Reform tradutor Turco
1,160 parallel translation
State-legalised prostitution organised specifically for the middle-class and still no reform against the labour of children in factories,
Devlet özellikle burjuvalar için fahişelik örgütlenmelerini yasallaştırdı ve hâlâ fabrikalarda çalıştırılan çocuk işçi olayına karşı reform yoktu.
Of course, there's some politicians, men, I might add, in very high office, who talk about rehabilitation, reform.
Tabi ki yüksek makamlarda reform ve iyileştirme hakkında konuşan bazı politikacılar ve adamlar vardır.
How do you reform a rattlesnake?
Bir çıngıraklı yılanı nasıl düzeltirsin?
I don't belong to the breed of jailers who waste time, trying to reform the prisoners!
Ben, o mahkumları değiştirmeye çalışarak vaktini boşa geçiren gardiyanlardan değilim.
Militant, big in prison reform.
Cezaevi reformunda büyük.
The Health Reform, free medicines, for instance.
Sağlık reformu, ilaçların bedava olması, falan filan.
General Marquat, what's happening with land reform?
General Marquet, toprak reformuyla ilgili gelişme var mı?
We can reform him later.
Onu sonra da düzeltiriz.
There was a twelve man law reform commission.
12 kişilik hukukta reform komisyonu vardı.
"I pray to God to reform things here"
"Rabbimden niyazim bunlara son vermesi"
I didn't have any passengers at first after the currency reform.
Para reformundan sonra birinci sınıfta hiç yolcum olmadı.
But Iwao's rebellious streak just kept on getting worse, and he had to spend the whole war in a reform school.
Fakat İwao'nun isyankarlığı daha da kötüye gitmeye başlamıştı. Tüm savaş boyunca ıslah evindeydi.
But i got a secret for you, carl. Those friends of yours Are going right to reform school,
Senin o arkadaşların ıslahevine gidecek ve sen, takip etmeyeceksin!
And you're not going to follow them! Who's going to reform school?
Kim ıslahevine gidiyor?
Minister, am I talking to the formereditorof Reform orto a Civil Service spokesman?
Bakanım bir reformun kurucusuyla mı konuşuyorum... yoksa bir kamu sözcüsüyle mi?
When you edited "Reform" you were quite different.
Reform'u hazırlarken çok daha farklıydın.
We are fully seized of the need for reform.
Reform gerekliliğini kabullenmiş bulunuyoruz.
But there is a real desire forradical reform in the air.
Ama olası bir radikal reformu herkesin arzuladığını bilmelisin.
I'm what the governor promised, a reform warden.
Ben vali'nin size söz verdiği reformcu hapishane müdürüyüm.
I'll bet you've seen a lot of reform wardens.
İddiaya girerim pek çok reformcu hapishane müdürü görmüşsündür.
Every one was a reform warden.
Her gelen reformcu cezaevi müdürüydü.
They'll be the same rags, the next reform warden throws out. Let me ask you about being a trusty.
Aynı paçavralar olacak... sonraki cezaevi müdürü onları atacak.
There's some deputy warden from out of state who's giving a talk on prison reform.
Eyalet dışından bir cezaevi müdür vekili... hapishane reformaları hakkında konuşma yapacak.
It is my job to reform a prison not work for political parties.
Benim işim hapishanelerde reform yapmak... siyasi partiler için çalışmak değil.
Now come election time, they might vote for your prison reform thing but that's just a reflex.
Seçim zamanı geldi... muhtemelen sizin reform çalışmalarınız için oy verebilirler... fakat bu sadece bir reflekstir.
The real obstacles to prison reform aren't John Deach or Senator Whatever.
Hapishane reformu önündeki asıl engeller... John Deach veya herhangi bir Senator değil
I'll reform Wakefield, if it means putting the prison board behind bars.
Wakefield'i yenileyeceğim... hapishane kurulu'nu parmaklıklar arkasında koymam gerekese bile.
Our ancestors had to leave, to let the earth lie fallow, until life came back to the world naturally. Humanity had to reform its ways.
Atalarımız gezegendeki yaşam geri dönene kadar Terra'yı nadasa bırakıp ayrılmak ve yeniden yapılanmak zorundaydı.
To allow all groups... to participate in the debate about a reform program.
Tüm grupların bir reform programı hakkında tartışmaya katılmalarına izin vermek.
We wanted reform, politics, all that sort of thing.
Reform, politika gibi şeyler istemiştik.
The authorities are at this moment going around to all city reform schools the only clue was the drill uniforms they are wearing.
Yetkililer şu anda şehirdeki bütün okulları denetlemek amacıyla dolaşıyorlar... Olaydaki tek ipucu kurbanların giydiği talim kıyafetleri.
Back from reform school.
Rehabilitasyon okulundan gelme.
We are being pursued by a warship of the Reform
Bir Reform gemisi tarafından takip ediliyoruz.
This is the space cruiser Silver Vessel, of the Reform Patrol Fleet
Burası Reform Devriye Donanmasından Gümüş Savaş Gemisi.
Honourable representatives of the Reform I welcome you on board my humble ship
Reform'un saygıdeğer temsilcileri naçizane gemimde sizi selamlıyorum.
I think that the right woman could reform you.
Doğru kadın seni aslına döndürebilir.
You know, I think the right woman could reform you, too.
Biliyor musun, doğru kadın seni de aslına döndürebilir.
Good works, charities, always a big power in the reform movement.
İyi işler, yardımlar, reform hareketlerinde her zaman büyük bir güç.
Get a book on prison reform.
Hapishane reformuyla ilgili bir kitap alın.
I'm doing a story on prison reform.
Hapishane ıslahıyla ilgili bir hikâye hazırlıyorum.
The story relates to his concepts on prison reform.
Hikâye, onun hapishane ıslahıyla ilgili düşüncelerine yönelik.
But as an academician, I'm not here for personal glory... but to try and effect meaningful prison reform.
Ama bir akademisyen olarak, kişisel şöhret için değil anlamlı bir hapishane ıslahı gerçekleştirebilmek amacıyla buradayım.
I spent half my childhood in reform school.
Çocukluğumun yarısı ıslahevinde geçti.
But, Rita, if I take the oath - if I repent and reform - what will I do when your influence is no longer here?
Fakat Rita, Söz verirsem - pişman olur, düzelirsem - senin etkin burada yokken ben ne yaparım?
You have a history of juvenile arrests, I presume? Drug abuse, reform school, state prisons and all that -
Çocukken tutuklandın herhalde, uyuşturucu, ıslah evi, devlet hapishanesi vesaire.
She's trying to reform.
Geliştirmeye çalışıyor.
Aged 16, in reform school for almost killing a man.
16 yaşında, ıslah evinde bir adamı neredeyse öldürmeye teşebbüs.
Even before they were sent to reform schools.
Öncesinde onlar islah evine gönderildi.
I was in reform school. Man, that was so fucking great.
O zaman ben ıslah evindeydim Muhteşemdi.
We want a reform!
- Reform istiyoruz!
Reform!
Reform!