quacking]
- [vaklama]
[Clicking Continues ] [ Quacking]
[Klik sesi devam ediyor ] [ Vaklama]
- [Quacking, Laughing]
- [Vaklama, gülüş]
[Groaning ] [ Quacking]
[İnilti ] [ Vaklama]
[Quacking, Laughing]
[Vaklama, Gülme]
[Screaming ] [ Quacking, Laughing]
[Çığlık ] [ Vaklama, gülme]
[Quacking] Bye-bye.
[Vaklama] Bay-bay.
[Quacking, Laughing]
[Vaklama, gülme]
[Quacking ] [ Screaming]
[Vaklama ] [ Çığlık]
It's crazy. [Continues Quacking] It's very crazy.
Bu delilik. Bu gerçekten delilik.
[Quacking] You see? I'm bananas, Doc.
Gördün mü, ben kaçığım Doktor.
Look at'em out there, quacking'away like a couple of mallards on a marsh. I'm talkin'about me!
Hadi ama evlat, şunlara bak, bataklıktaki bir çift ördek gibi titriyorlar.
- Gordon, stop quacking.
- Gordon, vak'lamayı bırak.
It's not just quacking.
Vaklamıyorsunuz.
No, no, no!
[Muffled Quacking] Yo! Yo! Yo!
What are you quacking about?
Neye vaklıyorsun?
- We're at the quacking stage. - Quack!
Biz artık vaklamaya başladık.
[ PENGUIN QUACKING }
İşte böyle!
They're such comical creatures with their attempts at gentility, quacking and flapping about.
Çok komik yaratıklar, tüm o kibar olma çabaları, dırdırları ve zırvalamaları.
The quacking ducks.
Ördek konusu...
Lame duck's done quacking.
- Topal ördek vakladı.
No quacking!
Vak vaklama!
I swear when we walk down park avenue, I could hear the quacking.
Yemin ederim, daha Park Caddesi'nde şarlatan olduğunu anladım.
You could have come into my lab flapping and quacking about miracles I failed to weave.
Laboratuvarıma gelip hatalarımı yüzüme vurabilirdiniz.
Where are you? - [duck quacking]
Neredesin sen?
She never stopped quacking.
Sürekli vakvaklardı.
It jumped around quacking!
Gıdaklayarak kaçışmıştı!
You sound like a quacking duck!
Ördek gibi sesin var!
Stop quacking there.
Orada zırlamayı kes.
You put the quacking in the cube?
Ördeği küplere mi sıkıştırdınız?
One hardly dare imagine " The quacking duck.
Vakvaklayan ördeği hayal bile edemiyorsun.
With your stupid quacking.
Aptal aptal vaklıyorsun.
[Geese Quacking] There they are, sir.
İşte oradalar, efendim.
[Quacking] Here!
İşte!
- But I still stand by my hiring policies. - [Quacking] - But I still stand by my hiring policies.
Ama yine de işçi poliçemden vazgeçmeyeceğim.
[Quacking]
Gidin.
[QUACKING]
- Fena degil. Çok sicak.
[Ducks Quacking]
Öldüren Cazibe