English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Q ] / Quarrels

Quarrels tradutor Turco

145 parallel translation
Oh, well. No necessity to have quarrels among friends.
Dostlar arasında tartışmaya gerek yok.
Well, everybody quarrels.
Herkes tartışır.
We've always had these silly quarrels.
Her zaman bu saçma sapan kavgaları ediyoruz.
- Gyp, it ain't polite to interfere with family quarrels.
- Gyp, aile meselelerine burnunu sokman hiç hoş değil.
We don't like quarrels We don't like scenes
Tartismayi sevmeyiz Olay çikartmayiz
They had to appease rivalries, prevent quarrels, distribute food and blankets, care for the sick, find milk for the children...
Rakiplerini doyurmak, kavgaları engellemek, yiyecek ve battaniye dağıtmak, hastalara bakmak ve çocuklar için süt bulmak vs. zorundaydılar.
It was always on those deeper issues that we had our quarrels.
Tartışmalarımız daima bu daha derindeki sorun üzerineydi.
Family quarrels should be held in private.
Aile kavgaları özel olmalı.
Family quarrels?
Aile kavgası mı?
You Flynns stay here, and no quarrels.
Flynnler, buraya. Kavga da etmeyin.
Fighters under a common banner, old quarrels forgotten,
'Savaşçılar tek bayrak altında eski dargınlıkları unutmuş,
Why should he decide who quarrels?
Kimle tartışacağına neden o seçmeli?
Don't ever try to involve the department in your private quarrels.
Sakın ola teşkilâtı şahsi marazalarına bulaştırma.
It starts with little family quarrels.
Hep böyle basit ağız dalaşlarıyla başlar.
I've seen bickering and family quarrels and mysterious trips at night and knives and saws and ropes.
Didişmeler, aile tartışmaları, geceleyin gizemli gezintiler, bıçaklar, testereler ve halatlar gördüm.
Danglard, let's forget our quarrels.
Danglard, tartışmalarımızı unutalım.
No complaints or quarrels.
Ne şikayet ne de kavga var.
- Tino, I hate quarrels.
Tino, kavgadan nefret ederim.
No more scenes, no more tears, no more quarrels, no more promises.
olay çıkarmak yok, göz yaşı yok, kavga yok, vaad yok.
You think nothing of exposing me to all sorts of terrible adventures ending in quarrels, separations... -... pistol shots, Sandomirs and poison! - Gigi.
Beni kavgalar, ayrılıklar, tabancalar, Sandomir ve zehirle bitecek her türlü korkunç maceraya atmaktan hiç çekinmiyorsun!
Never quarrels, never complains, never answers back always meek and obedient
Hiç kavga etmez, hiç şikayet etmez, hiç karşılık ermez hep uysal ve itaatkar.
Quarrels over work are one thing. I didn't intend for others to do my fighting for me.
İş yaşamında çekişmeler olur ama buna dışarıdakileri karıştırmam.
This is not the time for quarrels.
Didişmenin zamanı değil.. kızkardeşler.
This is no time for personal quarrels.
Kişisel atışmalar için zaman yok.
I'm not here to help you but to tell you to stop those stupid quarrels.
Buraya size yardım etmek için gelmedim Sadece size bu salak kavgayı durdurmanızı söylemeye geldim.
What surprises me are your quarrels with the Party.
Beni asıl şaşırtan şey, Fransız Komünist Partisi'yle aranızdaki çekişmeler.
It's too bad about your quarrels.
Böyle kavgalar yaşanması çok yazık.
Already this morning we've had half a dozen domestic quarrels and two genuine knockdown drag-outs.
İç tartışmalar yaşandı, iki büyük çaplı çatışma gerçekleşti.
I court-martial the pickers of quarrels!
Bozgunculuk yapanları askeri mahkemeye vereceğim!
El Cid rose above all local quarrels and called upon all Spaniards to face a common enemy who threatened to destroy the men and the land of a flourishing civilization.
