Rushing tradutor Turco
1,594 parallel translation
- I know. And I don't want you rushing into something big like he did.
Onun yaptığı gibi işi aceleye getirmeni istemiyorum.
Look, I got nothing against you- - in theory- - but my dad just got out of a marriage, and I don't want him rushing back in to another.
Bak, seninle bir alıp veremediğim yok- - teoride tabii- - ama babam evliliğini yeni bitirdi ve bir diğerine acele etmesini istemiyorum.
I'll get him a new set of clothes, but I'm not rushing it until I know more.
Ona yeni giysiler alacağım ama daha fazlasını öğrenene kadar, hiçbir şeyi aceleye getirmeyeceğim.
My dad just got out of a marriage, and I don't want him rushing back into another.
Babam bir evlilikten yeni çıktı ve hemen bir başkasına aceleyle girmesini istemiyorum.
And just as you reach the edge of the pavilion, people started rushing you that you knew, you know.
Çardağa iyice yaklaştığım sırada yakınlarım bana doğru koşmaya başladı.
He just wanted me and rushing me to finish. If he could find me.
Kısaca, tek istediği beni avlayıp işimi bitirmekti, tabii ele geçirebilseydi!
With good reason. 45 college career touchdowns, over 3,000 career rushing yards, and he averaged 7.2 yards a carry.
Kolej ligi kariyerinde 45 defa gol sayısı, 2470 metreden fazla koşu yapmış ve maç başına ortalama 6.5 metre top taşımış.
Just rushing through our lives instead of living our lives.
Hayatlarımızı yaşamak yerine yaşamlarımızda acele ediyoruz.
What you said before. About rushing through life. About not taking time for each other.
Hani demiştin yaşamı acele alıyoruz birbirimize zaman ayırmıyoruz.
This is not something we're rushing into by any means.
Acele ettiğimiz bir şey de değil.
she wouldn't let me come by on her days off, and she kept rushing me out.
İzin günlerinde benimle görüşmek istememeye ve benden kaçmaya başlamıştı.
You're rushing?
Sen de mi katılacaksın?
It's just I'm pretty sure we're not rushing any of the same sororities. Yeah.
Güzel göründüğümden emin olmak istedim diğer kardeşlikler gibi acelemiz yok.
Well, we're rushing there, too, so if you guys want to walk over together...
Bizimde toplantımız var eğer bizimle gelmek isterseniz...
Are we rushing a lesbian house?
Neden? Lezbiyen evine mi davet edildik?
I'm so sorry, I'm afraid I'm rushing off to a board meeting this morning.
Çok üzgünüm ama acilen yönetim kurulu toplantısına gitmem gerekiyor.
Every day I was rushing to work, you know.
Her gün çalışıp duruyordum, bilirsiniz.
That's rushing it a bit, no?
Başlangıç için fena değil.
- They're just rushing this thing out.
- Bunu çok aceleye getiriyorlar.
Aren't we rushing into this?
Acele etmemiz gerekmiyor mu?
I notice you're always rushing into the hall to check the time, so I, um...
Dikkat ettim de her defasında saate bakmak için koridora koşuyorsun, ben de...
Veronica's rushing, and we love her.
Veronica adayımız ve onu seviyoruz.
A long-lost sensation came rushing back.
Uzun zamandır unuttuğum hissiyat geri geliverdi.
Why are you rushing out?
Neden kaçıyorsun?
Major record companies, television and radio broadcasters will be rushing to get her CD.
Büyük kanallar, radyolar onun CD'si için çıldıracaklar.
- It all just came rushing back.
Hepsi bir anda geri geliverdi.
Well, my boss was rushing out of the office and he forgot it and I didn't wanna leave it...
Patronum aceleyle ofisten çıktı ve bunu unuttu. Ben de onu bırakmak istemedim...
I'm sorry. I'm - I'm totally rushing things.
Düşüncesizlik ettim özür dilerim.
Rushing to get the play off.
Oyunu başlatmak için acele ediyorlar.
So what are we rushing off to see?
Görmek için acele ettiğimiz nedir?
He's rushing back from a fact-finding mission.
Kanıt Toplama Heyetinin yanından dönüyor.
Date Two is rushing things, Tony.
İkinci randevuda yapsaydık, tamamdı Tonny.
And that was the story tonight as young Mr. Williams lit the Timberwolves defense up for 166 yards rushing,
Gecenin olayı buydu. Genç Williams Timberwolves savunmasını alt üst etti.
When life comes rushing at you from out of the darkness, who will you chose to face it with?
Hayat karanlıklar içinden gelip, çabucak sizi bulduğunda... bununla yüzleşmek için kimi seçeceksiniz?
Life comes rushing at you from out of the darkness, and when it does, is there someone in your life you can count on?
Hayat karanlıklar içinden ansızın gelir ve sizi bulur... bu olduğunda... yanınızda güvenebileceğiniz biri var mı?
I mean we're all reasonably sure that he wasn't rushing to church, you know.
Yani hepimiz, kiliseye gitmek için acele etmediğine oldukça eminiz.
Yeah, well, I don't think eight minutes would be rushing it.
Evet, bence 8 dakika acele etmek demek değil.
Rushing things is never good.
Acele işe şeytan karışır, derler.
Stop rushing me.
Beni aceleye sokmayı bırak.
Let them wait. We're not rushing it.
Abim Clovis ve ablam Euphie'yi öldürdüğün gibi.
You know what? Maybe we are rushing this thing.
Belki de bu işi fazla aceleye getiriyoruz.
I was rushing to work and got pulled over.
İşe yetişmeye çalışıyordum ki polis aracımı kenara çektirdi.
Which is why I was late, rushing to work, and why I got pulled over.
Bu yüzden işe geç kalmıştım. İşe koşturuyordum. Bu yüzden arabamı kenara çektirdiler.
... so i ask you to look at this as proof of the danger of rushing a story to air before it's been thoroughly, professionally researched.
... senden buna bakmanı istemiştim, uzmanca araştırmadan bir hikayeyi acele canlı yayına sokmak tehlikesinin kanıtı olarak
Excuse me? You were rushing into this marriage thing too fast.
Evlilik için çok fazla acele ediyorsun.
Rebecca Logan, daughter of our fair state senator, is coming here this fall, and she's rushing
Rebecca Logan, senatörün kızı bu baharda buraya geliyor ve hiç arkadaşı yok.
You know, she also didn't tell me you were rushing.
Bana kaynaşma gruplarına katılacağını da söylememişti.
So tell me, Rusty, why are you rushing?
Söyle bakalım Rusty, neden kaynaşmaya çalışıyorsun?
( Wind rushing ) rochester :
Jane! Jane!
Just a blur of images rushing by.
Sadece gelip geçen bulanık imgeler.
I'm rushing?
Victor'la üç ay önce tanıştın.