Rocking tradutor Turco
1,134 parallel translation
Tweet, tweet Rock-rock rocking robin
Cik, cik Salla-salla salla robin
Go rocking robin'cause you're really gonna rock tonight
Yürü robin, çünkü bu gece dağıtacaksın
Rocking robin
Salla robin
Rock, rock, rocking robin Tweet, tweet, tweet
Salla, çalkala robin Cik, cik, cik
Tweet, tweedle-lee-dee Go rocking robin
Cik cik yürü robin
Yes, Connie, I'm coming to you from Fort Lauderdale and we're rocking to celebrate summer's last hurrah Labor Day week end.
FEMALE NEWSCASTER : Connie, Fort Lauderdale'den bildiriyorum. Yazın son heyecanı İşçi Bayramı, hafta sonunu kutluyoruz.
Cold-rocking the scene.
Ortalığı sallıyor.
The rocking horse won't be ready for little Piet's birthday.
Salıncaklı at Piet'in doğum günü için hazır olmayacak.
[AG / LMP] This is really a rocking rolling ride.
Gerçek anlamda sallantılı bir yolculuk oluyor.
[Roosa] You're going too fast to orbit the moon. You're rocking on ready.
O an Ay'ın yörüngesine doğru çok hızlı gidiyorsunuz.
♪ The trout's rocking out ♪ The blackfish, she sings
# Alabalıklar şarkı söylerken
With the whole city rocking, Flint, Michigan, throws a birthday party.
Flint, Michigan'da süren doğum günü partisi bütün şehri salladı.
Perhaps those of us who have... navigated the river of life singly... are wary of rocking the punt.
Belki de hayat nehrinde yalnız başına seyredenlerimiz... kayığı kayalara bindirmekten korkuyordur.
Every controller in the coffee shop getting beeped, and you rocking the boat.
Kafedeki her şey bipliyor ve her şeyin arkasından sen çıkıyorsun. Anladın mı?
Sitting in a rocking chair, reading the funny papers!
Sallanan koltukta oturup, mizah dergisi okuyacaksın.
Out of the cradle Endlessly rocking
Beşiğin dışında bir sallantı
There she is in the rocking chair.
İşte orada, sallanan koltukta.
Rocking from turntable number one to turntable number two.
Teyp 1den teyp 2ye rock.
That night, I got up to get a drink of water and I saw Savannah sitting in the rocking chair with the dead baby in her arms.
O gece, su içmek için kalkmıştım. Savannah'yı sallanan koltukta otururken gördüm. Kollarında ölü bebek vardı.
Keep the rocking.
Sallanmayı kesme.
Whoa. Someone was rocking the unitard. James Jesse?
- Birileri tayt modasını yaşatıyormuş.
Hey, who's rocking the boat down there?
Hey, bu tekneyi kim sallıyor böyle?
- It's gonna be rocking.
- Müthis olacak.
Now you look vaguely rocking.
Simdi sarsıcı oldun.
You could be on a bus, a trolley, it's rocking kind of pants are a little tight...
Otobüste olabilirsiniz, tramvayda olabilirsiniz. Pantolonunuz biraz darsa eğer, zor bir durumdur.
If it's a choice between eternal hell and good tunes, or eternal heaven and New Kids On The fucking Block I'm gonna be surfing on the lake of fire, rocking out.
Eğer sonsuz cehennem ile iyi müzikler arasında bir seçimse bu veya sonsuz cennet ve New Kids On The Block grubu arasında ben ateş gölü üzerinde sörf yapıyor olacağım, çılgınca.
You ever been out rocking back and forth for three or four hours trying to keep your balance, rough seas, little boat... Then you get back into the shore and you're standing on the dock and you could swear there was something inside of you that was still out there, rocking.
Üç veya dört saat boyunca fırtınalı denizde küçük bir bottayken dengenizi sağlamak için sallanıp dururken sahile çıktıktan ve iskelede olduktan sonra kendinizi halâ sallanıyor hissettiğinize dair kendinize yemin edebildiğiniz oldu mu?
I bet the only place that's hot is the party at Bud Bundy's house where Anthrax is rocking the roof off.
Eminim şu anda tek sıcak yer Bud Bundy'nin evindeki partidir. Evi temelinden çatısına sallayan Anthrax'la çok eğleniyorlardır.
That means when you see the tepee rocking don't come a-knocking.
Anlamı "Sallanıyorsa Kızılderili çadırı,.. ... çalma sakın kapıyı."
# Rocking through the night #
# Gece boyunca sallanırız #
You look nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs.
Çok gergin görünüyorsun.
I went to buy a rocking horse.
Sallanan at almak istedim.
Except rocking and rolling, living fast, dying young and leaving a good-looking corpse.
Rock'n Roll dışında tabii... Hızlı yaşa, genç öl... Cesedin yakışıklı görünsün.
- Baby. - Rocking.
- Bebek.
This place will be rocking'n'rolling.
Bu yer sallanacak.
Quit rocking the boat.
Botu sallamayı bırak.
Stop that rocking.
Şu sallantıyı durdur.
- Stop the rocking.
- Sallantıyı durdur.
- Dad, he doesn't have a rocking chair.
- Salıncaklı sandalyesi yok.
My dad said you should be sitting in a rocking chair instead of on the ice.
Babam senin buzda oynayacağına salıncaklı sandalyede oturuyor olman gerektiğini söylemişti.
Because the train is rocking, it's cramping my style.
Tren sallandığı için şimdi pek iyi yapamıyorum.
You remember that rocking chair I made for Grandma?
Büyük annem için yaptığım sallanan sandalyeyi hatırlıyor musun?
You wanna make rocking chairs.
Sen sallanan sandalyeler yapmak istiyorsun.
All that rocking up and down, side to side.
Sürekli aşağı yukarı sallanmak istemiyorum.
If I wasn't rocking Bud's world tonight I'd be wearing him like a wet retainer.
Çok yakışıklı. Eğer bu akşam Bud'ın dünyasını titretmeyecek olsam onu bir ıslak tişört gibi üzerime geçirirdim.
What do you think about a rocking chair?
Sallanan sandalye nasıl olur sence?
Tried rocking it, pushing it.
Onu hareke ettirmeye, ittirmeye çalıştık.
We're rocking at the Battle of the Bands.
Bu yıl, dördüncü Gruplar Savaşında rock n'roll yapıyoruz.
The rocking is great.
Ah, sallanma çok harika.
That's why the place is rocking! I've just seen you!
Az önce gördüm seni!
Daylight-savings time rules! It's rocking, man!
Ama bilmedikleri bir şey vardı ki bir korku heyulası sakin partilerini birazdan neye çevirecek dersiniz?