Rupture tradutor Turco
485 parallel translation
No, you don't need an iceberg to rupture a hull.
Bir geminin gövdesini delmek için buzdağı şart değil.
Damage control party sealing off inner hull rupture.
Hasar kontrol ekibi gövde kısmındaki yarılmayı kapatıyor.
In a human being, it will pass through the skin and rupture the subdermal blood vessel.
Bir insana etkisi ise deriyi zararsız geçecek ve kan damarında deri altı yırtık oluşturacak.
I've sealed off the aft end of the service crawlway and I've positioned explosive separator charges to blast me clear of the ship if I rupture the magnetic bottle.
- Devam edin. Geçidin arka kısmını kapattım, manyetik şişeyi kırarsam beni uzaklaştıracak ayırıcı patlayıcılar yerleştirdim.
The safety control will not hold more than two seconds if I rupture the field.
Alana zarar verirsem güvenlik kontrolü iki saniyeden fazla dayanmaz.
There's so much disturbance that any attempt to get at the flow would rupture the magnetic field.
O kadar çok parazit var ki akıma ulaşma girişimleri manyetik alanı bozabilir.
A final rupture took place and he was turned out ofthe house.
Sonunda kesin bir kopuş yaşandı ve kendisi evden kovuldu.
This will buy enough dynamite to give my horse a rupture.
Bununla atı fıtık edebilecek kadar dinamit alırız.
- A rupture in the outer skin? - I don't know.
- Dış cephede bir yırtık var mı?
Sure, I'll get a rupture yet with this damn thing.
Bu kahrolası şey yüzünden kesin bir yerim kırılacak.
You'll rupture yourself. You already have an ulcer.
Fıtık olacaksın, zaten ülserin var.
I'm dying of rupture.
Çok acıyor.
I do not see the point of getting rid of a pot belly... by replacing it with a rupture!
Şiş göbeği yoketmek uğruna, fıtık olmak dışında... en küçük bir ışık görmüyorum!
There is a rupture between the comprehensive view of realism and the new personal form.
Realizmin kapsamlı bakışı ile yeni kişisel form arasında bir uyuşmazlık söz konusu.
- That'll rupture the dispensers.
- Mutfaktaki aletleri bozar.
- If they rupture those pipes...
- Borular açılacak olursa...
What you have is a simple rupture of the olfactory membrane.
Burnuzdaki sinirlerden birinde küçük bir yırtılma var.
Anus was dilated at the time of death slight rupture above the anus indicating intercourse.
Ölüm sırasında anüsü genişlemiş anüsün biraz üzerindeki çatlak cinsi münaset yaşadığını gösteriyor.
and let no one come to stop anything here, or there'll be a rupture, such as no hurricane or rockfall can hinder.
Ne kasırganın ne de çığın engelleyebileceği parçalanmış biri gibiyim.
Oh, it looks like a pinhole rupture in the gas line.
Gaz borularından birinde çatlak varmış gibi duruyor.
Well, after I'd been left by that lazy little cow Linda to rupture myself...
O küçük tembel Linda da bana yardım etmeyi reddettikten sonra... pedal çevirerek uzaklaştım.
Now the bullets, they're gonna bounce all over hell and back. And one of them could hit a gas tank and rupture it... and the car would blow up, and you'd be roastedjust like a marshmallow.
Kurşunlar her tarafa sekecek, ve biri, bir benzin deposunu vurup alevlendirebilir, sonra araba havaya uçar ve sen de piliç çevirme gibi kızarırsın.
He's worried that it might rupture and the bile might cause peritonitis
Patlamasından korkuyor. Salgısı zehirlenmeye sebep olabilirmiş.
That should be enough to clog up that rupture, temporarily at least.
Bu, yırtığı kapamaya yetecektir, en azından şimdilik.
If they fire their weapons in there, won't they rupture the cooling system?
Orada ateş ederlerse, havalandırma sistemini delmezler mi?
" And no matter how hard and firm the boil might seem it could rupture unexpectedly to the victim's surprise and spill forth a two-coIoured puss.
" Çıban ne kadar sert ve iri olursa olsun Kişinin hiç beklemediği bir anda patlayabilir. İki ya da dört renkli irin dışarı akar.
So, Phezzan hopes that there's a rupture... between the Alliance and the Empire forever?
Düşman sadece savaşmadan çekildi. Kapasitemizi gözümüzde büyütmememiz gerekiyor.
Any environmental variation and the seal will rupture.
Herhangi bir ortam değişikliğinde mühür parçalanır.
A saucer separation could rupture the warp field.
Gövdenin ayrılması warp alanını yırtabilir.
Hull rupture.
Ana Mühendislikte gövde yırtığı.
After analyzing the sensor logs of both ships, as well as data from the last series of probes, I conclude we are trapped in a massive rupture in space, which absorbs energy.
Her iki geminin de algılayıcı kayıtlarını... ve yolladığımız son sondaların da sonuçlarını inceledikten sonra... uzaydaki, enerjiyi emen, yekpare bir yırtığa... kısılıp kaldığımıza hükmettim.
It appears to be the beginnings of a spatial rupture.
Uzaysal bir yırtığın ilk adımlarına benziyor.
At the rate the rupture is expanding we will soon be in danger of hull breach.
Bu hızla, güverte delinmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız.
We've set up a containment field in Cargo Bay Four but the rupture just keeps expanding.
Bir koruma alanı oluşturduk, ama yırtık genişlemeye devam ediyor.
The spatial rupture is creating severe nucleonic interference.
Hayır efendim. Uzaysal yırtık ciddi nükleonik parazitlenme yaratıyor.
Has your analysis suggested any way in which we might seal this rupture?
Analizleriniz bu yırtığı nasıl yamayabileceğimize dair... herhangi bir yol bulabildi mi?
We think we can close the rupture by neutralizing the tetryon emissions with a coherent graviton pulse but we'd have to do that at the source.
Yırtığı, tetryonlarla eş-evreli graviton atışlarıyla kapatabileceğimizi düşünüyoruz. Ama bunu kaynağında yapmalıyız.
The rupture has expanded another 4.2 %.
Yırtık % 4.2 oranında daha büyüdü.
The rupture is beginning to expand again, sir.
Yırtık yeniden genişlemeye başladı.
The rupture is still expanding.
Yırtık hâlâ genişliyor.
The rupture is beginning to close, sir.
- Yırtık kapanmaya başladı.
The rupture is 86 % closed.
Yırtık % 86 oranında kapandı.
Have we any idea what came through the rupture before we were able to shut it down?
Kapatmadan önce yırtıktan neyin geldiğini biliyor muyuz?
A wooden object produced multiple costal fractures... and a rupture of her left diaphragm.
Tahta bir cisim birçok kırılmaya yol açmış ve sol diyaframın yırtılmasına neden olmuş.
All right, I think we've got it all. It's amazing it didn't rupture sooner.
- Tamam sanırım hallettik.
The proximity of the wormhole is amplifying the rupture.
Solucan deliğinin yakınlığı yırtığı kuvvetlendiriyor.
A similar subspace rupture was reported in the Hanoli system in the 23rd century.
23. yüzyılda Hanoli sisteminde benzer bir alt uzay bozulması rapor edilmiş.
When the rupture expanded, the system was destroyed.
Bozulma genişlediğinde, tüm sistem yok olmuş.
Five minutes later, the rupture expanded radically.
Beş dakika sonra, bozulma büyük oranda genişledi.
What happened to the rupture after that?
Bozulmaya daha sonra ne oldu?
Were there any explanations offered for the initial cause of the rupture?
Bozulmanın başlangıcı hakkında herhangi bir açıklamaları var mı?