English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ R ] / Ras

Ras tradutor Turco

26,232 parallel translation
I haven't forgotten, but not during an operation.
Unutmadım ama operasyon sırasında yapmazlar.
They would never do that in the middle of an operation.
Operasyon sırasında asla böyle bir şey yapmazlar.
This isn't the time for divided loyalties.
Sadakati bölmenin sırası değil.
It's my turn to plan date night, but I forgot, and Castle's gonna lord it over me if I don't outdo what he did last week.
Randevü gecemizi planlama sırası bende ama unuttum, Ve Castle onun yaptığını geçemezsem Sürekli böbürlenecek kendi yaptığıyla.
Now is not the time to tell him.
Şimdi ona anlatmanın sırası değil.
Planted an olive tree for Emma.
Emma'nın hatırasına bir zeytin ağacı diktim.
Ahmed, this is not a good time.
Ahmed, sırası değil.
What happened with you and my husband during the war?
Savaş sırasında kocamla aranda ne geçti?
Molly, when we meet with the...
Molly, görüşmemiz sırasında...
Then everything went to hell in an op, and I cut all ties with MI6.
Sonra bir operasyon sırasında işler tersine döndü, Ve ben de MI6 ile olan tüm bağlarımı kopardım.
I'm going to be there for the arrest.
Tutuklanması sırasında orada olmalıyım.
Motel security cameras prove that she was there during Bryce's murder.
Bryce'ın cinayeti sırasında motel kameraları orada olduğunu gösteriyor.
During this meditation - we will focus on being...
Bu meditasyon sırasında odak noktamız...
My turn to talk.
Konuşma sırası bana geçti.
Did you give him any blood transfusions during the appendectomy?
Apandisit ameliyatı sırasında hiç kan verdiniz mi adama?
You think someone altered the barcoding software during the shutdown?
- Sence kapatılma sırasında birisi... - Evet, sonra da üçünde kanıtları silmek için geri geldiler. -... barkodlama yazılımını mı değiştirdi?
After that, it's Lucifer's turn.
Ondan sonra Lucifer'ın sırası.
Is this really the time to be watching that, guys?
Yapmayın çocuklar bunu izlemenin sırası mı?
Um, I was shot in the line of duty while knocking on a door on a routine call.
Görev sırasında, ihbar üzerine gittiğimiz evin kapısını çalarken vurulmuştum.
Shot in the line of duty and you came back to work
Görev sırasında vuruldunuz, ve görevinize geri dönüp...
( speaking Spanish ) _ ( all cheering ) ( speaking Spanish ) all :
Altı asker, çocuklarımızı öldüren, bizi zehirleyip yozlaştıranlarla mücadele sırasında hayatını kaybetti.
In all the excitement, we never got a chance to talk about my balls.
Koşuşturmalar sırasında taşaklarım hakkında konuşma şansımız olmadı.
Now, we're joining this mid-trial.
Şimdi ise, savunma sırası bizde.
He also had a blog where he graded the women based on factors such as breast size, pubic hair, and vocal enthusiasm.
Hatta kadınları göğüs ölçüsü, saç rengi ve orgazm sırasında çıkardığı seslere göre sıraladığı bir bloğu bile var.
The police report states that there was no imminent threat at the time of the murder, so my question is, if your husband was abusing you so badly, why did you kill him instead of just leaving him?
Polis raporuna göre, cinayet sırasında hayati bir tehlike söz konusu değilmiş. O zaman soruyorum, kocan madem sana şiddet uyguluyordu, neden onu terketmek yerine öldürdün?
Well, court is unpredictable.
Gördüğün gibi dava sırasında neler olur bilemezsin.
Dani was working a desk job on the day she claims she was attacked in Afghanistan.
Dani, Afganistan'dayken uğradığını söylediği atak sırasında, aslında masabaşı görevindeymiş.. Bütün müdafamız bir yalan üzerine mi kuruluydu?
Frank said she worked for the family during Charles'first trial.
Frank onun Charles'in ilk duruşması sırasında aileleri için çalıştığını söyledi.
'Cause I thought you had the big TV tonight.
Çünkü sanırım büyük televizyon sırası bu gece sende.
It's the firing sequence.
Sorun ateşleme sırası.
Now, the float for the carb goes here.
İşte karbüratör şamandırası.
And he agrees the only time it could have been switched was during the burglary.
Sadece soygun sırasında değiştirilmiş olabileceğini de doğruluyor.
The police took cheek swabs from Louis during his arrest.
Tutukluluğu sırasında polis yanağından tükürük örneği aldı.
Three buddies and a couple of security cameras put him at the Knicks game at the time of the murders.
Üç arkadaşı ve birkaç güvenlik kamerası, cinayetler sırasında onun Knicks maçında olduğunu kanıtlıyor.
♪ What will he do, pull up a pew ♪
# Ne yapacak peki? Kilise sırasını mı yanaştıracak? #
Also, I saw you texting during my funeral.
Ayrıca, cenazem sırasında mesajlaştığını gördüm.
And I found out that these girls were present at RS Resort during the incident.
Ve öğrendim ki bu kızlar olay sırasında RS Otel'de bulunuyorlarmış.
That Imogen Heap song juxtaposed with, you know the dark...
Imogen Heap şarkısı sırasında...
Ferrous Corp lost people in that attack as well, and we believe the evidence will show it is the work of anticorporate rebels.
Ferrous Corporation saldırı sırasında insanlarını kaybetti, be biz bu işi yapanların şirket karşıtı asiler olduğunun ortaya çıkacağına inanıyoruz.
We usually start a movie, then, uh, hop underneath the covers.
Genelde bir film izliyoruz. Film sırasında hafif oynaşıyoruz.
Now is not the time for your stubborn bullshit.
Şimdi inatçılık etmenin sırası değil.
Is this really the best time?
Sırası mı gerçekten?
Did you know that during the Great New England Vampire Panic of the early 19th century, citizens of Vermont and Rhode Island altered their routes to and from their homes to avoid going near cemeteries?
19. Yüzyılın başlarında Büyük New England vampir paniği sırasında Vermont ve Rhode Island halkının evlerine gelip giderken, yakınlarındaki mezarlıklardan uzak durduğunu biliyor muydun?
That's not unusual during suffocation.
Boğulma sırasında olağandışı değil.
Victims will often bite down on their tongue during the attack.
Saldırı sırasında mağdurlar genellikle dillerini ısırırlar.
This is how a real man shaves.
Gerçek erkekler böyle tıraş olur.
The, uh, Renaissance sculptor.
Rönesans dönemi heykeltıraşı.
Sly?
Uçuşunuz sırasında duyduğum türbülanstan sonra...
I shave half my hair, mustache, and mons pubis for him.
Saçımı, bıyığımı ve etek altımı onun için tıraş ederim.
Malasadas, garlic shrimp, local grown coffee, shave ice.
Malasadas, sarımsak karides, yerel kahve, tıraş buz. Tıraş buz.
I mean, you know, if I was sitting here shaving my legs while we were watching the movie, you might find that annoying.
Film izlerken burada oturup bacaklarımı tıraş etsem bunu sinir bozucu bulabilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]