Sarcastic tradutor Turco
833 parallel translation
- And I'll thank you not to be sarcastic.
- İğneleyici olmazsanız teşekkür edeceğim.
You're a very sarcastic man, aren't you?
Çok alaycısınız, değil mi?
Sarcastic devil, that fellow Holmes.
Alaycı şeytan, ah o Holmes.
- Why are you so sarcastic?
- Neden böyle dalgacısın?
I got some sarcastic remarks because of you.
Senin yüzünden beni alay ederek uyardılar. Ama ben...
I was a little sarcastic just now.
.. Gülün elbette.
Now you're cruel and sarcastic because you think I've seen you naked for a second.
Şimdi zalim ve alaycısın çünkü seni bir anlığına çıplak gördüğümü düşünüyorsun.
- Don't get sarcastic!
- Komik olma!
I've spent quite a lot of money and my chief can be very sarcastic about the money one spends. Particularly if you fail to deliver the goods.
Oldukça fazla para harcadım amirim para konusunda çok iğneleyici olabiliyor özellikle de sizden beklenileni yapmakta başarısız olursanız.
- There's no need to be sarcastic.
- Alaycılığın lüzumu yok.
I'm not being sarcastic when I say you are an excellent actress, madame.
Mükemmel bir aktris olduğunuzu söylersem alay etmiş olmam, madam.
Why are you so sarcastic?
Neden böyle iğneleyici konuşuyorsun?
He gets sarcastic. Well, at least he could have passed it around, the pig.
En azından o domuz bize de ikram edebilirdi.
Very sarcastic!
Çok iğneleyici!
Don't be sarcastic, Roger.
Beni iğneleme Roger.
You dare to be sarcastic after what you've done? No, it's not.
Yaptıklarından sonra bir de alay ediyorsun?
Please don't be sarcastic.
Lütfen alay etme.
The attorney, De Marzi, was brilliant, impassioned and sarcastic.
Savcı, De Marzi, zeki, tutkulu ve iğneleyiciydi.
Witty and sarcastic as ever.
He zaman ki gibi, şakacı ve iğneleyici.
- Next time I'll make sarcastic remarks.
Bir dahaki sefere laf sokacağım.
I couldn't tell him about the theft for fear of his sarcastic comments.
Yapacağı kinayeli yorumlardan dolayı ona hırsızlık olayını anlatmamıştım.
You needn't be sarcastic, young man. Indeed I have a crime to report.
Biraz ciddi olun, delikanlı, polise ulaşmam gerek...
Don't be sarcastic.
Küstah olma.
Don't be so sarcastic!
Dalga geçme!
My wife has informed me in the most sarcastic terms possible I snore.
Karımın mümkün olan en iğneleyici laflarla söylediğine göre horluyorum.
Don't get sarcastic.
- Alay etme. - Etmiyorum.
I'm not getting sarcastic. I'm getting chapped lips.
Dudaklarım çatlıyor.
- Sarcastic.
- İğneleyici.
- It's easy being sarcastic, dear Sir.
- Kinayeli olmak gayet kolay, Beyefendi.
Aloof, sarcastic manner. "
Yapı olarak soğuk ve alaycı.
- Don't be sarcastic.
- Alay etme.
- Are you being sarcastic?
- İğneleyici olmak zorunda mısın?
It's easy to be sarcastic.
Alay geçmek kolay.
- Sarcastic, aren't we?
- Laf mı sokuyoruz sabah sabah?
You're being sarcastic.
Çok şakacısın.
- You're being sarcastic.
- İğneleyici oluyorsun.
Don't get sarcastic with me, Dembo.
Benimle alay etme Dembo.
Don't get sarcastic about this.
Böyle alaycı olma.
- No need to get sarcastic.
- İğneleyici olmana gerek yok.
Think of me a little, instead of being sarcastic.
İğneleyici konuşacağına azıcık beni düşün.
The way you talk is kind of sarcastic.
İğneleyici konuşuyorsun.
Why, why are youbeing so sarcastic about it all.
Neden, neden tüm bunlar hakkında sarkastik davranıyorsun.
The last time I asked you, I think I was just a little sarcastic but you know we need all the help we can get.
Biliyorum geçen sefer biraz iğneleyici konuştum ama olabildiği kadar yardıma ihtiyacımız var.
Except to be sarcastic to people who wish to be friends.
Onunla dost olmaya çalışanlarla alay etmenin dışında pek konuşmuyor.
Stop being sarcastic.
Alay etmeyi bırak.
You always sarcastic like that?
Hep böyle alaycı mıydınız?
You were sarcastic little baby?
Alaycı bir bebek miydiniz?
"This news isn't official. That comment is too sarcastic."
Bu haber resmi kanaldan değil.
Looking at you, I can't say anything. I'm not being sarcastic.
Size bakıyorum ve bütün kelimeler uçup gidiyor.
I was sarcastic!
Alaycı konuşuyorum!
He is, uh, sarcastic enough, if that is the word, in December 1941, to remark that now the intelligentsia were dying also. Up to this point, poor people were dying, but, by December 1941, members of the intelligentsia were starving to death.
1941 Aralık'ında aydınlar sınıfının da yavaş yavaş yok olduğuna dair iğneleyici betimlemeler var.