Relatively speaking tradutor Turco
49 parallel translation
Relatively speaking.
İzafi konuşuyorum.
Relatively speaking, of course.
Göreli olarak elbette ki..
I mean, relatively speaking.
Diğerlerine göre demek istiyorum.
Relatively speaking.
Buna bağlı olarak konuşmak gerekirse.
And I really think, relatively speaking, we can get this place for a song.
Bence diğerlerine oranla bu ev kelepir.
Well, relatively speaking for you, of course.
Tabii senin için çok para.
- Relatively speaking.
- Görece olarak.
Relatively speaking.
Göreceli konusuyorum.
Relatively speaking.
Dğerlerine nazaran diyorum.
As they say, everything is relative. Well, relatively speaking, this meal was delicious.
Yani göreceli konuşursak, bu yemek lezzetliydi.
- Relatively speaking, sir, one year to the replicators would be about 10,000 years to the rest of us.
- Göreceli olarak efendim çoğalıcılar için bir yıl, bizim için 10.000 yıl edecektir.
Good news, relatively speaking.
İyi haberler, göreceli olarak...
Relatively speaking.
İyi gibiyim.
This contract, relatively speaking, is crap.
Bu kontrat,.. Oturmuş müzisyenler olsaydınız suratıma fırlatırdınız.
Relatively speaking, yes.
Göreceli olarak, evet.
- Relatively speaking?
- Göreceli olarak yani.
Relatively speaking.
Göreceli konuşmuştum.
Relatively speaking.
Göreceli konuşursak.
R-Really? Well, relatively speaking, anyway.
Gerçekten mi?
Well, relatively speaking, um, it means, if me and Sandy here break the law, you know, we're gonna get a decent lawyer. Hmm.
Bir benzetme yapmak gerekirse... suç işleyen Sandy ya da ben olsaydık, düzgün avukatlarımız olurdu.
"Relatively speaking, would you be my valentine?"
"Göreceli olarak düşünürsek sevgilim olur musun?"
'Relatively speaking, relative to being dead, that is...'
'Kısmen, ölüme yaklaşmak, yani...'
Relatively speaking, everything should be just as it was.
Göreceli konuşuyorum. Her şey bıraktığın yerde olmalı.
relatively speaking.
Kıyas yapıyorum.
Relatively speaking.
Lafın gelişi.
Suppose that, relatively speaking, in the grand scheme of things... you and I are useless.
Sözde, göreceli olarak, Büyük resime bakıldığı zaman... ben ve sen işe yaramazız.
Relatively speaking.
Nispeten iyi.
I mean... Relatively speaking.
Yani göreceli olarak.
Relatively speaking, it works.
Göreceli konuşmak gerekirse, işe yarıyor.
You see, the smaller you are, then, relatively speaking, the thicker the air gets.
Orana bağlı konuşursak ne kadar küçüksen hava o kadar kalınlaşır.
And relatively speaking, Day was a lightweight.
Göreceli olarak bakarsak Day'in suçu daha hafifmiş.
That's the easy part, relatively speaking.
Kolay kısım o
The good news, relatively speaking, is that they are probably sated, at least temporarily.
İyi tarafından bakarsak, göreceli konuşuyorum, muhtemelen cinayet açlığını gidermişlerdir. En azından geçici olarak.
It's been easy, relatively speaking, being "Uncle Andy," "Brother Andy," "Amazing-lover Andy."
Karşılaştırdığımız zaman Andy amca olmak, kardeş Andy olmak çılgın aşık Andy olmak kolaydı.
I want you for this job, and I suspect you think you don't want this job because you're a USC hotshot at a level one trauma center, and St. Ambrose is, relatively speaking, a... a sleepy little ER in Santa Monica
Bu işe seni istiyorum. Ama senin istemediğine dair bazı şüphelerim var. Çünkü USC'in travma katında önemli bir görevdesin.
Well, relatively speaking.
Göreceli olarak konuşursak yani.
Relatively speaking, New York City is very safe.
New York City nispeten güvenli bir yerdir.
Yeah. Relatively speaking.
Evet, nispeten öyle.
So relatively speaking, we have clear avenues of approach to a defined battle zone.
Göz önünde tutarak konuşursak tanımlanmış çatışma alanına yaklaşacak sorunsuz yollarımız olur.
You know, we are in a pretty deep hole, here, but I do have one emergency solution that I can use that'll kind of put everything back to normal, relatively speaking.
Çok umutsuz bir durumdayız ama göreceli olarak her şeyi normale döndürebilecek bir acil durum çözümüm var.
Well, relatively speaking.
Tabii görece "tam".
Relatively speaking.
Yaklaşık olarak tabii.
Well, relatively speaking, it's a little short on dead nudists and missing women.
Karşılaştıracak olursak ölü bir çıplak ile kayıp bir kadın konusuna göre biraz daha ilerideyim.
Well, I was speaking more figuratively than relatively.
Şey, şahsi anlamdan çok mecazi olarak konuşuyordum.
Relatively speaking.
- Sayılabilir.
Technically speaking, we're in the middle of an ice age right now, but, fortunately, a relatively warm part of one.
Teknik anlamda, biz şu anda bir buz çağının ortasındayız. Bereket versin ki, nispeten sıcak bir dönemindeyiz.
Um, symptomatically speaking we're looking at a relatively mild case of swine flu here.
Bulgulara dayanarak konuşursam burada gördüğümüz hafif düzeyde bir domuz gribi.
speaking 300
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54