Sahib tradutor Turco
513 parallel translation
Permit me, sahib.
Dayı demeyi bırakalım artık Phil de.
- That's mighty white of you, sahib.
Çıktığınızda bilgileri veririm.
They are pilgrims, sahib, going home to the hills.
Bunlar, dağlardaki evlerine dönen hacılar sahib.
Yes, Markham sahib.
Tamam, sahib Markham.
- Salaam, sahib.
- Salaam, sahib.
- Trinkets, sahib.
- Süs eşyaları, sahib.
What became of Burgess sahib?
Burgess sahib'e ne oldu?
- Or for planting lilies for people's graves. - No, sahib.
- Ya da insanların mezarlarına zambak dikmek için.
Will not go with the white sahib.
Beyaz sahib ile gitmeyeceğiz.
- Panee, Sergeant sahib?
- Panee, Çavuş sahib? - Olmaz!
- Could be first-class soldier, sahib.
- Birinci sınıf asker olabilirim, sahib.
Keep them at it, Subedar sahib. They may need it.
Buna devam etsinler, Subedar sahib İhtiyaç duyabilirler.
- Please, sahib, I find when nobody looking.
- Lütfen, sahib, kimse yokken buldum.
Please, sahib, don't take away.
Lütfen, sahib, onu alma.
Thank you, sahib.
Sağ ol, sahib.
- Sahib care to hear new call?
- Sahib çalmamı duymak ister mi?
I'd like to try it, Sergeant sahib.
Denemek istiyorum, Çavuş sahib.
No, sahib!
Hayır, sahib!
Is this satisfactory, sahib?
Bu iyi mi, sahib?
A large tool you asked for, sahib.
Büyük bir alet istemiştin, sahib.
Yes, sahib.
Evet, sahib.
Here is the bridge, sahib.
İşte köprü sahib.
- It's safe, sahib.
- Sağlam, sahib.
Sahib, come quick.
Sahib, çabuk gel.
- He just came back, Sergeant sahib.
- Öylece geri geldi, Çavuş sahib.
- Please, sahib.
- Lütfen, sahib.
- Yes, sahib.
- Evet, sahib.
- Please, sahib, hurry.
- Lütfen, sahib, çabuk.
- Sahib do not give Din chance to say.
- Sahib Din'in konuşmasına fırsat vermedi.
I only wish you had, sahib.
Keşke getirseydiniz, sahib.
Wounds feel satisfactory, sahib?
Yaralar acı veriyor mu, sahib?
- Yes, sahib, gold!
- Evet, sahib, altın!
- Thank you, sahib.
- Sağ ol, sahib.
It's just my looks Inspector sahib, no thief came in here
Görünüşüme aldandı. Müfettiş bey, buraya hırsız falan girmedi.
Sahib, please!
Bayım, lütfen.
Forgive me, sahib.
Affedersiniz bayım.
- Yes, sahib.
- Evet, bayım.
- Anything else the Sahib requires?
- Başka bir emriniz var mı?
You are the only person authorized to do so.
Bu yetkiye sahib tek kişi sizsiniz.
The technology required is easily within the means of even the smallest nuclear power.
Bunun için gerekli olan teknoloji kolayca en ufak nükleer güce sahib olunduğunda elde edilebilir.
- Yes, sahib... Get Madam on the line.
- evet, sahip... hanımı telefona ver.
- Don't know, sahib.
- bilmiyorum, sahip.
Englishman, sahib!
İngiliz, sahip!
Sahib?
Sahip?
It's all right, sahib.
Korkma, sahip.
Pray to God, sahib.
Tanrıya dua et, sahip.
- Take me now, sub-creature.
- Haydi bana sahib ol, basit yaratık.
Ronny's "Burra Sahib".
Ronny onun altında çalışıyor.
He's become a proper sahib.
Çok iyi bir sahib oldu.
Could Ronny really have become a sahib?
Ronny gerçekten sahib oldu mu acaba?
Because we admire them, Doctor Sahib.
- Çünkü onlara hayranız, Dr. Sahib.