Samaritan tradutor Turco
907 parallel translation
Modesty compelled me to play the Good Samaritan in secret.
Alçakgönüllülük beni İyi Samiriyeli'yi oynamam için zorladı.
Good Samaritan.
İyi bir vatandaşsınız.
You make a lovely good Samaritan.
Çok şefkatli biri oldun.
If you want to be the good Samaritan, you'd better watch out.
Merhametli birisi olacaksan, çok dikkatli olman gerekiyor.
We'll fill it together, little Samaritan.
Beraber doldururuz, küçük Samiriyeli.
- I'm only being a good samaritan.
Sadece iyi biri olmaya çalışıyorum.
- The good Samaritan!
- Gözlerim yaşardı!
Good Samaritan Hospital out there.
Orada iyi bir Gönüllü Hastanesi var.
He knows that you're a doctor at the Good Samaritan Hospital.
Senin Gönüllüler Hastanesinde doktor olduğunu biliyor.
Then I'll order a drink and we'll toast Mr. Moon as the bad Samaritan.
Sonra ben bir içki ısmarlayacağım ve Bay Moon'a kötü biri olarak kadeh kaldıracağız.
Be thou the Samaritan woman. Find garments for our friends.
Sen bir fedakârlık yap ve... bu arkadaşlara giyecek bir şey bul.
I made him feel like a good Samaritan.
Sayemde kendini yardımsever biri gibi hissetti.
Look, kidding aside, I've been elected sort of a Good Samaritan this week, and I- -
İyilik yapmam için beni seçtiler, ne yapacağımı bilemiyorum.
That's not Good Samaritan. That's fink.
Bu iyi bir şey değil ama.
Is he a "Samaritan"?
O bir Samariyalı mı?
If ever we needed a Good Samaritan.
Eğer bize bir iyilik meleği gerekecek olsaydı...
Like the good Samaritan.
Merhametli Samariyeli gibi.
SAMARITAN ZATOICHI
MERHAMETLİ ZATOICHI
You're a Good Samaritan to offer help to a needy traveler...
İhtiyacı olan bir gezgine... -... yardım eden bir Tanrı adamısın- -
Oh, brother, you really are a true Samaritan.
Oh, kardeşim, sen gerçek bir Samaritan'sın.
So your mother took him in like the good Samaritan.
Demek anneniz onu iyileştirmek için eve aldı.
I'm not Jewish, I'm a Samaritan!
Ben Yahudi değilim, Samaryanım!
A Samaritan?
Samaryan mı?
- A good Samaritan?
- Yani artık iyi kalpli hayırsever rolünde misin?
You're the Good Samaritan.
İyi Samaritan sensin.
If it'd been up to you... the good Samaritan would've passed by on the other side.
Sen olmasan şimdi düştüğümüz bu berbat durumda olmazdık.
The Good Samaritan is taking him to the hospital.
Merhametli adam onu hastaneye götürüyor.
This ship - the S.S. Samaritan... it was called... looked from the outside like a harmless, fat old lady - a laden freighter lying heavy on the sea.
S.S. Samaritan adıyla bilinen - bu gemi, dışarıdan zararsız, yaşlı, şişman bir bayan, -
Master of the S.S. Samaritan... whose hands - these very hands - los manos to Firmin - flung seven German officers into her fiery furnace.
S.S. Samaritan'ın kumandanı, elleriyle, işte, işte bu elleriyle yedi alman subayını fırına fırlatan adamla!
What is this guy, some kind of Good Samaritan?
Ne bu adam, Bir iyilik sever mi?
You must understand, Captain, to us, your Good Samaritan was a fool to risk the security of his family to help a stranger.
Lütfen anlayın, komiser. Sizin iyi hareketiniz bazen, bir yabancı için büyük bir risk olabiliyor.
Ah, my Good Samaritan... I constantly dream of Petersburg.
Velinimetim, her gün...
Because the screen is the same white canvas as the Samaritan's shirt.
Çünkü ekran beyaz bir tuval gibidir, aynı Samaritan'ın tişörtü gibi.
We were the world's Good Samaritan.
Biz dünyanın yardımsever vatandaşlarıydık.
It's called the Good Samaritan Law.
Hayırsever vatandaşlık yasası.
A Good Samaritan law?
Hayırsever vatandaşlık yasası mı?
Good Samaritan Law?
Hayırsever vatandaşlık yasası mı?
I'm speaking of the controversial Good Samaritan trial that gets underway Thursday in Latham, Massachusetts.
Hayırsever vatandaş yasası dolayısıyla perşembe günü..,... Latham, Massachusetts'te tutuklananlardan bahsediyorum.
Ladies and gentlemen, last year our city council by a vote of 12-to-2, passed a Good Samaritan law.
Bayanlar ve baylar, geçen sene yerel konseyimiz..,... 12'ye 2 oyu üstünlüğü ile Hayırsever vatandaş yasasını yürürlüğe koymuştur.
Arguments in the Good Samaritan trial ended today the jury has been in deliberation for four and a half hours now.
Jüri yarım saat içinde Hayırsever vatandaşlık kanunu..,... sanıklarının kararını verecek.
Maybe she'll wind up getting adopted like a stray dog by a Good Samaritan.
Belki de kendini bir sokak köpeği gibi, merhametli birinin himayesinde bulacak.
- Oh, good samaritan.
- İyi bir vatandaş.
Good Samaritan!
İyi Samaritan! ( Antik Yahudiler. )
They call you the Good Samaritan.
Size "Merhametli İnsan" diyorlar.
The Good Samaritan.
Merhametli İnsan.
And one guy came to see me, saying he was a Good Samaritan's lawyer so I signed.
Bir adam geldi ve Merhametli İnsanın avukatı olduğunu söyledi ben de davayı ona verdim.
- Which is why... You are a regular Good Samaritan, you are.
Tam anlamıyla bir iyilik meleğisin.
there's a good samaritan.
güzel surat.
When I left, the good Samaritan gave me money, wishing it could be more.
Ayrıldığımda, yolda bir adam bana para verdi, ve artmasını diledi.
You're satisfied to be a good Samaritan?
Şerefine bağlı bir samuray olarak kaldığına memnun musun?
Are you a Good Samaritan? He might have rabies!
O kadar merhametli olma.