Rooster tradutor Turco
970 parallel translation
The Rooster
Horoz
- Get up, Rooster!
- Horoz, kalk!
Every time the cow says "moo", she's making the bull very happy too, and the rooster when he holler cock-a-doodly-doo, says I love you.
İnek bile "möö" diyor ve boğa mutlu, ve horuz, ötünce söylüyor : Seni seviyorum!
All you need is 5,000 hens and one rooster.
İhtiyacın olan şey 5000 tavuk ve tek bir horoz.
Here's to the rooster.
Horoza içiyorum.
Newly wedded men gather. Each must take up the head of a rooster.
Köy halkı toplanmadan önce her yeni evli erkek bir horozun kafasını koparmak zorundadır.
A rope extends across the street. On it hangs a rooster tied by the legs.
Sokağın iki yanına bir ip çekilir ve bir horoz bacaklarından bu ipe bağlanır.
- Quiet. You sound like a rooster.
Sesin tıpkı horozu andırıyor.
I look like that bantam rooster I had before it was run over.
Paçalı horozumun ezilmeden önceki haline benzedim.
When you came in here, you looked like that bantam rooster after he was run over.
AsıI buraya geldiğinde, o paçalı horozun ezildikten sonraki hali gibiydin.
The little birdies have come flying back to the rooster.
Küçük kuşlar uçup, horoza geri döndü.
On my ranch I got a little red rooster and a little brown hen... and they fight all the time, too.
Çiftliğimde bir kızıl horozla kahverengi bir tavuk var. Onlar da sürekli didişir.
- Well, you old rooster, what do you see?
- Ne görüyorsun yaşlı horoz?
They'll pluck those cocky rooster feathers out of your tail
Onları senin horoz tüylü adamlarına mı benzettin?
I'll have this case straightened out before sunrise... before the rooster crows, before this flower fades.
Gün doğmadan bu meseleyi çözeceğim. Horozlar ötmeden, çiçekler solmadan...
They have a beautiful hunt in Austria : the wild rooster.
Karımın vatanı Avusturya'da çok güzel av hayvanları var, yabani horoz mesela.
Leave the rooster story alone.
Horoz hikayesini bırak.
It's supposed to be a rooster.
- Horoz olması gerekiyordu.
A rooster!
- Horoz mu!
A tall Shanghai rooster, and one spotted hog
Büyük bir Şangay horozları ve benekli bir domuzları vardı.
- Rooster.
- Ruster.
- And what does a rooster do?
- Peki "ruster" in ilk hecesi ne?
I miss the rooster The one that used to
Beni sabahın 4'ünde uyandıran
I miss the rooster
Horozu özlüyorum
The rooster that used to Wake me up at 4 a.m.
Beni sabahın dördünde Uyandıran horozu.
From here on, her love will be doled out like a farmer's wife tossing scraps to a rooster.
Şu andan itibaren onun sevgisi bir çiftçi karısının horozun üstüne yem savurması gibi olacaktı.
Yeah, I don't think he's going to perk up either until that rooster comes.
Evet, o horoz gelene kadar neşeleneceğini sanmam.
Isn't it amazing what a difference that little rooster makes?
O küçük horozun bu kadar fark yaratması ne garip.
Why don't you slap a saddle on the rooster.
Neden horoza eyer takmıyorsun?
Oh, she took him down a pet rooster or something.
Ona horoz mu ne götürdü.
Rooster?
Horoz mu?
- You and every other rooster in town.
- Kasabadaki diğer horozlar gibi.
Cicerenella had a rooster and mounted it all night long.
Cicerenella bir horoza sahipti ve bütün gece ona binerdi.
That was the rooster of Cicerenella.
O, Cicerenella'nın horozuydu.
Tom, let this rooster out of here.
Tom, şu horozu çıkar bakalım buradan.
The silly rooster has taught us a sad truth.
Aptal horoz bize üzücü gerçeği anlattı.
Looks like your hen found herself another rooster.
Senin piliç kendine başka bir horoz bulmuşa benziyor.
If I could just show the council that you're farmers of a sort, that you grow something on this land, even raise a scrawny rooster...
Sizin bir tür çiftçi olduğunuzu, bu arazide bir şey yetiştirdiğinizi, çelimsiz de olsa horoz beslediğinizi meclise bir gösterebilseydim...
On the second day at the Hour of the Rooster, a banquet in your honor.
İkinci gün Horoz Saati'nde onurunuza düzenlenen resmi yemek.
Cocky rooster never worked a day in his life, never fought his way out of a paper towel.
Çok bilmiş herif hayatında hiçbir gün iş yapmadı, kılını hiç kıpırdatmadı.
Like a real rooster, you know?
Gerçek bir horoz gibi.
Jean-Marc Clément a rooster.
Jean-Marc Clément bir horoz ha!
You'll never impress her by being a rooster unless she's a chicken.
Kız tavuk olmadığı sürece, horoz kalman onu hiç etkilemez.
He was just as proud an old rooster. You know, there was his son marching off to war to become a man.
Görünen o ki aşağıda çalışıyorsun.
In cases of denunciation, don't we hear the rooster crow?
Daha horozlar yeni ötüyor, duymuyor musun?
Madam's rooster.
- Hanımefendinin tavuğu. - Karımın tavuğu mu?
That stupid rooster talks in his sleep.
Tavuğunuz uyurken de ötüyor.
Peck Peck, come here, bloody rooster.
Pouic-Pouic, buraya gel. Gerizekâlı hayvan.
Look here, young rooster.
Bana bak genç horoz.
It sure takes a powerful kind of rooster to lay this kind of egg.
ST.
This is Madam's rooster.
İşte, hanımefendinin tavuğu.