Riddle tradutor Turco
1,210 parallel translation
God gives a Kraus to this world in order to entrust it with a deep and insoluble riddle.
Tanrı bu Dünya'ya Kraus'u vererek derin ve çözülmez bir bilmece vermiştir.
This riddle will never be understood because there isn't a single person alive... who will guess that there is some delicate meaning... behind this name, this... monosyllabic, inconspicuous Kraus.
Bu bilmece asla anlaşılamayacaktır çünkü bu ismin bu tek heceli, göze çarpmayan Kraus'un ardında zarif bir anlam olduğunu anlayacak yaşamakta olan tek bir kişi yok.
He left you a riddle to solve...
Seni çözülecek bir bulmacayla baş başa bıraktı.
Riddle me this, Caesar. We haven " t seen a NEB soldier in six months.
Peki söyle bakalım, Sezar. 6 aydır, hiç NEB askeri görmemiştik değil mi?
Emma, you didn't ask me to contribute a riddle.
Emma, neden benden bilmece istemedin?
Your entire personality is a riddle, Mr Knightley.
Sizin varlığınız bir bilmece Bay Knightley.
He claims it is a riddle for your collection... but I think it is much better!
Bu Bay Elton'dan şimdi geldi. Koleksiyonun için bir bilmece. Ama bence bundan daha fazlası!
- For heaven's sake, why would he write a riddle about sharks?
- Tanrı aşkına, neden köpekbalıkları?
Did you not understand the riddle I wrote?
Yazdığım bilmeceyi anlamadınız mı?
Now here is a riddle to guess if you can
Bilmece yok ki, çözesin...
So here is a riddle to guess if you can
İşte size bir bilmece, çözün bakalım ;
The solution to the shaman's riddle lies here and here.
Şaman'ın ölümünün açıklaması bunlarla ilgili.
'Cause I got a riddle.
Bir bilmecem var size.
Pot goes to whoever solves the riddle.
Bilmeceyi çözen parayı alır.
You'II get the riddle.
Sen çözersin.
I'm the one asking the riddle.
Bilmeceyi soran benim.
although we could say if I get to 500 bounces on the wedge and no one gets the riddle, I get the pot.
Ama ben bu sopayla topu 500 kere saydırana kadar... hiç kimse bilmeceyi çözemezse, parayı ben alırım.
Now, I know you're thinking it's an impossible riddle.
Çok zor bir bilmece olduğunu düşünüyorsunuz, değil mi?
And if somehow, by the grace of fluke luck I win and y'aII don't agree that it was an easy riddle, then I'II refund your money.
Olmaz ya, eğer ben kazanırsam... ve siz de bunun zor bir bilmece olduğunu söylerseniz... paranızı geri veririm.
This is a family riddle.
Bu bir aile bilmecesi.
Feminists pose the riddle to reveal sexual stereotypes.
Feministler cinsiyetle ilgili klişeleri ortaya çıkarmak için sorarlar bunu.
The riddle of the lie from the weapon's victim. In other words what remains in this court is just the guy with the one and only truth.
Hayır, aslında o numara, özellikle biri için hazırlanmış bir tuzaktı.
How is it, man can solve the riddle of the sphinx but he still can't make a decent road map?
Nasıl oluyor da insanoğlu Sfenks'in sırrını çözebiliyor ama hala uygun bir yol haritası yapamıyor?
He's like a riddle wrapped in an enigma, wrapped in a vest.
Bir fanilanın içine bürünmüş bir esrarın içine bürünmüş sır gibi.
Did you make that riddle up?
Bunu kendiniz mi buldunuz?
It's a riddle. "Seven seconds".
Bu bir bilmece "7'sinin artığını."
That's like a Zen riddle.
Belki temelinde bir hata vardır.
Got a little riddle for ya.
Size bir bilmecem var.
Rose left me a riddle I haven't solved... of how we judge those who have hurt us... when they have shown no remorse, or even understanding.
Rose, hiçbir pişmanlık ya da... anlayış göstermeyip bizi inciten insanları... yargılayışımızla ilgili çözemediğim bir bilmece bıraktı bana.
May I ask you a riddle?
- Sana bir şey sorabilir miyim?
Now, these are some arrangements Nelson Riddle made... for Frank, you know, without Frank's voice, of course, so he could listen to them, see what he liked, what he didn't like.
Bunlar Nelson Riddle'ın yaptığı derlemeler Frank Sinatra için, bilirsin. Frank'in sesi olmadan elbette. Bunları dinlemesi için ona gönderdik ama o beğenmedi.
It's a riddle.
Bu bir bilmece.
I'II riddle hem wih buIIes!
Mermiyle tanışırlar!
The flowers riddle.
Çiçeklerle ilgili bir bilmece.
Do you know any other riddle?
Başka bir tane biliyor musun?
"Can God create a puzzle so difficult, a riddle so complex that even he can't solve it?"
"Tanrı kendisinin bile çözemeyeceği bir muamma karmaşık bir bulmaca yaratabilir mi?"
Hey, diddle, diddle, time for a riddle.
Hey, işte başlıyoruz, bilmece zamanı.
Not until you solve the riddle of your father.
Babanın bilmecesini çözene kadar değil.
It's like the riddle of the Sphinx.
Sanki Sfenks'te bir bilmece gibi.
Solve the riddle of the runes..... and I will show you my true might.
Bilmecenin ipuçlarını çözmelisiniz..... ve ben yapabileceklerimi göstereceğim.
Now we try to solve the riddle of the runes.
Şimdi bilmeceyi çözmeye çalışacağız.
I thought I knew everything about you, but you're a mystery, wrapped in a riddle, surrounded by enigma, growing boobies.
Senin hakkında herşeyi bildiğimi sanıyordum. Ama gizem dolusun, bulmacayla sarmalanmmış gibisin. Gizlerle donanmış, büyüyen memeler...
Oh, it's a riddle!
- Oh... oh, bu bir bilmece!
They form a kind of Satanic riddle.
Bir çeşit şeytani bilmece oluşturuyorlar.
So here's the riddle.
Soru şu.
That's the answer to the riddle.
İşte bulmacanın yanıtı.
And is trying to give you clues, like in a riddle.
Bir yap boz gibi sana parçaları vermeye çalışıyor.
Perhaps its something like a riddle.
Belki bir çeşit yap bozdur.
- I told you... it was a riddle.
- Sana söyledim. Bu bir yap boz.
What about a riddle?
Bilmeceler ne olacak?
Okay, so riddle me this.
Hadi ama.