English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ R ] / Rats

Rats tradutor Turco

4,323 parallel translation
In the kitchen, 2 rats.
Mutfakta, 2 sıçan.
With two rats. AK and R5.
İki sıçanla birlikte avcı tüfeği ve kalaşnikof.
My rats.
Sıçanlarım.
You see, one of your rats... is an owl.
Bak, sıçanlarından biri... bir baykuş oluyor.
We're catching rats!
Sıçanları yakalıyoruz!
- We good, my rats?
- İyimiyiz, sıçanlarım?
You got rats on both sides.
her iki tarafında da sıçanlar var.
Let's meet like rats!
Sıçanlar gibi çarpışalım!
We're not a pack of rats!
Bizler sıçan değiliz.
I fucking hate rats.
- Farelerden nefret ederim.
Beetle, and you still expect us to be lab rats for STAR.
bir böcek gibi ve hâlâ bizden STAR için laboratuvar fareleri olmamızı bekliyorsun.
To Heidecker, we were lab rats.
Heidecker içinse laboratuvar faresi.
Who are Heidecker's lab rats now?
Heidecker'ın şimdiki laboratuvar fareleri kim?
I am not one of your lab rats.
Ben senin laboratuvar farelerinden değilim.
Have you ever seen those rats?
O sıçanları hiç gördün mü?
The arcade is closed for rats.
Atari salonu kapalı.
Wesley slays giant rats for love.
Wesley aşk için devasa fareler katleder.
You got plenty of rats inside.
İçeride pek çok köstebeğiniz var.
Having Gennosuke and Udono trappedNlike rats could work against us.
Bu da Gennosuke ve Udono'nun fareler gibi tuzağımıza düşmesini engeller.
We're like lab rats in an illegal experiment.
Laboratuvar faresi gibi deney yapıyorlar üstümüzde.
Well, somebody must be watching the lab rats.
Evet, birilerinin laboratuvar farelerini gözetlemesi gerek.
There are signs of rodent predation-squirrels and rats.
Sincap ve farelere ait izler var.
The police said that a pipe in the basement of the building next door burst and it sent all the rats looking for new digs.
Polis, yandaki binanın bodrumunda bir borunun patladığını ve farelerin yeni yuva aramaya çıktığını söyledi.
Hear about the rats, Dad?
Fareleri duydun mu baba?
What about the rats?
- Ne olmuş farelere?
Ah, somebody set free a bunch of rats in a fancy charity dinner on Thursday night.
- Birileri, şık bir hayır gecesi yemeğinde bir sürü fareyi salıvermiş. Perşembe gecesi. - Dur, biraz.
Setting loose rats sounds like a union beef.
Bir yere fare salmak sendika anlaşmazlığına benziyor. - Evet, belki de öyledir.
Late Thursday night, the same night the rats crashed your party.
Geçen perşembe gecesi senin partini de farelerin bastığı gece.
So, somebody told you that the rats came from the basement next door.
Biri, sana farelerin yandaki binanın bodrumundan geldiğini söyledi.
But the cops think that the rats were orchestrated.
Ama polisler, farelerin bilerek getirildiğini düşünüyor.
I'm just trying to make a connection here with the rats, that's all.
Ama fareler arasında bir bağlantı kurmaya çalışıyorum, o kadar.
Well, I can ask her who told her about the rats coming from next door.
Ona kimin farelerin bodrumdan geldiğini söylediğini sorabilirim.
So you tried to renegotiate with a room full of rats?
Sen de bir oda dolusu fareyle yeniden görüşmeye mi çalıştın?
Tomlinson confessed to giving DeLeo the beat-down on orders of Goddess and her crew, because DeLeo brought all the rats to her party in an effort to renegotiate his side deal.
Tomlinson, aralarındaki anlaşmayı yeniden gözden geçirsinler diye kadının partisine fare getirdiği için DeLeo'yu, "Goddess" ve adamlarının emirleriyle dövdüğünü itiraf etti.
You scrubby little hood rats gonna make a bitch cry.
Siz bodur sıçanlar bir sürtüğü ağlatacaksınız şimdi.
Meet the naked mole rats.
İşte tüysüz köstebek fareler.
It's old cast iron, maybe that's why it smells like rats.
Eski bir dökme demir. Belki de bu yüzden böyle kötü kokuyor.
Maggots, roaches, rats, flies.
Kurtçuklar, hamamböcekleri, fareler, böcekler.
Like we have rats and Carl threw poison everywhere.
Evde fare var ve Carl her yere fare zehri dökmüştü diyebiliriz.
We don't have to live in the shadows like rats.
Fareler gibi gölgelerde saklanmak zorunda değiliz.
The lab rats say it was close to a 100 % match, but not quite, which means...
- Laboratuar, % 100'lük eşleşme olmadığını ama yakın olduğunu söylemiş. Bu da...
They're just guinea pigs, lab rats.
Onlar yalnızca kobay. Laboratuvar fareleri.
Those are rats.
Şunlar fare.
- and we're gonna put rats in it.
- Biz de fareleri içine koyalım.
You coop us up here like rats while all you do all day is plot revenge!
Tüm gün boyunca sadece intikam planları yaparken bizleri fareler gibi bir deliğe tıktın!
He studies rats running through mazes.
Labirentteki fareler üzerine çalışıyor.
I've cleaned toilets, I've killed rats,
Tuvalet temizledim. Sıçan öldürdüm.
Keep it down, ya hood rats!
Kısın şunu, kenarın dilberleri!
Either, uh, rats ate the rest of his underwear, or I'd say our victim was a stripper.
Ayrıca, fareler iç çamaşırın geri kalanını yemişler veyahutta kurbanımız bir striptizciydi.
Say anything about rats? No.
- Sıçanlar hakkında bir şey diyor mu?
- It's just rats.
- Sakin ol, fare onlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]