Tüm dini kavgalara karşı gelip, bütün İspanyolları, yani Hristiyanları ve Berberileri... ülkeleri İspanya'yı tehdit eden ortak düşmana karşı birleşmeye çağırdı.
One never quarrels with a nurse.
İnsan bir dadıyla asla tartışmamalı.
Our first rule... is no religious quarrels among ourselves.
İlk kuralımız... aramızda hiçbir dini kavganın olmaması gerektiğidir.
Family quarrels get out of hand.
Aile tartışması kontrolden çıkıyor.
The quarrels between departments had been drawn out.
Tartışmalar aylarca sürdü.
Even his loyal friend Churchill was troubled by his moods, his resignations, and his quarrels with Bevin.
Sadık arkadaşı Churchill bile, onun ruh halinden, çekilmelerinden ve... Bevin ile kavgalarından rahatsızdı.
Remain united ; forget your quarrels ; cultivate friendship.
Tekvücut olun, sorunlarınızı unutun, dostluğunuzu pekiştirin.
When Edvard Munch tells Jaeger of his repeated quarrels with his father Jaeger tells him to take a pistol, go home and shoot him dead,
Edvard Munch ne zaman Jaeger'e sürekli babasıyla tartıştığını anlatsa Jaeger ona bir tabanca alıp eve gitmesini ve babasını vurmasını söylerdi.
They'll be back at their daily chores tomorrow, with petty quarrels, inventions and the manufacture of flagpoles for the Swiss Navy.
Onlar, yarın tatlı atışmalarına, icatlarına ve İsveç Donanması için bayrak direği yapımına yani günlük işlerine dönmüş olacaklar.
Forget your family's quarrels.
Aile anlaşmazlıklarını bırakın.
A deputation from the rich, but self-destroying city of Medina met him by night at the Rock of Agaba asking him to come to them to stand between their factions to mediate their continual quarrels and civil wars
zengin ama fazla varlık gösterememiş Medine den bir heyet Onunla Akabe kayalılarında buluşup şehirlerine davet etti. Fitneyi ve iç savaşları önlemek için, bir tek Allah a inanacaklarına söz verdiler.
I don't want to get involved in their religious quarrels.
Dini kavgalarına karışmak istemiyorum.
Quarrels in the martial arts world are everywhere besides, you've retired for some time so who's right or wrong should not concern you
Dövüş sanatları dünyası sorunlarla doludur Üstelik sen emekli olmuştun Haklıyla haksızı ayırmak senin işin olmamalı
I use hardwood quarrels, with vials of cyanide attached.
Oklara siyanürlü uç takacağım.
You will not bring your countries quarrels into these chambers!
Aranızdaki anlaşmazlıkları bu komiteye getirmeyin!
But the astrologers see Mars as a warrior the instigator of quarrels, violence and destruction.
Astrologlar ise Mars'ı kavgaya kışkırtan, zorba bir savaşçı olarak görüp, yıkımı simgelediğini düşünür.
- I stay out of family quarrels.
- Ben, aile kavgalarından uzak dururum.
A terrible change came over my stepfather, instead of making friends and exchanging visits with our neighbors, who at first were overjoyed to see a Roylott back in the family seat, he shut himself up in the house and indulged in ferocious quarrels.
Üvey babamda korkunç bir değişim meydana geldi, aralarında tekrar bir Roylott görmekten ziyadesiyle memnun olan komşuların ziyaretlerine mukabelede bulunmak ve ahbaplık yapmak yerine, kendini eve kapattı ve kendini son derece kaba münakaşalara hasretti.
But I have no quarrels with anyone.
Ama kimseyle bir kavgam yok.
He doesn't pick quarrels, but don't make him lose his temper.
Kavgalaro o çıkarmazmış, ama onu sinirlendirmeden yapamazmış.
His quarrels with Jung... were really about women... about sex.
Jung'la kavgaları daha çok kadınlar ve seks üzerineydi.
Shall we, instead, choose death, because we cannot forget our quarrels?
Kavgalarımızı unutamadığımız için bunun yerine ölümü mü seçeceğiz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]