Riveting tradutor Turco
213 parallel translation
After all, she looks perfectly riveting, you know.
Nede olsa mükemmel bir görünüme sahip.
The show has a good rhythm, this is why it's so riveting.
Şov çok uyumlu ilerliyor, sürükleyici olmasının nedeni bu sanırım.
- I'm riveting.
- Perçin işi yapıyorum.
This is a riveting story.
Evet, Sonny Brezner sizin için ne yapabilir?
- You were riveting that day.
- O gün harikaydınız.
Not really handsome, but... riveting.
Tam anlamıyla yakışıklı sayılmaz, ama çarpıcı.
You can't deny, it's a riveting read.
İnkar etme, çok sürükleyici bir yazı.
You'd find that riveting.
O seni açar.
This is riveting.
- İlgi çekici.
The riveting sword!
Perçinle!
- It's riveting.
- Evet, perçinleyici.
No. That was a riveting performance.
Bu sürükleyici bir performanstı.
I found that riveting.
Ben ilginç buldum.
That was the most riveting production of Wagner I have seen this season.
Bu sezon izlediğim en sürükleyici Wagner eseriydi. Hâlâ, Klingsor'un Kundry'yi...
Can we steer this riveting conversation back to what happened earlier in the evening?
Bu sürükleyici sohbeti dün gece yaşanan olaylara döndürebilir miyiz?
The court thanks you for the riveting demonstration.
GHB izlerine rastladılar.
I thought it was riveting.
Ben, onun perçinliyor olduğu düşündüm.
Yeah, dude, it looks riveting.
Evet Ahbap. Çok ilginç görünüyor.
All riveting insights, but we need to find someone that's in trouble.
Çok heyecan verici saptamalar bunlar ama bizim başı dertte olan birini bulmamız gerek.
- It's pretty riveting stuff.
Çok ilginç gelişmeler var.
She was in incredibly riveting interview.
Olayı perçinleyen bir röportajdı.
I thought this would be a riveting collection of images.
Hem çok güzel resimler olurdu, hem de bir ilki gerçekleştirirdik.
Yes, Kronk. Riveting.
Evet, Kronk çok ilginçti.
I've got this really riveting econ seminar... on the origins of the Gross National Product, so...
Çok dikkat çeken Gross National Product'ın kökenleriyle ilgili bir seminerim var. Bu yüzden...
Yeah, it's riveting.
Haksız mıyım? Evet, büyüleyici.
That was riveting.
Bu çok perçinleyici idi.
It's been called riveting.
Büyüleyici olduğunu söylüyorlar.
And if the nebula isn't as riveting as you'd hoped, try to remember Lesson 36- -
Eğer nebula umduğun kadar çekici değilse Ders 36'yı hatırlamaya çalış - -
I mean, it was riveting.
Bundan etkilendim.
Riveting.
Sürükleyici.
Your play was... riveting.
Senin oyunun... Perçinleme. ( Birbirine bağlama )
- Riveting.
- Çok ilginç.
Okay, maybe not complex, but riveting.
Tamam, belki karmaşık değildir ama heyecanlıydı.
To tell you the truth, I'm not much of an Internet guy so, sadly, I have missed yet another aspect of your riveting, charmed life.
Ama doğrusunu istersen, ben internete fazla takılan bir adam değilim. Son derece cazip hayatının bir aşamasını daha kaçırdığıma üzgünüm.
Oh, it's riveting but what I really want is a call from Alexx
Çok ilginç. Ama Alexx'ten haber almayı dört gözle bekliyorum.
I just spent three riveting ours sorting through squadron records at the safety center.
Güvenlik Merkezi'nde üç saattir filo kayıtları arasında boğuşuyorum.
Boy, am I excited to head into court for day one of this riveting nuisance lawsuit where one yacht owner feels that this other yacht owner is in violation of the noise ordinance at Crystal Cove.
Teşekkürler. Mahkemeye gitmek için heyecanlıyım. İlk günün... baş belası davaları.
"Ms. Knowles, this is to inform you that your riveting piece... portraying Gen-Y underachievers has been accepted for publication."
"Bayan Knowles, Y-Geni başarısızlarını resmettiğiniz heyecan verici makaleniz basıma kabul edilmiştir."
What a riveting tale!
Ne harika bir hikaye!
The court thanks you for the riveting demonstration.
Coşkulu gösteriniz için mahkeme size teşekkür eder.
This is riveting television, huh?
Ne kadar sürükleyici bir kanal, değil mi?
It's kind of like a nature documentary, but with a riveting murder mystery subplot.
Cinayet gizemiyle perçinlenen bir doğa belgeseline benziyor.
- Riveting stuff.
Evet, ne heyecanlı olaylardı bunlar.
Riveting TV!
Davetkar TV.
I was in that hospital a long time, and they were all riveting.
O hastanede uzun süre kaldım ve hepsi çok heyecanlıydı.
Riveting.
Büyüleyici.
Riveting.
Enterasan.
Riveting.
Çok ilginç.
It's oddly riveting.
Peki ya sen Grace?
I found some riveting stuff.
- Çok ilgi çekici bir şeyler buldum.
This is riveting.
- Tanrım, oldukça etkileyici.