Rumor tradutor Turco
3,146 parallel translation
And I remember you saying, as soon as you met him, you felt at ease with him in a certain way, and because you felt so at ease with him, you had decided to ask him if he knew anything about this rumor about Geoff Bowes being your dad.
Onunla buluşur buluşmaz yanındayken bir şekilde kendini rahat hissettiğini ve bu kadar rahat hissettiğin için de Geoff Bowes'un baban olduğu yolundaki söylenti hakkında bir şey bilip bilmediğini sormaya karar verdiğini söylediğini hatırlıyorum.
So I heard a rumor today that you're gonna be doing a set for me at the country club.
Bugünkü dedikoduları duydum benim için Country Kulüp'te sahne alacakmışsın.
Well, I hope it's more than a rumor.
Umarım dedikodudan daha fazlasıdır.
There's a rumor of Peter sleeping with someone last year.
Geçen yıl Peter'in birisiyle yattığına dair bir dedikodu dolanıyor.
God has made it so, at least that's the rumor.
Tanrının yaptığı bir şey. En azından böyle bir dedikodu var.
Well, I guess there's no truth to the rumor the departments hate each other.
Sanırım departmanların birbirinden nefret ettiği söylentileri doğruymuş.
What's this barbaric rumor I hear about sterilization?
Onu barbarca kısırlaştıracağınızla ilgili duyduğum dedikodular ne olacak?
- It's not a rumor.
- Dedikodu değil onlar.
You know, rumor has it that DCS was read-in on this.
Söylentiler DCS'in bundan haberi olduğu yönünde.
Rumor is he's being investigated for Ponzi scheme.
Duyumlara göre kendisi saadet zinciri yüzünden soruşturulmakta.
Oh. Rumor has it he slipped through the border and was living in Canada.
Söylentilere göre sınırdan kaçmış ve Kanada'da yaşıyormuş.
Rumor has it you two are besties.
İkinizin iyi arkadaş olduğu söyleniyor.
Which makes sense, considering I heard a rumor that you wrote it on the subway.
Yazını metroda yazdığın dedikodusunu duyduktan sonra bu mantıklı geldi.
I'm hearing a rumor that you keep flashing our guests.
Misafirlerimize teşhircilik yapıyormuşsun diye duydum.
That's the rumor.
Bir söylenti.
Knew every rumor in the book.
Bütün söylentileri bilirdi.
First and foremost, I wish to address the rumor that I like to be milked like a cow because my breasts are filled with delicious, wholesome milk.
İlki ve en önemlisi inek gibi sağılmaktan hoşlandığım çünkü göğüslerimin besleyici ve leziz sütle dolu olduğu dedikodusuna değinmek istiyorum.
That rumor is untrue.
Bu dedikodu doğru değildir.
- An iconoclast. - Rumor has it,
- Popüler yaklaşımı hiçe sayar.
" Rumor has it you were a stripper.
" Söylentiye göre eskiden striptizciymişsin.
My first week there, I heard a rumor that all the water in Louisville is just purified runoff from the Kentucky Derby stables.
Oradaki ilk haftamda Louisville'deki suyun Kentucky Derby ahırlarındaki... -... suyun arıtılmış hali olduğuna dair dedikodular duydum. - İğrenç.
No, but that's just the rumor, if nothing... evening, gents.
- Hayır, ama sadece dedikodu olarak, eğer... - İyi akşamlar, beyler. Ne?
Because I heard a rumor that you actually made them sick.
Çünkü söylentiye göre onları hasta eden sizmişsiniz.
Did you hear the rumor on campus that Tre was gay?
Kampüste Tre'nin gay olduğuna dair dedikodular duydunuz mu?
The question is whether she heard the rumor.
Soru dedikoduyu duyup duymadığıyla ilgiliydi.
Did I hear the rumor he was gay?
Gay olduğuna dair dedikodu duydum mu?
I thought it was just a strange rumor.
O söylentilerin asılsız olduğunu sanmıştım.
- A dog rumor? ( he is mispronouncing it )
Asılsız mı?
- A "strange" rumor.
- Asılsız.
What is the strange rumor?
- Nasıl asılsız?
Of course, if anyone spread that rumor, they would probably have been killed.
Dillendirirsem kellemin gideceğini bildiğim için sessiz kaldım.
When the Crown Princess heard that her younger sister would be selected as the Crown Princess, she used a clothes iron to scar her sister's face, so that she would be selected instead. It was this kind of strange rumor.
Kız kardeşi Veliaht Prenses seçildikten kısa bir süre sonra kıskançlığından kardeşinin yüzünü kızgın ütüyle yakmış.
It really is... a dog rumor.
Bu gerçekten de asılsızdır.
I heard this weird rumor in the village yesterday.
köyde bir dedikodu duydum.
This place the rumor mentions?
Dedikodulardaki yere mi?
Though rumor has it it's not just Rosa's political views you are interested in.
Ama söylentilere göre, tek ilgini çeken Rosa'nın politik görüşleri değilmiş.
But I just... I wanted you to hear it from me and not the rumor mill, so...
Ama benden duymanı istedim.
Have you heard this rumor about a mole?
Köstebek hakkında dolaşan söylentiyi duydun mu?
What rumor?
Ne söylentisi?
Rumor has it it's somewhere above Palm Springs.
Rivayete göre Palm Springs üzerinde bir yerlerdeymiş.
That rumor about you having the Ipswich Syndrome... Is it true?
Yip sendromuna sahip olduğun hakkındaki dedikodular... doğru mu?
I heard a rumor that you have the Ipswich Syndrome?
Yips Sendromuna sahip olduğunla ilgili bir dedikodu var.
There's a rumor that's exploded at Se Ryung High and our school.
Se Ryung Lisesinde ve bizim okulda böyle bir söylenti dolaşıyor.
It's a rumor, but that this school has a female student.
Bu bir dedikodu ama bu okulda bir kız öğrenci olduğu söyleniyor.
Oh, did you hear that rumor?
Oh, dedikoduyu duydun mu?
Which rumor?
Ne dedikodusu?
It's a nonsense rumor, but... that there is a girl student at our school.
Alakasız işte, ama... Okulda bir kız varmış, bunu söyleyip duruyorlar.
There's a weird rumor going around.
Çok garip bir dedikodu etrafta geziniyor.
At our high school, there is rumor going around.
Bizim okulda bir dedikodu dolanıyor.
What rumor is that?
Ne dedikodusu?
At our high school, there is a rumor that there is a girl.
Bizim okulda bir kız olduğu ile ilgili bir dedikodu.