Resist tradutor Turco
4,181 parallel translation
You'd be wise not to resist.
Karşı koymasan iyi edersin.
If you were a woman, you wouldn't resist?
Sen kadın olsan, karşı koymaz mıydın?
I don't usually read them, obviously, but I couldn't resist this one.
Genelde eleştirileri okumam ama buna karşı koyamadım.
Now you resist Women's inside of you.
Şimdide içindeki kadına direniyorsun.
"Turn the other cheek and do not resist him who is evil, sayeth the Lord."
"Tanrı'nın adıyla, kötü olsa bile direnme ve diğer yanağını çevir."
Those I can't resist.
Hiç dayanamam.
If you resist...
Direnirsen...
I can't resist those. Well, if he's such a genius, why would I rather be in my dressing room than on the stage?
Eğer bir dehaysa, neden sahnede olmak yerine neden soyunma odamda olmayı tercih ediyorum. * * *
I can't resist the poetry.
İşin şiirselliğine baksanıza.
It is easier to resist at the beginning than it is at the end.
Başında direnmek, sonunda direnmekten daha kolaydır.
Resist further, and His Holiness will have that metal eyepiece of yours melted down and poured over your testicles in the middle of the Piazza Navona.
Direnmeye devam edersen, Papa Hazretleri Piazza Navona'nın ortasında gözündeki o metal parçayı erittir ; testislerine damlattırır.
If you do not resist, we will not hurt you.
Zorluk çıkarmazsanız kimseyi öldürmeyeceğiz.
My advice, sire, is that, as we are facing the forces of Satan, we must resist them at all costs.
Tavsiyem şu efendimiz. Şeytanın güçleriyle yüzleştiğimize göre ne pahasına olursa olsun onlara karşı direnmeliyiz.
I'm telling ya, she won't be able to resist.
Sana söylüyorum. O bir şekilde buraya gelir.
Probably should have held my tongue, but I just couldn't resist the chance to see him shrivel.
Dilimi tutsam iyi olurdu ama büzüştüğünü görme fırsatını tepemezdim.
And I believe you can, Nemyt. If you can resist long enough!
Bence başarabilirsin Nemyt, bir süre daha karşı koyman lazım.
You still resist the curse. I was wrong about you.
Hala lanete karşı koyuyorsun, senin hakkında yanılmışım.
Then I will resist it for as long as I can.
Elimden geldiğince bununla savaşacağım.
But I can resist.
Ama dayanabilirim.
But no one can resist seeking out the people from their past.
Ama kimse geçmişindeki insanları aramadan duramaz.
Punish them for trying to resist me.
Bana direnmeye çalıştıkları için, cezalandırın onları.
Why do you resist Jesus?
Neden İsa'ya bu kadar direniyorsunuz?
Useless to resist.
Direnmenin anlamı yoktur.
I knew you wouldn't be able to resist the chance to kill me.
Beni öldürme şansına karşı koyamayacağınızı biliyordum.
If, at any point in this process, you feel you can no longer resist, then these glasses will be here for you.
Eğer bu işlemin herhangi bir safhasında, artık dayanamayacağınızı hissederseniz,... bu bardaklar sizi bekliyor olacak.
And once you laid your eyes on her, it was impossible for you to resist.
Bir kere gözün ona kaydı mı direnmek imkansız olmalı.
She couldn't resist this forever.
Buna sonsuza kadar dayanamazdı.
I'm sorry, I couldn't resist, man.
Üzgünüm, dayanamadım, dostum.
Resist!
Diren!
All the elements of it - the playing, the writing - it's something that will pull you out of bed every morning and make you resist going to bed at night,'cause you want to keep working on it.
Tüm elementleri... çalma, yazma... öyle bir şey ki her sabah sizi.. .. yatağınızdan çıkarıp gece.. .. yatağınıza gitmeye diretecek kadar..
It takes such strength to resist the lure of temptation. Verbally or otherwise.
Yani şeytanın oyunlarına konuşma yoluyla olsun başka şekilde olsun bir şekilde direnebilmek öylesine büyük dirayet gerektiriyor ki...
I won't resist, either, but you got to listen to me.
Direnmeyeceğim de, ama beni dinlemeniz gerekir.
I couldn't resist.
Dayanamadım.
♪ The more they chase me, the more I resist.
♪ Ne kadar çabalarlarsa o kadar direneceğim.
Clyde, they like you so much they can even resist Doug Guggenheim speaking French.
Clyde, seni öyle seviyorlar ki Fransızca konuşan Doug Guggenheim'a bile dayanabilirler.
But if you continue to resist, we have no choice.
Ama direnmeye devam ederseniz başka seçeneğimiz kalmayacak.
And if in command, I will never surrender the members of my command while there is still means to resist.
Ve komutanlarım bana teslim olmamı emrederse teslim olmayı reddeceğim.
If captured, I will continue to resist by all means available.
Yakalanırsam, mevcut tüm yollarla direnmeye devam edeceğim.
- How could I resist?
- Nasıl karşı koyabilirdim?
Been trying to resist the urge for revenge.
İntikam arzularıma karşı koymaya çalışıyorum.
No one can resist me!
Kimse bana karşı koyamaz!
No, I knew he couldn't resist trying to screw it up. Well, what if he did?
İşlerimi berbat etmek için bunu denemeye direnemeyeceğini biliyordum.
That ever day I work so hard to be disciplined, A-student Ava, and resist my true instincts?
Her gün disiplinli, çalışkan bir öğrenci olmak ve temel iç güdülerime karşı koymak için ne kadar uğraştığımı biliyor musun?
She'll resist my charms for only so long.
Cazibeme uzun süre karşı koyamayacak.
You got to resist that Jesus-loving little devil.
O zaman İsa hayranı küçük şeytandan uzak duracaksın.
I understand the Puckerman musk is impossible for chicks to resist.
Puckerman kokusuna kızların karşı koymasının mümkün olmadığını anlıyorum.
♪ My, my, how can I resist ya?
* Sana nasıl karşı koyabilirim?
And those who can not resist will be beaten to death.
Savunmasız insanlar ölümü hakediyor
How can one resist?
İnsan nasıl karşı koyabilir ki?
It's just I'm... *... and I'm trying to resist * * But I like it * So much
Sadece... Doğru şeyi yaptığımı biliyorum...
Couldn't resist.
Karşı koyamadım.