Rely tradutor Turco
2,639 parallel translation
We are friends and colleagues who rely on each other
Bizler hastalara yardım etmek için birbirine güvenen dostlarız, iş arkadaşlarıyız.
WOMAN : Your daughter needs a father she can rely on, Jack!
Kızının güvenebileceği bir babaya ihtiyacı var, Jack!
My people can handle them, it's enough we can rely on your continued discretion, Dominic.
Adamlarım onları halledebilir, senin kararlarınla yeterince hareket ettik, Dominic.
I can't rely on my own people.
Kendi adamlarıma güvenemem.
But this search, it made us rely on each other.
Ama bu araştırma yine birbirimize güvenmemizi sağladı.
A real bowler does not rely on superstition.
Gerçek bir bowling oyuncusunun batıl inançları olmaz.
I'm trying not to rely on them.
İlaçlara güvenmemeye çalışıyorum.
I just want to make sure that, uh, I can rely on you.
Sana güvenip güvenemeyeceğimden emin olmak istiyorum.
But we need to be able to rely on each other.
Fakat bu işi yapacaksak, birbirimize güvenmemiz gerekiyor.
We shouldn't do our job, we should just rely on a telepath?
İşimizi yapmayıp sadece telepatiye mi inanmalıyız?
I just - I dont think we should rely on him everytime we hit a roadblock.
Bir engele rastladığımızda sürekli ona bel bağlamamalıyız diye düşünüyorum.
Rely on your help.
Senin yardımına güveniyorum.
♪ On which we used to rely? ♪
"Dayadığımız değerler?"
'Now I rely on my assistant, Rob,'who takes dictation from me.'.. reached the undergrowth at the edge of the dockyard...
Artık söylediklerimi yazan... asistanım Rob'a ihtiyaç duyuyorum. .. tersanenin sınırındaki çalılıklara ulaştı...
It comes to the point where I'm going to have to rely on somebody else, pay somebody else to do it for me, and do it properly.
Şimdi ise bu işi yapması için, doğru düzgün yapabilmesi için, bir başkasına para veriyorum.
Because he doesn't rely on bulky breathing apparatus, he can glide through the water with the freedom of a fish.
Alo. Diane gebeliğinin 21. haftasında. Aradığınız için sağ olun.
In a form of bullfighting, known as recortes, the bulls are unharmed, but the men rely on their muscles to avoid a gruesome death.
Bulmacanın üç ana parçasının buluşma yeri üst dudağınızın ortası. Bu birleşimdeki oluk filtrum oluşumunu sağlıyor.
They rely on sunshine to warm them up. But we're different.
Anne karnında geçirdiğimiz süreç aslında anne ile çocuğu arasındaki olağanüstü bir ortaklık.
Please let me be someone you can rely on, don't try to stick it out alone.
Güvenebileceğin biri olmama izin ver, lütfen buna tek başına katlanmaya çalışma.
To rely on theoretical conclusion is indeed a bit puzzling
Hala teorik olarak konuşabileceğini mi sanıyorsun?
You should rely on us a bit more.
Bize biraz daha güvenmelisin.
That's why you grew up to be someone who doesn't rely on others.
Demek bu yüzden başkalarına bel bağlamadan büyümeyi öğrendin.
The one person I could always rely on, but I was wrong.
Ama yanılmışım.
And I know that if she has this procedure, she won't have to read lips anymore or rely on you or me or anybody else to translate for her.
Ve biliyorum ki, eğer bu operasyonu geçirirse artık dudak okumak, söylenenleri aktarmak için, sana, bana ya da başka birine bağımlı olmak zorunda kalmayacak.
I will rely upon your acumen and insight to reveal the answer.
Sizin cevaplarınıza güveniyorum
You also rely on muscles.
Ayrıca kaslarınıza güvenirsiniz.
Instead, they rely on speed and agility to dodge a gruesome goring.
Bunun yerine hızına ve boynuzlardan kaçma yeteneğine güveniyorlar.
Besides not having to rely on the kindness of strangers to cover you bar tabs...
