Runaways tradutor Turco
255 parallel translation
Meaning he gives tacit consent to the runaways?
Yani Kaji firarlara üstü kapalı olarak destek mi veriyor?
Up until then, no one had bothered telling me where the hell the two runaways had holed up.
Şu ana değim, kimse bana iki kaçağın hangi delikte... olduğunu söyleyerek rahatsız etmemişti.
You are both runaways.
İkiniz firarisiniz.
If there've been slaves for over 2,000 years, hasn't there always been discontent runaways?
2.000 yıldır, memnun kalmayan kaçaklar hiç olmadı mı?
And in spite of that, there still were runaways.
Bu üç litre şaraba rağmen, bir sürü asker kaçağı var.
I can bring back the runaways.
Gidenleri geri getirebileceğimi sanıyorum.
That's how come you never have no runaways.
O yüzden hiç kaçanımız yok.
'Cause any white folks come by are liable to take us for runaways.
Çünkü eğer beyazlar gelirse, bizi kaçak diye götürebilirler.
- Maybe we can find more runaways- -
- Belki başka kaçaklar bulup...
Patrollers are catching runaways.
Devriyeler kaçakları yakalıyor.
I finally realized that these were runaways.
Sonunda kontrolden çıkmış olduklarını anladım.
Mostly prostitutes, female runaways, half-eaten, genitals torn out.
Çoğu fahişe, kaçak, yarı yenmiş, cinsel organları koparılmış.
Humans, runaways, aliens, he whips them all into shape.
İnsanlar, kaçaklar, yaratıklar, hepsini istenilen duruma getiriyor.
Just checking for a couple of runaways.
Sadece iki kaçak için kontrol.
I already got trouble with my kids, my wife, my business, my secretary, the bums, the runaways, the roaches, prickly heat, and a homo dog.
Zaten başım yeterince dertte, çocuklarım, karım, işim, sekreterim, bu serseriler, evsizler, hamam böcekleri, cehennem sıcakları, ve bu homo köpekle.
Mr. Tunstall's got a soft spot for runaways, derelicts, vagrant types.
Bay Tunstall serseri tipleri kaçakları ve evsizleri yanına alıyor.
- You know, it's not unusual for these runaways to...
- Yani, çocukların kaçması sıradışı bir olay değil...
But he said the two runaways are from Wah Mountain.
Ama Wah dağından... 2 şüpheli daha var!
Maybe just a rash of runaways.
Evden kaçmış olabilirler.
Hey, you're runaways, right?
Hey siz kaçaksınız değil mi?
Last year, I set up a clinic Downbelow so we could start processing runaways and changing records without anyone from Medlab knowing about it.
Geçen sene Varoş'ta bir klinik açarak kaçırma işlemlerini başlattım böylece klinikten fark edilmeden kayıtları değiştirebilecektim.
Prostitutes, atheists, runaways...
Fahişeler, ateistler, kaçaklar...
A sort of vagabonds, rascals, and runaways a scum of Bretons, and base lackey peasants whom their o'er-cloyed country vomits forth to desperate adventures and assured destruction.
Serseriler, ayaktakımı, kaçkınlar avam Brötonlar, aşağılık köylü uşaklar... Aşırı kalabalık ülkeleri olmadık maceralara ve sonu belli yıkımlara yollamak için kusuyor bunları.
Runaways, deadbeat dads, dropouts, folks hiding from the IRS all vanishing without a trace.
Kaçıyorlar, dövülüyorlar, kimlik değiştirip maliyeden saklanıyorlar... Hiçbir iz bırakmıyorlar.
Carol, does your clinic have any information about shelters for runaways?
Carol, klinikte evden kaçanların gittiği sığınakların bilgisi var mı?
We use it on runaways.
Kaçakların üzerinde kullanırız.
A few runaways among millions hardly indicates a problem.
Milyonların arasında birkaç tane kaçak olması, sorun olduğunu göstermez.
We've got two runaways.
İki tane kaçağımız var. Durdurun onları.
The students are mostly runaways - frightened, alone.
Öğrencilerin çoğu ürkütülmüş, yalnız kaçaklardır.
Harboring runaways.
Kaçakları barındırmaktan.
- Jhiera and the runaways are ours.
- Jhiera ve kaçaklar bize ait. - Hayır, değiller.
- Look into northeastern runaways.
Bu yüzden... - Kuzeydoğulu kaçaklara bakalım.
Runaways, delinquents, and emotionally disturbed teenagers from the Sunnydale area.
Sunnydale'de, evden kaçan, suç işleyen ve duygusal istismar gören gençler buraya yerleştirilmiş.
Runaways and street hustlers next.
Sonra kacaklar ve sokak fahiseleri.
Secret children or runaways the old man wants to find.
Ya sır saklıyorlar, ya da birilerinden kaçıyorlardır. Ya da onun gibi bir şeyler işte.
- You work with runaways?
- Kaçaklarla mı çalışıyorsun?
Far from home, with little money or hope too many runaways find themselves on the streets over their heads and under society's radar,
Evlerinden uzakta, paraları ve umutları tükenmiş. Evden kaçanların çoğu kendilerini sokakta ve toplumun yakın takibi altında buluyorlar.
Yet we live in a time where runaways become rebels.
Lakin biz kaçakların asi olduğu bir zamanda yaşıyoruz.
Orphans, runaways, people that won't be missed.
Öksüzler, kimsesizler kaçırılmayacak taşıyıcılardır.
I heard he get them runaways all the time.
Duyduğuma göre bütün kaçanları yakalıyormuş.
All the victims were runaways.
Kurbanlar kaçaktı.
They said they don't deal with runaways.
Evden kaçanlarla uğraşmadıklarını söylemişler.
You deal in russian runaways?
Rus kaçakçılarla ticaret mi yapıyorsun.
hello, you runaways.
Merhaba kaçaklar.
Yeah, it worked for those other two runaways Gomez owned.
Evet. Gomez'in eline düşen diğer iki kaçakta işe yaramıştı.
Runaways?
Kaçaklar mı?
More than half were runaways.
Yarısından fazlası kaçaktı.
I'm attracted to exhibitionist runaways.
Kaçaklara karşı ilgim var.
Crack, runaways, abuse victims, psychotics... the old gang.
Kokain. Kaçaklar. Kurbanlar.
Runaways are punished like this!
Bütün kaçaklar bu sonla karşılaşır.
They're runaways.
Hepsi serseri!