Sacks tradutor Turco
712 parallel translation
♪ But if you cut them open ♪ ♪ They're just sacks of yellow fat ♪
Ama onları kesip açarsanız sadece sarı yağ torbalarıdır.
♪ These heavy boobs, heavy boobs ♪ ♪ Are just sacks of yellow fat ♪
Bu ağır memeler, ağır memeler sadece sarı yağ torbalarıdır.
♪ They're just sacks of yellow fat ♪
Sadece sarı yağ torbalarıdır.
♪ They're just sacks of yellow fat. ♪
Sadece sarı yağ torbalarıdır.
You want these sacks, don't ya?
Bu çuvalları bırakmayacaksın herhalde, değil mi?
Now, in a room, are several sacks of gold pieces, as many sacks as you like.
Şimdi, bir odada, çok sayıda altın kesesi bulunmakta istediğiniz kadar kese olabilir.
About those sacks of gold.
Şu altın keseleri hakkında.
You said that there were these sacks of gold in a room and that one of the sacks was filled with phony gold.
Odada bu altın keselerinden olduğunu söylemiştiniz... Ve bir tanesinde taklit altın vardı.
And I had to figure out which of the sacks had the phony gold.
Ve hangi kesede taklit altın olduğunu bulmam gerekiyordu.
Well, let's just say there were three sacks because I happen to have three sacks here.
Pekala. Diyelim ki üç kesemiz var çünkü şu an burada üç kese var.
But one of these sacks has the phony gold.
Ama bu keselerden birinde taklit altın var.
They put it in sacks and carry them through the brambles to their plots.
Çuvallarını toprakla doldurup böğürtlenlik arazinin içinden geçerek tarlalarına ulaşırlar.
They fill their sacks with the precious leaves.
Elverişli bölgeye geldiklerinde, çuvallarını bu değerli yapraklarla doldurular.
Having collected their leaves the villagers return home. They spread out the contents of their sacks indoors.
Yaprak toplamayı bitirdiklerinde, çiftçiler köylerine dönüyorlar ve çuvallarının içindekileri evlerine seriyorlar.
Two sacks this time.
Bu sefer iki çuval.
- Well, there's two sacks of rabbit skins, this here clock and a sack of goose feathers.
İki çuval tavşan kürkü bir saat ve bir çuval da kaz tüyü.
We've got a lot of sacks, sir.
Epey çuvalımız var efendim.
Yes, lots of sacks, and they'll bring more.
Evet, bir sürü paket var ve daha da getirecekler.
My brothers are up by now. They'll help me with the sacks.
Kardeşlerim içeri taşımama yardım ederler.
I thought you just had to find it, pick it up, put it in sacks... and carry them off to the nearest bank.
Sadece bulmak, toplamak, keselere koymak... ve bankaya götürmek yeter sanırdım.
Maybe the sacks are buried around here somewhere.
Belki torbaları buralarda başka bir yere gömdüler.
Tell Mr. Carter I'm leaving him two sacks to pay his expenses for digging up our gold.
Bay Carter'a iki torba bıraktım altınımızı çıkarmasına karşılık.
Stand in line, I'm going to hand out the sacks for the rice.
Sıraya girin. Pirinçler için çuvalları dağıtacağım.
All right, roll out of them sacks.
Pekala, herkes kalksın.
Pedro's miners led their animals to the dangerous ledge... where the rough ore was separated from that which had been crushed... and the pure gold nuggets were hurriedly poured into sacks... for storage in the hidden mine.
Pedro'nun madencileri, hayvanları o tehlikeli çıkıntıya sürmüş... gizli madene koymak üzere... sert altın cevheri topaklarını ayıklayıp saf altın parçalarını... alelacele çuvallara doldurmuş.
Sacks of it, already mined!
Torbalarca altın, çoktan çıkarılmış!
There are hundreds of sacks like it.
Ona benzeyen binlerce çuval var.
Sacks look pretty much alike.
Çuvallar genelde birbirine benzer.
Get these sacks off.
Şu çuvalları çek.
He claims he didn't know the guns were under the sacks.
Örtünün altında silahların olduğunu bilmediğini iddia ediyor.
Found two girls asleep in the sacks.
İki kızı çuvalların arasında uyurken yakaladı.
We'll have them fill the royal grain warehouse... with 10,000 sacks of grain as a present.
Armağan olarak 10,000 torba tahılla kraliyet tahıI ambarını doldurmalarını sağlayacağız.
10,000 sacks of grain for the Governor.
Vali için 10,000 çuval tahıI.
10,000 sacks of grain have been brought into the warehouse.
10,000 torba tahıI ambara döküldü.
Do you know that before you got here we wore onion sacks?
Siz gelmeden önce soğan çuvalları giydiğimizi biliyor muydunuz?
What is in those sacks they are carrying?
O çuvallarda ne taşıyorlar?
And in those sacks they had chosen slavery was hiding.
Ve seçtikleri o çuvalda, Kölelik saklanıyordu.
I'll get the other two sacks.
Ben öteki iki çuvalı alacağım.
Bean sacks.
Fasulye çuvalları.
We made four sacks : One with our shoes, another with our jackets, a third with the long rope and its hook. The last one with the rope for crossing the guard's path.
Biri ayakkabılarımız, diğeri ceketlerimiz, bir diğeri halat ve kancaları, ve sonuncusu gardiyan yolunu geçeceğimiz halatlar için toplam dört çuval hazırladık.
Take those sacks of sulfur over to the other copter.
Sülfür çuvallarını diğer helikoptere yükleyin.
The sail was patched with flour sacks, and furled.
Yelken un çuvallarıyla yamanmıştı.
To your sacks, men. You've got 25 seconds to lay flat on your backs.
Yatmak için 25 saniyeniz var.
The trash you put in the sacks - how do you weight it?
Attığın çöplerin çuvallarına ağırlık koydun mu?
Did you dump any sacks off the Straits?
Boğazdayken hiç çöp döktün mü?
Six sacks of grain.
Altı çuval var.
I'm high grading a couple of big sacks for myself.
Ben de kendime iki büyük torba ayırdım.
Just sit down over there on those grain sacks.
Tahıl çuvallarının üstüne otur.
We have 10 sacks of potatoes..... but the germans didn't let us in.
On çuval patatesimiz var..... fakat Almanlar kullanmamıza izin vermiyor.
Let's see, a half dozen sacks of flour...
Bir bakalım, sanırım altı çuval un...
- Sacks of it.
- Çuvallar dolusu.