Regrettable tradutor Turco
278 parallel translation
The pious gave themselves up to many a regrettable self-punishment.
Dindarlar kendilerine çeşitli cezalar verdiler.
Your regrettable affair... with a notorious young lady... who just met with an untimely end... would be quite inexplicable... had you not incurred, on behalf of that young lady... expenses out of all proportion to your avowed income.
Uygunsuz bir şekilde hayata veda etmiş bu kötü şöhretli genç bayan ile olan bu üzücü kaçamağınız epey kafa karıştırıcı. Özellikle de bu genç bayan için harcadığınız paranın apaçık belli olan maaşınızın çok çok üstünde olduğu düşünülürse.
- This regrettable occurrence may plunge our countries into war.
- Bu talihsiz olay savaşa yol açabilir.
- Regrettable.
- Üzücü mü?
- Yes, regrettable.
- Evet, üzücü.
I know it was used for the common good, but the loss of 30,000 rubles is quite regrettable.
Bunun halkın yararına kullanıldığını biliyorum ama 30.000 rublenin kaybolması oldukça üzücü.
It was a regrettable accident and that's it.
Baylar... Çok üzücü bir kazaydı, hepsi bu.
I know it's regrettable, this loss of time, gentlemen, but it must be done.
Bu vakit israfının üzücü olduğunu biliyorum beyler ancak yapılması gerekiyor.
Most regrettable.
Çok pişmanım.
It's deeply regrettable, Clarus.
Son derece müessif bir durum, Clarus.
"of our mutual friend, constantine gullus. Regrettable."
Constantin Gullus'un vefatını yeni öğrendim. "
It's extremely regrettable the murderer has escaped us.
Son derece üzücü ki katil elimizden kaçtı.
All this is regrettable, but there is no cause for alarm.
Bu çok acı bir olay, ama endişeye kapılacak bir şey yok.
It's regrettable, but I can't help it.
Çok üzücü, ama elimden birşey gelmiyor.
I'm afraid these gentlemen have a most regrettable task to perform.
Maalesef bu beyler çok üzücü bir görevi yerine getirmek üzere buradalar.
And now I have a most regrettable task to perform.
Şimdi sıra yerine getirilecek çok üzücü bir göreve geldi.
Regrettable.
Esef verici.
It is regrettable, but I have a meeting with some of my tenants tomorrow.
Üzücü, ama yarın bazı kiracılarımla bir toplantım var.
Where all might see that shooting you was a regrettable, but necessary thing.
Herkesin görebileceği bir yerde infazının yapılması üzücü olurdu, tabii bir o kadar da gerekli.
Oh, yes, very regrettable, of course. Yes, indeed.
Evet, acınacak bir durum elbette.
All of us witnessed the regrettable attack yesterday morning.
Hepimiz dünkü üzüntü verici saldırıya tanık olduk.
It is regrettable.
Gerçekten çok yazık.
Well, it's just one of those regrettable accidents.
Şey, şu üzüntü verici kazalardan biri daha.
That would be regrettable.
Bu çok kötü olur.
Perhaps. But on some nights it's most regrettable.
Belki ama bazı geceler bu çok kötü oluyor.
How regrettable.
Ne kötü.
Your master's timing is most regrettable, my dear Junior.
Patronunun zamanlaması maalesef çok yanlış, sevgili Junior.
I've asked you to gather because a regrettable situation has surfaced.
Sizi buraya çağırdım, çünkü çok ilginç bir durumla karşı karşıyayız.
A regrettable turn of events.
Gerçekten üzücü.
That's regrettable.
Üzücü bir durum.
Some regrettable incidents occurred in my village too.
Benim köyümde de üzücü olaylar oldu.
But it is necessary now to choose between two regrettable but distinguishable post-war scenarios :
Ama şimdi, acıklı ama aralarında - seçim yapılabilir, iki savaş sonrası senaryosu arasında seçim yapacağız :
and that is regrettable.
Ve bu çok üzücü bir durum.
Most regrettable.
Ne yazık ki.
Regrettable?
Yazık mı?
Certain measures, perhaps regrettable... perhaps not, there's much in the Church which needs reformation, Thomas.
Yöntemlerimiz nahoş olabilir... belki de değil, ama Kilise'nin zihniyetini değiştirmesi gerek Thomas.
All right, regrettable.
Pekala, bunlar nahoş şeyler.
The regrettable incident you've just seen was unavoidable indeed foreseen by our playwright who managed to compose these extra lines in case the need arose.
Az önce izlediğiniz üzücü olay engellenemezdi öyle kolay kolay yazarımız tarafından düşünülmüştü aslında sadece kullanılmak üzere ihtiyaç anında.
It's regrettable that there are no evidence showing the magnate keeping the money on the plane.
Ama serveti yanlarında taşıdıklarına dair bir kanıt yok.
Regrettable that this society has chosen suicide.
Bu toplumun intiharı tercih etmiş olması üzüntü verici.
Regrettable, but it will leave me in command.
Üzüntü verici, ama bu komutayı bana bırakacak.
It is most regrettable.
Son derece üzücü.
It's regrettable that he died for nothing.
Bir hiç yüzünden öldüğü için çok üzücü.
And when you die, which is regrettable but necessary, what will happen to frail Alais and her pruney prince?
Ya öldüğünde, üzülürüz ama dünyanın hâli budur deriz. Ya o nazik Alais ve ucube prensin hâli ne olacak?
It is regrettable that you were made an unwilling passenger.
Burada zoraki bir yolcu durumunda olmanız üzücü.
- Yes, and that's regrettable.
- Evet bu ne yazık ki esef verici.
Oh, very regrettable.
Oh, çok üzücü.
I admit it's a regrettable thing.
O acınacak şeyi ben kabul ettim.
It's only deception and regrettable mystification.
Bu sadece aldanış ve üzücü bir şaşırtmaca.
" How regrettable then that such exhibitions draw full houses.
Bu sergilerin o kadar çok insanı çekmesi ne kadar üzüntü verici.
Normally, Charles, I'm a man who detests violence, but in your case I'm forced to make a most regrettable exception.
Normalde, Charles, ben şiddetten nefret eden bir adamım ama bu durumda senin için çok üzücü bir istisna yapmak zorundayım.