Said it tradutor Turco
53,500 parallel translation
Because it was Asher who said it or...
- Söyleyen Asher olduğu için mi yoksa- - - Bilmiyorum dedim.
I really, really wish I did know so that I could honestly say it or not say it, but what I don't think is fair is for me to say it just because you want me to or because you said it first.
Keşke, keşke gerçekten bilseydim. Böylece dürüstçe bunu söyler ya da söyleyemeyeceğimi söylerdim. Fakat adilce olmadığını düşündüğüm şey, bunu sana, benim de söylememi istediğin ya da sırf sen söyledin diye söylemem.
You know, you said it would take a couple days.
Birkaç gün sürer demiştin.
Izzy, you said it yourself. We have no choice.
Başka şansımız yok Izzy.
Who said it was a she?
- Cinsiyetini söyleyen oldu mu?
You tell her I said it was okay.
Benim izin verdiğimi söylersin.
I said it.
Söyledim işte.
Wasn't your fault. I never said it was.
- Aksini hiç söylemedim ki.
Adrian said it would be pointless to reach out to you.
Adrian sana ulaşmanın manasız olacağını söyledi.
He said it'd be okay.
Bir şey olmaz dedi.
Well, you said it was important, and I couldn't seem to send it all.
Önemli olduğunu söylemiştin. Hepsini Dropbox'a atamayacaktım.
Gina said it was due to low numbers and they have a mid-season replacement with Calista Flockhart playing some park ranger detective that's fuckin'testing through the roof.
Gina düşük reytingler yüzünden dedi, ayrıca sezon ortasında Calista Flockhart'ın park korucusu dedektif rolünü oynadığı ümit vadeden diziye yer vereceklermiş.
So I checked Waze, and it said it's, like, 35 minutes to the airport.
Navigasyona baktım, havaalanına gitmek 35 dakika sürermiş.
- I said it's your loss!
- Sen kaybedersin, dedim!
The doctor said it might take a while.
Doktor bunun zaman alabileceğini söyledi.
He said it needed to be both of our projects, because it was so expensive and all.
Bunun ikimizin projesi olması gerekiyormuş, çok pahallıymış.
He said it proves the kind of man your father truly was.
Babanın aslında nasıl biri olduğunu kanıtladığını söyledi.
He said it was personal.
Kişisel olduğunu söyledi.
Oliver said there was nothing on it.
- Oliver içerisinde hiçbir şey olmadığını söyledi.
I said I'd bring it to you.
Sana getireceğim demiştim.
You said on the phone it was urgent.
Telefonda acil demiştin.
Like I said, it's the best view in the building.
Söylediğim gibi binadaki en iyi manzaralardan biri.
That's curious, because her notes on your sessions said that you both agreed that it was a good idea.
Bu çok ilginç çünkü seanslarınızla ilgili notlarında ikinizin de bunun iyi bir fikir olduğuna - katıldığınızı yazmış...
He came by it and he said he could move it, and I was doing him a solid.
Sonra satabileceğini söyledi. Ben de iyilik yaptım.
I came home last time after coming to see you, and I said that we should cool it. And he got angry, he's just a different person when he uses.
Geçen gün seninle görüşmemden sonra eve geldi ve ben "Yavaş gidelim" dedim, o da sinirlendi.
I mean, it's who I was in that moment... but I shouldn't have said that.
O esnada kendimi kaybetmiştim ama öyle dememeliydim.
I knew it from the moment you said something about "best friend."
"En iyi arkadaş" dediğin anda bir şey olduğunu anlamıştım.
She just said it.
Söyledi işte.
If... it was something I said, I just want you to know, just...
Ters bir laf ettiğim içinse şunu bilmeni isterim ki...
Something that Snart said to me... that the Flash should stay a hero, all the way, and sometimes that it's not about who can punch the hardest or run the fastest.
- Snart bana bir şey dedi. Flash her zaman kahraman olarak kalmalıymış. Ve bazen olay, kimin en sert vurduğu ya da kimin en hızlı koştuğu değilmiş.
It's like I said. You know me better than almost anyone.
Dediğim gibi, beni herkesten daha iyi tanıyorsun.
I have no idea what the hell you said, but, all right! I think we got it!
Ne dediğini anladıysam ne olayım amma velakin kaydını aldık!
I mean, sure, it pushed me to get off my butt and actually ask, but... I meant everything I said.
Evet, tabii ki bu durum sana sormam için hızlandırdı beni ama söylediklerimde ciddiydim.
Oliver said I'm supposed to help you prep for your interview with Susan Williams and it was safer for me to be here than over there starting an international incident.
Oliver, Susan Williams'la yapacağın röportaj için seni hazırlamam gerektiğini söyledi ve olay uluslararası bir hal aldığı için burada kalmam daha güvenliymiş.
One of the last things my dad said to me when he gave me the rags was that they hold a power most people could never even imagine and that I needed to respect and guard that power, not abuse it.
Babamın, paçavraları verirken bana söylediği son şeylerden biri paçavraların, birçok insanın hayal bile edemeyeceği bir güçlerinin olduğuydu ve bu güce saygı gösterip korumam, suistimal etmememdi.
The only reason I agree to let you keep that thing in the house is because you said we needed it for home protection.
O şeyi evde tutmana izin vermemin tek sebebi evi korumak için buna ihtiyacımız olduğunu söylemendi.
- What is it? - No idea, but it said, "urgent," so...
- Bilmiyorum ama acil yazıyordu.
She said she had it handled.
O kısmı kendi hallettiğini söyledi.
Like Adrian said, the council needs somebody thrown to the wolves, and I think it should be Malone.
Adrian'ın dediği gibi, belediye meclisinin kurtlara yem etmek için birine ihtiyacı var. Bence bu kişi Malone olmalı.
I- - well, it's like I said, I knew your- - your children, Taiana and Vlad.
Dediğim gibi, çocuklarınız Taiana ve Vlad'ı tanıyorum.
What was it I said to you then?
Sana ne demiştim?
She said it was important.
Önemliymiş.
Last time we said good-bye, it took us years before we see each other again.
- En son vedalaştığımızda birbirimizi tekrar görmemiz yıllar aldı.
But I was worried that what he said on it might feel like a burden for you.
Ama söylediklerinin, omzuna yüklenmesini istemedim.
Well, the Argus agent that gave Black Siren her get out of jail free card said that he was blackmailed by a woman wearing black, so it could be Talia.
Black Siren'i hapisten çıkaran Argus ajanı siyah giyen bir kadın tarafından şantaja uğradığını söylemişti, yani Talia olabilir mi?
Malcolm, you said you were willing to do whatever it takes to get Thea back.
Malcolm, Thea'yı geri almak için her şeyi yapacağını söylemiştin.
I said no, one of your friends did it and that she shouldn't worry about it.
Ona arkadaşlarından birinin yaptığını ve endişelenmemesi gerektiğini söyledim.
He said if I ever took it off, it would cause great pain to my children.
Eğer bunu çıkarırsam çocuklarıma büyük acı çektireceğini söyledi.
I said, "Where is it?"
'Nerede? 'dedim.
She said that she was finding it hard to speak to her parents and that she loved our chats and that she...
Ailesiyle konuşmakta zorlandığını söyledi.
Now, you said to a colleague of mine that you... "often thought it was why he lived his life the way he did."
Bir meslektaşıma "sık sık neden böyle bir hayat yaşadığını düşünürdüm." demişsiniz.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's warm 139
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287