Bar hesaplarını ödemek için yabancılara bel bağlamayacak olman dışında...
Honey, I-I don't think you're ever gonna be able to rely on this guy Travis, and I'm also gonna ground you till you can figure out how to change a tire.
Tatlım, Bu Travis'e güvenebileceğini zannetmiyorum ve ayrıca lastik değiştirmeyi öğrenene kadar araba kullanmanı istemiyorum.
They rely totally on their sense of smell.
Koku alma duyularına güvenirler.
From being someone the government could rely on, my grandfather became someone to be despised.
Hükümetin güvendiği biriyken büyükbabam hakir görülen biri haline düştü.
I won't have to rely on you.
Sana bağlı kalmak zorunda olmayacağım.
I mean, if you can't rely on your friends, who can you rely on?
Yani, arkadaşlarına güvenmeyeceksen, kime güveneceksin?
I rely on you then... okay
Size güveniyorum o zaman... Tamam.
Then, I will rely on you this week.
O zaman bu hafta için size güveniyorum.
You do not have to say anything but it may harm your defence if you don't mention something you later rely on in court.
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ancak mahkemeye güvenerek sorgulandığınız zaman bir şey söylemezseniz bu savunmanıza zarar verebilir.
Those sorts of trinkets are for people who have no skills to rely on.
Bu tür şeylere hiç bir güveni olmayan yeteneksiz insanların ihtiyacı olur.
So, I assume I can rely on your vote, Rachel.
- Oyuna güveniyorum, Rachel.
Is it nonsense, or is it nonsense that we rely solely on computers to run every aspect of our lives, huh?
Bu mu saçmalık yoksa hayatımızın her alanında bilgisayarlara bağımlı olmamız mı?
Yes, well, unlike Rachel, when we're looking for something, we rely on our vision.
Evet, Rachel'ın aksine biz bir şeye baktığımızda gördüğümüze inanırız.
They both rely, all too frequently, on violence and secrecy, abuses that can only thrive in the dark...
İkisi de hem şiddet hem de gizlilik konusunda oldukça itibarli ve güvenilir görevlerini susistimal etmeleri, ancak karanlıkta gelişebilir.
# On which we used to rely? #
"On which we used to rely?"
♪ On which we used to rely?
♪ Dayadığımız değerler?
Big hunters rely on ambushing their prey.
Büyük avcılar, avlarını pusuya düşürme yeteneklerine güvenirler.
Wow, I never realized how much we rely idioms.
Vay be. Deyimlere ne kadar çok başvurduğumuzu farketmemiştim.
BUT THERE IS ONE CERTAINTY ON WHICH HE CAN ALWAYS RELY. SKIPPER CAN TAKE CARE OF HIMSELF.
Ama her zaman güvenebileceğimiz ve kesin olan tek bir şey varsa, o da Skipper başının çaresine bakabilir.
I am a schoolteacher, and many children rely on me to educate them.
Ben bir öğretmenim ve pek çok çocuk onları eğitmemi bekliyor.
Rather than smashing things together and trying to control the explosion, these new technologies rely on blending, of dancing with what naturally is.
Ortalığı mahvetmek ve patlamayı kontrol altına almak yerine, bu yeni teknolojiler uyum sağlamaya, doğal olanla dans etmeye yöneldi.
There is a scientific rational way of developing the city of Washington with geometric shapes- - circles, rectangles, triangles- - and this is to emphasize that this new form of government was not going to rely on religion... but we're going to rely on reason and scientific discovery.
Washington şehrini geometrik şekillerle geliştiren- - çember, dikdörtgen, üçgen--bilimsel mantıklı bir yol var ve bu yeni hükümet şeklinin dine dayanmayacağını vurgulamaktadır... ama akla ve bilimsel keşfe dayanacaktı.
Instead, they rely solely on speed and agility.
O zaman oluşmazsa, bir daha asla olmaz.
But you also have white, fast-twitch muscles, which rely on a rapid chemical reaction.
Dudağındaki gibi Kamana henüz ana karnındayken yüzünün iki yanının birbirine kaynamaması sonucu oluşmuş.