Sabaha tradutor Turco
5,127 parallel translation
See you in the- -
Sabaha -
But in the morning we're going to talk.
Ama sabaha konuşacağız.
2 : 58 a.m.
Sabaha karşı 2 : 58.
Sikes'time of death was 3 : 00.
Sikes'ın ölüm saati sabaha karşı 3 : 00.
You gotta be kidding me.
Senin bize verdiğin güvenlik kamerası kayıtlarında sabaha karşı saat 3 : 00'de dükkana gelen adamı gördük. Dalga mı geçiyorsun sen?
Yeah, and then the goon follows him to the alley and kills him around 3 : 00.
Evet. Sonra bu kiralık katil kurbanı ara sokağa kadar takip etmiş. Ve onu sabaha karşı 3 : 00 gibi öldürmüş.
I got to get a jump on the morning.
Sabaha erken başlamam lazım.
Last September 26th, between 3 to 4 AM...
Geçen yıl 26 Eylül tarihinde sabaha karşı 3 ve 4 arası.
I think we should make a new rule that we don't keep secrets about family members being in danger and make them wait until the next morning to hear about it.
Yapmamız gerektiğini düşünüyorum yeni bir kural birbirimizden o aile üyeleri hakkında tehlikede ve daha beklesinler ertesi sabaha kadar bunu duymak.
A note was sent to your wife, sir, to say that you were detained overnight by Mr Moray, and there was nothing for her to worry about.
Karınıza bir not gönderdik, efendim. Bay Moray'in sizi sabaha kadar alıkoyduğunu yazdık. Aklı kalmamıştır.
We'll stay awake all night and breathe them in. We'll stay awake all night and breathe them in.
Bütün gece uyanık kalıp, sabaha kadar kokularını içimize çekeriz.
So I figure live it up on St. Leo's dime, party till Chapter 11, baby.
Sonra dedim ki ye parayı, sonra da sabaha kadar dans.
Well, you're going to have to wait till morning.
Sabaha kadar beklemen gerekecek.
Couldn't this have waited till the morning?
Sabaha kadar bekleyemez miydi?
Leo is setting a press conference for the morning.
Leo sabaha bir basın konferansı ayarlıyor.
Castle, we were strangers until this morning.
Castle, biz de bu sabaha kadar yabancıydık.
He won't show up until the morning.
Sabaha kadar gelmez.
'Cause you didn't know we were married until this morning.
Bu sabaha kadar evli olduğumuzu da bilmiyordun.
Now, he doesn't appear again until the next morning.
Sabaha kadar daha ortalıkta görünmüyor.
Until morning.
Sabaha kadar.
I won't be announ... You're still humming.
Kazananı yarın sabaha - Hala mırıldanıyorsunuz?
I won't be announcing the winner until tomorrow morning, but I have to admit, for once, Glee Club, you haven't totally screwed everything up.
Kazananı yarın sabaha kadar duyurmayacağım ama kabul etmeliyim ki Glee kulübü, ilk kez her şeyi tamamen batırmadınız.
Stick your hand in boiling oil or even more painful, binge-watch Shahs of Sunset on Bravo.
Elini kızgın yağa batır ya da daha beteri sabaha kadar Shahs of Sunset'i izle.
The only thing wrong with mine is the occasional five o'clock shadow.
Benimkinin tek sorunu ara sıra sabaha karşı uzayan sakalları.
So badly it was dawn when he found his way home.
Öyle içmiş ki sabaha karşı anca bulabilmiş evi.
By the morning, the models will all be gone and you'll be back to one-night stands, making out and popping off bras.
Sabaha tüm mankenler gitmiş olacak, sende tek gecelik ilişkilere dönecek, öpüşecek ve sütyenler çıkaracaksın.
I mean, I've made more progress since this morning than ever maybe.
Bu sabaha kadar, toplamdan çok ilerleme kaydettim.
She is unstable until tomorrow morning.
Durumu sabaha kadar kritik.
As long as I see Jason free in the morning is all I need.
Jason'ın sabaha serbest olması tek ihtiyacım olan şey.
We were able to get everything you asked for this morning except the sticks of cheese in the shape of a heart.
Sabaha kadar bütün isteklerinizi yerine getireceğiz. Kalp şeklindeki peynir çubukları hariç.
So I thought, if I got on a plane tonight, I could be in Paris in the morning.
Ben de düşündüm ki akşam uçağa binersem, sabaha Paris'te olabilirim.
I'll feel better in the morning.
Sabaha bir şeyim kalmaz.
My blade will be sharp and ready by the morning.
Kılıcım sabaha keskin ve hazır olacak.
But always at two or three in the morning.
Ama her zaman, sabaha karşı 2-3 gibi.
It was one o'clock in the morning and it was not dark.
Sabaha karşı saat 1'di ve karanlık bile değildi.
It was probably still mid to late afternoon and I didn't really get up until the next morning when Fred came hammering on my door, saying Carl's been in an accident.
Sanırım öğleden sonraydı. Ertesi sabaha dek kalkmadım. Fred gelip kapımı yumrukladı ve Carl'ın bir kaza geçirdiğini söyledi.
Which leads us to this morning, K2.
Bu bizi, bu sabaha götürüyor, K2.
If you spread it out on a table, it should be good come the morning.
Eğer onu bir masaya dağıtırsan, sabaha kadar iyi olacaktır.
By tomorrow morning.
Yarın sabaha kadar.
And of course, in the morning it was always eaten by a fox,
Elbette sabaha bir tilki ya da öyle bir şey tarafından yenmiş olurdu.
Till Dawn?
Sabaha kadar mı?
Should we wait till morning? It'll be light out.
Sabaha kadar beklesek?
Seriously, I even stayed up and fixed the brownie. I did major structural repairs.
Cidden, sabaha kadar düzelttim pastayı, yeniden inşa ettim.
It'll be picked up in the morning.
Sabaha alacaklar.
And in District 13 you'll be dead by morning.
13. Mıntıka'daki herkes sabaha ölmüş olacak.
You can score it in the morning.
Sabaha elinde olmuş olur.
I don't know if I can stay up much longer.
Sabaha kadar dayanabilir miyim bilmiyorum.
( ANDREAS ) Sir, if we run down now, we'll be back by the morning.
Efendim, şimdi gidersek, sabaha dönmüş oluruz.
Until the morning?
Sabaha kadar mı?
In the morning.
Sabaha.
I remembered until this morning.
Bu sabaha kadar aklımdaydı.