Sandwiches tradutor Turco
2,321 parallel translation
You're going to serve her Majesty sandwiches? !
Majestelerine sandviç mi sunacağız!
This country has some sacred standards regarding sandwiches.
Bu ülkede kutsal olan bazı standartlar var, sandviçlerle ilgili.
There are sandwiches in the kitchen.
Mutfakta sandviç var.
These sandwiches have run out and you're turned off.
- Yumurtalı tost yapmıyorum ve sen kafayı yemişsin.
Why should I be afraid of a Greek who make sandwiches?
Sandviç yapan bir Yunan'dan niye korkayım ki?
Three bacon sandwiches.
Üç pastırmalı sandviç.
We have some sandwiches, a cup of tea?
Sandviçimiz var, çayımız var?
When I was a kid, every Friday night, my father used to take my sister Kelly and me to this place called Flatirons for steak sandwiches.
Ben çocukken her cuma gecesi, babam Kelly ve beni alıp Flatirons adındaki yere biftekli sandviç yemeye götürürdü.
"We always go for steak sandwiches."
"Her zaman biftekli sandviç yemeye gideriz".
Or ice-cream sandwiches?
Ya da dondurmalı sandviç?
Sandwiches, mostly.
Çoğunlukla sandviç.
She won't believe you fed me with sandwiches.
Beni sandviçlerle beslediğinize inanmayacak.
I make the fucking sandwiches.
Sandviçleri ben hazırlıyorum.
And I bet she can make fucking sandwiches and all.
Bence çok da güzel sandviç yapar.
Would you get us some sandwiches?
Bize birkaç tane tost alsana.
- Sandwiches!
- Sandwichler hazır!
- Sure, with pork sandwiches.
- Domuzlu sandviç de olur.
- We brought a load of sandwiches, Ron.
- Bir sürü sandviç getirdik, Ron.
- Well, I made the sandwiches!
- Sandviçleri yaptım işte.
Now... I made us some egg-salad sandwiches for the trip.
Yolculuk için yumurta salatalı sandviçler hazırlamıştım.
I don't think making sandwiches is my calling in life.
- Sandviç hazırlamaktan daha önemli bir yazgım olduğuna inanıyorum.
I'm going to pack up, and sandwiches Preparing for the move.
Yolculuk için bavulları toplayacağım ve sandviç hazırlayacağım.
I'll make sandwiches.
Ben size sandviç hazırlayayım.
Those sandwiches, still looking so good.
Sandviçin hâlâ çok güzel görünüyor.
We're making sandwiches for the volunteer search teams.
Gönüllü olarak arayanlar için sandviçler yapıyoruz.
I made sandwiches.
Sandviç de yaptım.
I brought Dylan a couple of my famous roast beef sandwiches.
Dylan'a şu meşhur biftekli sandviçlerimden getirmiştim.
And you do that so you can get stronger, so you can do things like make sandwiches.
Bunu kolların güçlensin diye yapıyorsun ki sandviç yapabilesin.
That cute number who brought the sandwiches will do fine.
Şu sandviçleri getiren tatlı şey çok da iyi olurdu.
Uh, holding consults on the roof, flipping coins, eating deli sandwiches. What are you looking for, anyway?
Çatıda konsültasyon yapmalar yazı-tura atmalar, mezeli sandviç yemeler...
I pay for 7 sandwiches, 3 beers and 6 papers.
Yedi sandviç, üç bira ve altı gazete.
You asked me to get some sandwiches
Benden sandviç getirmemi istemiştiniz.
I made it myself. Cheese and pickle sandwiches, no crusts, two pieces of fruit and a juice carton.
Peynir ve turşulu ekmek arası, kenarları kesilmiş iki adet meyve ve meyve suyu.
And take the pork sandwiches.
Ve kendine bir tost yap.
We've been having your stupid sandwiches for ages now.
Senin o berbat sandviçlerine aylardır katlanıyoruz.
I don't make the sandwiches, Sergio does.
Sandviçleri ben değil Sergio yapıyor.
And it won't be sandwiches.
Ve sandviç olmayacak.
Y-You want some money, you know, for... sandwiches or sodas?
Sandviç veya içecek için para ister misin?
- No! I think we ought to throw those bars out and eat ham-and-mayonnaise sandwiches.
Bence bu gofretleri atıp jambon ve mayonezli sandviç yemeliyiz.
And if I see her round my pad again, I'm gonna make you drink a gumboot full of knuckles and sandwiches, boy.
Onu yine peşimde görürsem, sana bir çizme dolusu et ve sandviç yediririm, ona göre.
I contributed sandwiches.
Ben sandviçlere katkıda bulundum.
- Did you pick up the sandwiches?
- Sandviçini aldın mı?
I'm sorry, Jonathan, but sweet, sweet, sweet Lisa here would like some payment for these sandwiches.
Kusura bakma Jonathan. Bizim güzel Lisa'mız bu sandviçlerin parasını talep ediyor.
Zack is amazing with food, so we go into business, we make a killing selling sandwiches, then we buy a boat.
Birlikte bu işe girersek öldürücü lezzetli sandviçler yapabiliriz ve kazandığımız parayla bir yat bile alırız.
And then when everyone shows up for the shoot, you sell them sandwiches.
İzlemek isteyenlere de sandviç satarsınız.
It could be a constant stream of delicious sandwiches and boat hos.
Lezzetli sandviç ve bot fantezisinin sürekliliği konsepti yaparsınız böylece.
Yeah, we whip up some sandwiches, wrap them up in cellophane, and then, boom, "Yes, Lil'Wayne, you may use our boat."
Evet, sandviçleri hazırlar ve streç filmle sarabiliriz. ... ve sonra "boom". Evet Lil Waybe, yatımızı kullanabilirsin.
These sandwiches will make you look huge.
Bu sandviçlerle siz de dev gibi görüneceksiniz.
Well, I think the reason you're doing so fantastic is'cause your sandwiches are delicious.
Bence sandviçleri iyi satmanızdaki sebep senin onları çok güzel yapıyor olman.
Five omelette sandwiches, two Cokes and three orange Fantas.
Beş tane omlet, iki kola, üç de portakal suyu.
Just hurry up with my sandwiches.
Sandviçleri çabuk hazırla sen.