Rubber tradutor Turco
2,956 parallel translation
No, man. E.T. is made of rubber. Everybody knows that.
Hayır dostum E.T. kauçuktan yapılmıştı herkes bunu biliyordu.
Uh, faster tn a golf ball hit with a three iron, but slower than a rubber bullet. Oh!
Yani 3 numarayla vurulan golf topundan daha hızlı ama plastik mermiden daha yavaş bir şey.
Well, nothing says... "I'm an ass" like a bunch of helium-filled rubber.
hiçbir şey "ben ahmağım" ı... bir düzine uçan balondan daha iyi anlatamaz.
You rubber-stamp immigrants into the workforce.
Sen göçmenleri düşünmeden işgücüne katıyorsun.
Plastic man, rubber man?
Plastik adam, lastik adam?
I understand they made the fortune in rubber trees? That's right, sir.
Servetlerini kauçuk ağaçlarından mı kazanmışlar?
Latex rubber, you say?
Kauçuk mu demiştin? Evet.
The process would have been familiar to a rubber magnet like Byron.
Bu işlem kauçuktan anlayan Byron Beaton için tanıdık olmalı.
Not the brush part, just the little rubber thing to pick food from my teeth and massage my gums.
Fırça kısmını kullanmadım, plastik kısmı kullandım o da dişimden bir kalıntıyı alıp diş etlerime masaj yapmak içindi.
One rubber band ball.
Bir adet lastik top.
I took the cash from my safe and put rubber bands on it.
Parayı güvenli kasamdan aldım ve bantlara sardım.
In piles of a million yen, bound with rubber bands.
Lastik bantlarda bir milyon yen.
You forgot the rubber band!
Lastik bandı unuttun!
It was bound with rubber bands, I haven't seen him since.
Lastik bantlarlaydı, O zamandan beri onu görmedim.
They had rubber bands!
Lastik bantları vardı!
A cancellation fee of 4.5 - Million-yen bound in rubber bands.
Anlaşma iptali için lastik bantlar içinde 4.5 milyon yen ödedim.
Well, on the bright side, we both get an extra piece of rubber chicken.
İyi, aydınlık taraf, ve fazladan ekstra plastik tavuk var.
I bet you 10 bucks they're held up with a rubber band.
Lastik bantından yapıldığına dair senle 10 papele iddiaya girerim.
This time was just rubber bullet.
Bu seferki sadece plastik bir kurşundu.
I will attempt to remove offending items with rubber tweezers, so as to preserve evidentiary value.
Kanıtlara zarar gelmemesi için lastik cımbız kullanarak parçaları ayırmaya çalışacağım.
Which means that making people think there's a gas leak... is as simple as pumping T.H.T. Into the air... with a portable pump and some rubber hose.
"Bu da birilerine gaz sızıntısı olduğu fikrini aşılamak istiyorsanız havaya biraz T.H.T. pompalamanız gerektiği anlamına gelir."
If you're cutting through a high-powered electric fence, You need more than rubber gloves And a pair of thick-soled shoes.
Yüksek elektrik akımı verilmiş bir güvenlik telini kesiyorsanız,... kauçuk eldivenlerden ve kalın tabanlı ayakkabılardan fazlası gereklidir.
Rubber burns with a thick, black smoke - - that's perfect.
Lastik, yoğun, siyah bir duman çıkarır ki, mükemmel bir seçimdir.
A chopped-up rubber tire, a coffee maker, and a cheese-grated body- - if that's what this is.
Eskiden kredi kartıymış. Dilimlenmiş bir araba lastiği,.. ... kahve makinesi,..
So she rubber-stamped him in.
-... imkan yok. - Düşünmeden onayladı.
- Now, rum-converted g4 rubber-bullet guns.
- Şimdi de plastik mermili G4 silahlar.
George shot me with a rubber bullet.
- George beni plastik mermiyle vurdu.
Check out his dumb rubber nose.
Şu aptal lastik burna baksana.
Along with Rubber Hoses 101.
Kauçuk hortumlara giriş dersi gibi.
Start talking, Yang, or it's back to the rubber room.
Konuşmaya başla, Yang, yoksa kauçuk odana geri dönersin.
Oh, we should race sometime, lay some rubber.
Oh, bir ara yarışmalıyız, patinaj çekmeliyiz.
Uh, okay, I'm really sorry to interrupt rubber ducky time, But we've got a client consult.
Banyo seansınızı böldüğüm için üzgünüm ; ama müşteriyle buluşmamız gerekiyor.
I'm rubber, you're glue, pal.
Ben kusayım sen ye...
No, just regular shoes with a rubber sole.
Hayır, günlük ayakkabılarımıza plastik bir altlık takıyoruz. Tabii.
No one will ever wear the rubber gloves and the fishnets like you do.
Kimse, iş eldiveni ve fileli çorabı senin gibi giyemez.
So, he can throw a rubber ball through a hoop.
Yani, çemberden plastik bir topu geçirmeyi başarıyor.
George shot me with a rubber-bullet gun. - What?
George plastik mermili bir silahla vurdu.
Just on a rubber dinghy with a 70-year-old man.
70 yaşında bir adamla bottayız.
I'm sat on the front here of a rubber dinghy.
Bak lastik bir botun ön kısmında oturuyorum.
Messed about in his rubber dinghy.
Botuyla nehri gezdirdi.
Rubber part is the front?
Lastikler öne geliyor değil mi?
Look, there's a fellow there just playing with a bit of rubber.
Bak şurada bir adam lastikle oynuyor.
A zip gun made out of tampon, cardboard and rubber bands. Pow.
Tampon, karton ve lastikten ev yapımı silah.
Now all I want to do is burn rubber, kick in a door, feel the wind in my'stache as I chase down... One more punk.
Şimdi tek istediğim patinaj çekmek, kapı tekmelemek, bir serseri daha kovalarken rüzgârı bıyıklarımda hissetmek.
Well, I'm not a rubber stamp.
Bakım ihtiyaçlarını anlamak için.. ben düşünmeden karar veren biri değilim.
Not the slipper socks with the rubber soles.
Kauçuk tabanlı çoraplarını giyme.
They purchased large holdings in the Congo just before the rubber boom.
Doğru efendim.
* She spins, like ball And nibbles his knees * * The rubber woman *
Bir top gibi döner ve dizlerine dokunur
* The rubber woman * Thank you...
O lastik kadın
The same rubber
"Lastik kadın"
And is found below The same rubber
"O lastik kadın"