Rather tradutor Turco
32,330 parallel translation
Her cancer was responding to a rather new combination of drugs.
Yeni tür ilaçlar, onun kanserine cevap vermiş.
Although, my mate at the V.A. was rather curious as to why the coroner's office required a medical grade 3D scanner.
Yine de ; dostum, neden Adli Tıp ofisine bir 3D tarayıcı gerektiğini bilmek isteyecektir.
You'd rather it not be you.
Bunun sen olmamasını tercih ederdin.
Yeah, he'd much rather be at any game, any sport.
- Evet, herhangi bir sporun, herhangi bir maçını izlemeyi tercih eder.
Well, I'd say it's rather innovative.
Ben, oldukça yenilikçi olduğunu söylerdim.
Or would you rather be closer to D.C.?
Yoksa D.C'ye daha yakın mı olmak istersin?
Sorry. I can honestly tell you there's nothing I'd rather be doing than having dinner with you.
Gerçekten seninle bir yemekte olmak yerine, gitmek isteyeceğim hiçbir şey yok.
She was taken... or rather Pandora's Box was taken with her in it.
Götürüldü... Daha doğrusu Belle içindeyken Pandora'nın Kutusu götürüldü.
I have to say, I'm glad you've decided to settle rather than fight these suits.
Bu davalarla savaşmak yerine anlaşmayı tercih ettiğinize sevindiğimi söylemeliyim.
The truth is, Jack, the older I get, the more I'd rather have friends out there than enemies.
Doğrusu Jack, yaşlandıkça ortalıkta düşmandan ziyade dostum olmasını tercih ederim.
"Honor." "I'm ready to die rather than break my word."
"Onur". "Sözümden dönmektense ölmeye razıyım."
Plus I'd rather get my registration approved first.
Ayrıca önce lisansımın çıkmasını tercih ederim.
You want to be a badass or would you rather have a long-term career in the NFL?
Serseri mi olmak istiyorsun yoksa NFL'de uzun bir kariyer mi?
- I'd rather die.
Ölmeyi tercih ederdim.
I'd rather have my girlfriend sleeping with other chicks than some dude.
Kız arkadaşımın bir erkek yerine kızlarla sevişmesini tercih ederim.
I know it sounds crazy, letting the resident dive in, but wouldn't you rather know that your surgical assist can actually assist?
Asistanın ameliyata balıklama atlamasına izin vermek çok saçma ama cerrahi asistanınızın gerçekten asistanlık yapıp yapamayacağını öğrenmek istemez misiniz?
I'd rather discuss this in person.
Yüz yüze konuşmayı tercih ederim.
I could ponder that for a while, but I'd rather ponder this.
Üstünde kafa yorabilirim ama şunu dikmeyi tercih ederim.
Would you rather make it to Kentucky, or spend all week in a ditch waiting for AAA?
Doğruca Kentucky'e mi varmak istersin yoksa AOB'de bir hafta geçirmek mi?
Or would you rather wait and hear his testimony at trial?
Veya dinlemeyip, duruşmada söyleyeceklerini dinlemeyi mi istersiniz?
I'm not going lower. I'd rather see what the jury does.
Jürinin kararına bırakmayı tercih ederim.
Rather, he assumed the identity of a character owned and copyrighted by Superlative.
Aksine, Üstün Çizgi Roman'a ait tescilli bir karakter ismi kullandı.
Mm, I still catch myself trying to figure out who people want me to be... rather than... being who I am.
Hâlâ kendimi, insanların benim nasıl olmamı istediklerini düşünürken yakalıyorum.
Rather get your dead animal in a sealed package?
Ölü hayvanı kapalı pakette mi tercih edersin?
I mean, she's, you know, already stated rather strongly that she can't save me.
Demek istediğim şimdiden beni koruyamayacağını açık şekilde belirtti.
But more like she was a-a feeling or an experience rather than a... than a full-on person.
Tam olarak bir insan değil de daha çok bir his veya deneyim gibi.
I have been rather "distracted" lately.
Son zamanlarda "dikkatim" oldukça dağınıktı.
- Though I'd rather you get rid of the bear.
Yine de ayı olmamasını tercih ederdim.
Thanks, but I'd rather homeschool Emma in a bar than send her anywhere that produced you.
Sağ ol ama Emma'ya barda eğitim veririm de seni yetiştiren yere göndermem.
And if she's gonna find out just how much her mother sucks, then I'd rather her do it on her own terms.
Annesinin ne kadar berbat biri olduğunu öğrenecekse de bunu kendi öğrenmeli.
I guess I'd rather stay here too.
Sanırım burada kalmam daha iyi.
It's rather late.
Saat çok geç.
I would rather stick white-hot skewers in my eyes than listen to you two bitches bicker!
Siz iki sürtüğün didişmesini dinlemektense gözlerime sıcak şiş sokmayı tercih ederim!
And my gut is telling me sooner rather than later.
Bence olabildiğinde yakın zamanda olmalı.
I rather like the style of les Mousquetaires de la garde.
Kral Silahşörlerinin tarzı benim çok hoşuma gidiyor.
I'd rather die than speak German.
- Almanca konuşacağıma ölürüm daha iyi.
- My colleague and I were just having a rather spirited debate about your theory of relativity.
- Meslektaşım ve ben izafiyet teorinizle ilgili bir şey tartışıyorduk.
Then, rather than wait to see if Zane's "Hamlet" reviews are good enough to meet with El Oso,
Sonra, Zane'in "Hamlet" eleştirilerinin El Oso ile buluşabilecek kadar İyi olup olmadığın beklemektense,
The Americans have chosen to abandon their principle rather than the man.
Amerikalılar adamlarını yüzüstü bırakmaktansa prensiplerini bırakmayı seçti.
Would you rather the campers end up Like dave or the deer?
Kampçıların sonunun Dave ya da o geyik gibi olmasını mı istersin?
All due respect, ms. Carpenter, I'd rather speak up and be wrong than say nothing and be right.
Kusura bakmayın Bayan Carpenter ama hiçbir şey söylemeyip haklı çıkmaktansa, konuşup yanılmayı tercih ederim.
Maybe I'd rather see you alive than dead.
Belki seni ölü görmektense diri görmeyi tercih ediyorum.
I have a rather lengthy list of hell stone rejects that I need killed posthaste, and I hear you have the resources to do it.
Makine gibi öldürüp durduğum halde bitmek bilmeyen şu lanet listemi senin halledebileceğini duydum.
I would rather that, than be forced to open that vault.
Zorla o mahzeni açmaktansa ölümü tercih ederim.
But I don't want it if you'd rather be with someone else.
Tabi başkasıyla olmak istiyorsan ben yokum.
And I would rather have those memories than any future where I destroy them.
O anıların yok olmasındansa bir geleceğimin olmamasını yeğlerim.
If waking up means killing us, she'd rather just slip away.
Uyanarak bizi öldürmek zorunda kalmaktansa kendini feda etmeyi yeğliyor.
This professor, he'd rather die than greet me properly.
Bu profesör bana doğru düzgün selam vermektense, ölmeyi yeğler.
Now, I'm gonna sound like Webster here... and I would rather cut my own throat than do that... but you talk about things getting personal...
Webster gibi konuşacağım ve bunu yapmaktansa boğazımı keserim daha iyi ama işler aşırı kişisel hâle geldiğinde...
So, you'd just rather I wait until he does something terrible?
Onun korkunç bir şey yapmasını mı bekleyelim?
He'd rather destroy it all before losing to you.
Gitmemiz gerek.